Deniz Baykal’ı çok ararsınız

Yıldıray Oğur

“CHP iyi ama Baykal işte partinin önünü kesiyor” diyenler,

Baykal’a rağmen zorunlu olarak CHP’ye oy verenler,

“Baykal’ın yerine genç dinamik bir lider bulsak, Tayyip Erdoğan’ı ancak o yıkabilir” diye iç geçirenler,

“AKP Baykal’ın CHP Genel Başkanı olmasından çok memnun” analizlerine inananlar,

“Gerçek CHP bu değil, koskoca sosyal demokrat partiyi şu Baykal ne hale getirdi” diye devleti kuran partiden ümidini kesemeyen aslan sosyal demokratlar,

Hepinize çok geçmiş olsun.

2010 yılında hâlâ 1930’ların diliyle konuşan, her tarafı çökmüş, Türkiye’yi açıklayamadığı anlaşılmış bir siyasi görüşü yüzde 20’lerde ve ana muhalefette tutmayı başarmış usta bir siyasetçiyi, çok yetenekli bir hatibi, kıvrak bir siyaset adamını, Deniz Baykal’ı da kaybettiniz.

Baykal’ın gidişiyle CHP’de değişim gerçekleşeceğini, Atatürk’ün partisinden çağdaş bir sosyal demokrat parti çıkacağını zannedenler fazla sevinmesin.

Çünkü yollarda beklediğiniz, CHP’yi kurtaracak o beyaz atlı kahraman Deniz Baykal’dan başkası değildi.


Yıllar önce değiştirmek için CHP’ye giren Baykal bile bu partiyi değiştiremediyse başka hiç kimse değiştiremez.

1973 yılında İsmet İnönü ve Bülent Ecevit ABD’de akademik çalışmalar yapmakta olan bu genç ve yakışıklı siyaset bilimi doçentini “CHP’ye Değişimle Gelen Dinamizm” başlıklı raporu yüzünden partiye davet etmişlerdi.

1980’lerin sonlarında SHP Genel Sekreteri olarak hazırlanmasına önayak olduğu Kürt Sorunu raporlarıyla partiyi sosyal demokrat bir çizgiye oturtanların başında Baykal geliyordu.

1990’ların başında İsmail Cem ile birlikte yazdığı Yeni Sol kitabındaki görüşlerle eğer o gün Taraf gibi bir gazete çıksaydı orada çok rahat köşe yazarlığı yapabilirdi.

Akademik kariyerini yaptığı siyaset sosyolojisini sadece teorik olarak bilmiyordu çok iyi trend koklayan bir siyasetçiydi Baykal.

İslamcılığın yükselişe geçtiği 90’larda Bosna Savaşı’yla ilgili yapıp ettikleriyle yükselen İslami dalgayı yakalamasını da bildi. Bununla yetinmeyip geliştirdiği Anadolu Solu teorisiyle 90’ların ortasında partisini büyük kalabalıklara açmayı da denedi.

İbn Haldun’un şehirliler ve göçebeler arasındaki enerji ve atalet ilişkisini haklı çıkaran bir hikaye Baykal’ınki.

Hep bir hizbin başı, hep bir arkadan gelen partinin lideri olarak taşıdığı değişim enerjisini sonunda muradına erip CHP’nin koltuğuna kurulduğunda terk etti.

28 Şubat’ta müesses nizam bir siyasi aktör olarak geri gelince, bu kez yine iyi koku alan siyaset sosyologu burnuyla havayı kokladı, geleceğini yükselen laik dalganın üzerinde sörf yapmakta buldu.

Ortada henüz bu kadar ulusalcı, evlerde bu kadar Türk bayrağı yokken bir söyleşide ona küreselleşmeyi, AKP’nin yakaladığı değişim dalgasını hatırlatanlara, AKP’nin izinden gittiği Özalcılığın artık demode olduğunu, dipten gelen ulusalcı dalgayı hesaba katmalarını tavsiye edecekti.

Yazdığı kitaplarda ve tezlerde çağının en önemli kuramcılarını izlediği görülen bu parlak akademisyenden çok yetenekli, kıvrak ve hırslı bir siyasetçi çıktı ama hiçbir zaman o denli yetenekli bir devlet adamı, özlenen bir başbakan adayı çıkmadı.

Genç yaşta oturduğu Enerji Bakanlığı koltuğunda elektrik kesintileri için basın toplantısı yaparken elektriklerin kesilmesi onun suçu değildi. Ecevit Avrupa’da IMF’den para bulmaya çalışırken ondan habersiz ATAŞ’ı devletleştirmesi de ancak acemliğine verilebilirdi. 1990’lardaki hükümet ortaklıklarındaki siyasi huysuzlukları da kötü hatıralar olarak anılacak.

Ama yine de Baykal, CHP’nin değişim için son şansıydı.

2009 yerel seçimleri öncesi çarşaf açılımı, Gürsel Tekin ile yaratmaya çalıştığı hava ve son olarak Kutlu Doğum Haftası’ndaki tarihî konuşması CHP gibi bir kaskatı partiyi bile bükebilecek kıvrak bir zekânın ürünleriydi.

Ama bu düzen, 1938’de Atatürk’ün ölümünden birkaç ay önce Hüseyin Hilmi Bey ile Feride Hanım’ın tek oğlu olarak dünyaya gelen, tamirci çıraklığı, simitçilik, ambar puantörlüğü, karpuz nakliyeciliğinden CHP’nin genel başkanlığına kadar yükselmiş hırslı bir siyaset bilimi doçentinden eski rejimin avukatı yaratmayı başardı.

O düzeni değiştiremeyince düzen onu değiştirdi.

Hem de iyi bildiği kumpaslarla.

Geçmiş olsun Deniz Baykal!


yildirayogur@gmail.com

TARAF