Selahattin Demirtaş, anti-Erdoğan cephesinin yeni yıldız adayı olmaya doğru hızla ilerliyor. Şu sıralar ulusalcı basının gözdesi durumunda. Cumhuriyet gazetesi, her gün mutlaka bir Demirtaş demecine/haberine yer veriyor. Ulusalcı kalemler artık her söze Demirtaş ile başlayıp, en kıymetli köşelerini Demirtaş'a ayırıyorlar. Ulusalcı kanalların da yeni kahramanı Demirtaş; Başbakan Erdoğan’a ettiği küfür ve hakaretleri pembe dizi tadında bu kanallardan izleyicilere ulaşıyor. Sadece ulusalcılar değil Demirtaş sevgisine boğulan, cemaat de öyle. Güneydoğu'daki KCK operasyonlarını İstanbul'daki Emniyet İstihbarat laboratuvarlarında nasıl hazırladığını Bugün TV'de ayrıntılarıyla itiraf eden istihbarat şefinin medyadaki posta eri olduğu ortaya çıkan cemaatçi yazar, Demirtaş'ın HDP genel başkanı ve cumhurbaşkanı adayı olmasını gözyaşları içinde önerdi. Çanak antenlerle pornografi müptelası olan Kürtlerin, işi ensestliğe vurduğunu yazan bu istihbaratçı postası zat, "sevgili dostum" diye senli benli konuşacak kadar Demirtaş'a kendini yakın hissediyor. Merkez medyanın "saygın"köşeleri ise Demirtaş'ın PR'ını yapmak gibi işin daha ciddi boyutuyla ilgileniyor. Demirtaş'ın ne kadar önemli, kıymetli, değerli, kıvrak zekâlı, sempatik olduğunu, lider kumaşı taşıdığını anlata anlata bitiremiyorlar.
Ulusalcılarla cemaati, beyaz Türklerle solcuları bir araya getiren Demirtaş sevgisi çözüm sürecini başlatan Erdoğan nefretinden besleniyor. Erdoğan'a küfür yağdırdığında Demirtaş'ı sevgi seline boğuyorlar. Erdoğan'a hakaret ettikçe yoluna güller döküyorlar. "Senden HDP başkanı da olur, cumhurbaşkanı da" diyorlar. Gelmiş geçmiş en büyük Kürt politikacısı ilan ettikleri Demirtaş'ı layık olduğuna inandıkları makama getirmek için el ele vermiş, hararetle çalışıyorlar.
Abdullah Öcalan'ı gözden düşürmek için 15 yıl önceki sorgu kasetlerini piyasaya süren, Apo'yuErdoğan'la anlaşıp Kürtleri satmakla suçlayan, Öcalan'ın, İmralı anahtarını elinde tutanErdoğan'dan korktuğu için pısırıklaştığını öne süren, yıllar sonra bir cezaevindeki kadına yazdığı mektubu liberal "Kürt dostu" internet sitesinin "Apo aşk istiyor" imasıyla dolaşıma sokan ve manşetlere taşıyan medyanın Demirtaş hayranlığı sizce de biraz tuhaf değil mi?
Ulusalcıların, cemaatçilerin, beyaz Türklerin, solcuların göz yaşartan Demirtaş sevgisinin kaynağında Erdoğan düşmanlığı var. Bu ilgi ve alakaya kayıtsız kalsaydı kuşkusuz Demirtaş'ı eleştirmek veya suçlamak yanlış olurdu. Ancak Demirtaş, kendisini fazlasıyla anti-Erdoğan cephesinin ilgi ve alakasına kaptırdı; söz ve davranışlarını artık o cephenin beklentilerine göre geliştiriyor. Görev süresi bitmesine rağmen HDP'nin eşbaşkanlığına yeniden önerilmesinin arkasında da anti-Erdoğan cephesinin yaptığı lobi faaliyetinin katkısı az değil.
Sorun, elbette bir politikacının şiddetli bir Erdoğan düşmanlığına soyunması değil; burada mesele, Demirtaş'ın anti-Erdoğan cephesinin basit bir sözcüsü haline dönüşmesidir. Demirtaş'ın yoluna güller döken bu anti-Erdoğan cephesinin tek amacı çözüme giden yolları dinamitlemektir. Kürt oylarını anti-Erdoğan cephesine eklemleyerek Erdoğan'ı cumhurbaşkanı seçtirmemektir. Nedensiz bir Erdoğan düşmanlığı yoktur; Erdoğan düşmanlığının kaynağında çözüm süreci ve Türkiye'nin geleceği vardır. Erdoğan çözüm süreci ve yeni bir Türkiye için yola çıkmasaydı bugünkü Erdoğan düşmanlığı olgusuyla da karşılaşmayacaktık. Unutmayalım ki çözüm süreci başlamadan önce Erdoğan o cephenin kahramanıydı, bugün ise düşmanı... Anti-Erdoğan cephesinin gözbebeği olmak bir politikacıyı popüler kılabilir, onu bir yerlere de taşıyabilir; ancak tarih, çözüm karşıtı cephenin sözcüsü haline gelen bir Kürt politikacıyı asla kalıcı kılmaz, lider yapmaz ve daha kötüsü hayırla anmaz...
Akşam