Masonlar da “duvarları yıkmaya” başlamışlar: İlk kez bir “mason üstadı” internet üzerinden video konferans yöntemiyle masonluğu anlatmış…
“Özgür Masonlar Büyük Locası”nın 2000-2004 arasında üstatlığını yapan Murat Özgen Ayfer internette masonluk hakkındaki soruları cevaplandırırken; yakın siyasi tarihimizin vaktiyle çok tartışılmış, gayet iyi bilinen bir hadisesini sonunda itiraf edivermiş…
Ayfer, Türkiye'deki masonların bölünmesindeki (1966) tetikleyici unsurun Demirel'e Adalet Partisi Kongresi'nde (1964) Genel Başkan adayı olduğu esnada “Mason değildir” belgesinin verilmesi olduğunu anlatıyor. (Bugün'ün haberi)
Ayfer, Demirel'e “verilmemesi gereken bir belgenin verildiğine” dikkat çekerken; hadiseden “Büyük Üstad” Necdet EgeranÅfı sorumlu tutuyor ve ekliyor:
“Onun yargılanmaması üzerine yüksek dereceli masonlar bu işe müdahale ettiler. Kendi aralarındaki çatışma böylelikle başlamış oldu…”
* * *Bir dönem “Morrison Süleyman” diye anılan Süleyman Demirel'in AP'ye genel başkan “seçilişi”nin öyküsü her bakımdan ilginçtir.
AP'nin büyük önem arz eden kongresi, 14 Kasım 1964Åfte yapılacaktı ve başlangıçta “muhafazakar” Saadettin Bilgiç'in kongreyi kazanmasına kesin gözüyle bakılıyordu…
Bir yıl sonraki genel seçimlerde AP'nin tek başına iktidara
Geldiği hatırlandığında, o kongrenin hayati önemi ortadadır…
27 Mayıs çizgisinin; derin kökenleri itibarıyla siyaset kurumunu baskı altında tutmaya devam ettiği, Çankaya'da Cemal Gürsel'in oturduğu o dönemde Ankara'daki “gizli-açık bütün egemenler” AP'nin başına kimin geçeceği hususuyla “damardan” ilgiliydi.
Demirel ve Bilgiç arasında kıyasıya bir kongre mücadelesi yaşanırken; Bilgiç taraftarlarının Demirel'in mason olduğuna dair belgeyi kongre öncesinde delegelere dağıtmış olması “Morrison Süleyman”ı fevkalade güç bir durumda bırakmıştı…
Demirel karşı atağa geçerek mason derneğine mektup yazdırmış, acilen “mason olmadığına dair” belge istemişti!
Demirel'in bu talebini mason locasına, Süleyman Bey'in DSİ Genel Müdürü iken mason olmasına aracılık eden Hikmet Turat iletmişti. Turat'ın mektubunu Necdet Egeran işleme koymuş ve Süleyman Bey'e 14 Kasım 1964 tarihli bir belge ayarlanmıştı:
“Sayın Süleyman Demirel, isteğinize uyularak yapılan incelemelere göre derneğimizde kaydınızın bulunmadığı anlaşılmıştır.”
Bu belge de delegelere dağıtılmıştı. Demirel kongre konuşması sırasında elindeki belgeyi sallayarak okumuştu!
Kongrede “muhafazakar kesimin yeni ve samimi lideri”ni oynayan, böylelikle delegelerin ekseriyetini “efsunlayan” Demirel, Bilgiç'i saf dışı bırakmayı başarmış; sağ seçmenin uzun yıllar boyunca “efsunlanması” süreci o gün başlamıştı:
Öykünün günümüze kadar nasıl geldiğini biliyorsunuz…
Sağ seçmen; “Amerikancı Statüko”nun Gene Hackman kıvamındaki gözde aktörü Demirel'e hiçbir seçimde “Muhafazakarlıkla asla ilişiği olmamıştır” anlamına gelebilecek bir “netice-belge”yi verememiştir, ne yazık ki…
28 Şubat sürecinden itibaren son yıllarda daima açıktan oynayan Demirel'in “aslında ne olduğunu” çok iyi anlatan son numarası da geçtiğimiz günlerde 27 Mayıs darbesinin faturasını Menderes'e çıkarmasıydı!
* * *Demirel, filmin başından beri daha DSİ Genel Müdürü iken yani henüz 27 Mayıs travması yaşanmadan “statükonun adamı” idi…
Bu gerçekliği, CHP'li Cihat BabanÅfın şahit olduğu bir hadisede görmek mümkündür…
Baban, dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'i ziyaret ettiği sırada aralarında geçen konuşmayı (yıllar önce) açıklamıştı…
İnönü'nün yeniden cumhurbaşkanı olamayacağını bilen Gürsel, 1964'te Baban'a şöyle sesleniyordu:
“İnönü'yü cumhurbaşkanı yapabilseniz vallahi bırakıp gideceğim. Ama mümkün değil. Bak AP kongresini yapacak. Eğer Demirel AP'nin başına geçerse bütün dertleri hallederiz. O başkan olsun diye ben çok çalışıyorum! Muvaffak olursam çok rahat edeceğim. Yobazlığa yüz vermez, AP yola girer. Gözüm arkada kalmaz…”
* * *Demirel'in siyasi koşusuna başlaması için “canla başla çalışan” dönemin cumhurbaşkanı kim? Menderes'i deviren 27 Mayıs ihtilalinin lideri Cemal Gürsel!
Aynı Gürsel, İnönü'ye darbenin ilk günü “Emrinizdeyim, paşam!” demişti!
Yeni Şafak Gazetesi