Demirtaş “Bundan Böyle Her Yer Kobani Olacak” Dememiş

Avukatları, sembolik bir yalanlamayla, serhildan çağrısı yapanlara dair basında yer alan binlerce haber ve yorumu “delil” olmaktan çıkartmayı planlamış olmalı.

Öldürülen 40 kişi, düzeltip, özür dilersek geri gelir mi?
Melih ALTINOK

Hatırlayacağınız üzere başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Akillerle yaptığı toplantıdan sonra gündeme bomba gibi düşen açıklamalarının özeti şuydu.

Meğer HDP’nin 40 vatandaşın ölümüne neden olan 7-8 Ekim çağrısı öncesi, İmralı da, Kandil de hükümetin yol haritasını onaylamış. Hatta dağ ve Öcalan arasındaki trafiği sağlayan HDP’liler de bizzat Başbakan’a 15 Ekim’e kadar PKK’nin Türkiye’deki tüm illegal faaliyetlerini durduracağının sözünü vermişler. Ayrıca, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tezkereyle ilgili eleştirileri hakkında Davutoğlu tarafından ikna edildiğini de öğrenmiş olduk. Ha bir de, kim aksini iddia etti bilmiyorum ama, Demirtaş’ın ağzından “her yer Kobani olacak” şeklinde bir açıklama çıkmadığını…

Başbakanın belgelerle desteklediği belirtilen bu açıklamalarının üzerinden tam 3 gün geçtikten sonra nihayet iddiaların muhatabından bir ses geldi. “Ses” diyorum ama bu da iyi niyetimden. Zira HDP Genel Merkezi yazılı bir açıklama yapmakla yetindi.

HDP’den yapılan açıklama garipliklerle dolu.

Birincisi, haklıysanız niçin bu kadar beklersiniz? 3 gündür ortalık yıkılıyor. Taraftarları da dahil olmak üzere herkes HDP’den ve Demirtaş’tan açıklama, bir cevap bekliyor. Ama günler sonra önümüze yazılı bir metin geliyor. Muhtemelen inandırıcı bir cevap bulmak için günlerce çalıştılar da çalıştılar… Çıka çıka da kısacık, niye'lere karşılık vermeyen bir reddiye çıktı işte.

İkincisi, bu iddiaları ilk dillendiren Türkiye’den Yıldıray Oğur olmasına karşın tekzibin neden YeniŞafak’a gittiğini anlamak da mümkün değil. Büyük olasılıkla, ilerleyen süreçte 7-8 Ekim olaylarının kışkırtıcılarına yönelik başlayabilecek muhtemel bir hukuki süreçte ellerini güçlendirmek istediler. Avukatları, sembolik bir yalanlamayla, serhildan çağrısı yapanlara dair basında yer alan binlerce haber ve yorumu “delil” olmaktan çıkartmayı planlamış olmalı. Kabul, bir Philadelphia değil ama o da kendince savunma işte.

 “Heryer” değil “her yer”

Demirtaş’ın “Bundan böyle her yer Kobani olacak” şeklinde bir cümlesinin olmadığı iddiasına gelince.

Tarih 6 Ekim 2014

"Kobane'de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarını ve AKP iktidarının Kobane'ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz!" 

Ama doğru HDP MYK'nın “halklarımıza acil çağrı" başlıklı bu notu, partinin Başkanı Demirtaş’ı değil bağlasa bağlasa delegeleri bağlar. Kaldı ki Demirtaş tek başkan da değil, yalnızca “eş!”

Ama bari 40 kişinin öldürüldüğü olaylar sürerken, 13 Ekim 2014’te şu açıklamayı “yapmayaydı” iyiydi:

“Halkın öfkesinin alanlarda, meydanlarda, gece gündüz evinde, sokakta, arabasında elindeki bütün imkânlarla bir protestoya dönüşmesinin çağrısını yaptık, o çağrının da halen arkasındayız."

Görüldüğü üzere Demirtaş “Her yer Kobani olacak” dememiş, “Heryer Kobani olacak” demiştir, düzeltin, özür de dileyin.

Ha bu arada, Demirtaş’ın partili arkadaşlarıyla koordineli hareket etmesi de şart. Zira kendisi yol haritası, görüşme falan yok diyor. Ama partisinin vekilleri televizyon ekranlarında saatlerce “o olmayan” yol haritasını anlatıyorlar, gazetelere röportaj verip “yapılmayan görüşmelerin” ayrıntılarına giriyorlar.

Sakın, artık Cumhuriyet’e konuşan Demirtaş’ın dünkü açıklamalarındaki “özel olarak hedef seçildim” ifadesiyle kastettiği anbean kendisini yalanlayan yol arkadaşları olmasın.

Haklısınız, suç bizde. 2 günde 40 kişi, dün de Bingöl’de 4 çocuk babası 38 yaşında gencecik bir baba, yoksul bir Kürt daha öldürülmüş. Bizlerse olaylara neden olanların kışkırtıcı açıklamalarındaki tashihle uğraşıyoruz. Tamam kabul bütün sorumluluk biz gazetecilerde.

TÜRKİYE GAZETESİ

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!