“Büyük devlet, necip millet” söylemleriyle kendi kendimize övünüp durmanın, içe yönelik propaganda faaliyetlerini meslek edinmenin ne bir faydası ne de bir anlamı var. Mesele gerçek hayatta nasıl işliyor, birey ve toplumu hukuk ve refahla kuşatacak güçlü bir sistem kurulabiliyor mu, esas olarak ona bakalım. Ufku daralmış, adalet duyguları körelmiş, öfke ve korku sarkacına mahkûm olmuş bir toplum, unutmayalım ki, her türlü iç-dış müdahaleye açık olur. Yani düşmanların cesaret ve iştahını kabartacak veya çekince ve korkularını büyütecek resimler verip vermemek kendi ellerimizdedir.
İyiden iyiye artan ulusalcı söylem ve eylemlerin yoğunlaşmasından hareketle düşmanların cesaret ve iştahını arttıran gelişmeler yaşandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Milliyetçi-ulusalcı duyguları çift taraflı olarak kışkırtan iklim, siyasi ve iktisadi daralmaya paralel bir biçimde yükseliyor. Ancak bu yükseliş siyasi açıdan toparlayıcı, iktisadi açıdan geliştirici olmanın aksine dağıtıcı ve çökertici emareleri bünyesinde taşıyor. (…)