Şöyle bir soru size saçma gelebilir: “Ergenekon toplantıları Çankaya'da da yapıldı mı?” Demirel'e ve Sezer'e sormak gerek!..
Demirel'i ve Denktaş'ı sorgulayın, bu işin sırrı çözülür.
Demirel, Koç, Sabancı, Apo, Doğu Perinçek, Lenin, Mustafa Kemal, ADD, Yalçın Küçük, Baykal, ve Denktaş! Daha bir yığın insan.. Bunları kim nasıl ve niçin bir araya getirebilir? Yalçın Küçük, Apo'yla birlikte, aynı Yalçın Küçük Ergenekoncuların safında..
Peki TSK Güneydoğu'da dağda kimi arıyor?
Hep diyorum ya; media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, sözde şeyh ve fahişe kol kola.. Herkes var. İşadamı, parti başkanı, sözde tarikat şeyhi, radikal İslâmcı, Hıristiyan, Yahudi, müftü, doktor, sanatçı fark etmiyor..
ADD Mitinginde Lenin'le Atatürk'ü yan yana getirdiler.. İki Müttefikmiş! “Türk aleminin en büyük düşmanı Komünizmdir, her görüldüğü yerde ezilmelidir” ne oldu?
Cumhuriyet'in 10. Yıl Albümü'nde de birileri Hitler'den alıntı yaparak Kemalizmin Hitler'e ilham kaynağı olduğunu isbatlamaya çalışıyordu..
“Nurlu Süleyman” ve “Müslüman Denktaş” bir zamanlar Amerika'nın ılımlı İslâm politikasının taşeronluğuna soyunmuşlardı ve Yeni Asya'da “Müslüman Türkiye”yi yazıyorlardı..
Ama anlaşamadılar. Şimdi başörtüsü konusunda “Suudi Arabistan'a gitsinler” diyebiliyor.
Çünkü dün dündür, bugün ise, bugün!
Demirel, Cumhuriyet'in karakutusudur.
Emekli Harp Akademileri Komutanı Org. Kemal Yavuz “İrtica da tıpkı bölücülük gibi Amerika'nın Türkiye'ye karşı kullandığı bir kozdur” diyor..
Dün böyle demiyorlardı. Bugün böyle.
Demirel'in gölgesinde ot bitmiyor. Kesintilerle de olsa, 1960'dan beri Türkiye'nin üzerinden gölgesi eksik olmadı. Bazen Çoban Sülü idi, bazen Morisson Süleyman, bazen de Nurlu Süleyman..
O şimdi Ergenekoncu.
Sağın efsanevi lideri, CHP'nin ezeli rakibi, şimdi CHP için çalışıyor..
Denktaş sustu. Bir zamanlar “İslâmcı” forumlarda, Erol Manisalı'yı filan yanına alıp “Ulusalcı” forumlarda ahkâm kesiyordu..
Büyükler konuşurken ona laf düşmüyor. Üstelik herkes can derdinde..
Denktaş hep Demirel'in izinden gitti. Ama Demirel Denktaş'ı hiçbir zaman ciddiye almadı. “Bizim çocuk” muamelesi yaptı..
Özel Harbin tarihi, Demirel'in siyasi tarihinden biraz daha fazladır..
Eğer Ergenekon'un dibine kadar gidecek olursanız, o zaman mutlaka Demirel'le yolunuz kesişecektir ve kapısını çalmanız gerekecektir..
Bana kalırsa Denktaş şu günlerde Türkiye'ye pek uğramasın. Aniden onun hakkında dosyalar masaya konabilir. Eğer başına bir iş gelirse, kendisini Demirel bile kurtaramaz.. “Milli kahramanlık” filan da kalmaz hani..
Artık derin devletin ipliği pazara çıktı. Sauna çetesinin kasalarına girdi Kırmızı kitap önce, sonra masör, manken kızların çekmecelerinde bulundu. Şimdi sabahçı kahvehanelerin gündeminde.. Bu iş ayağa düştü. Geri dönüşü yok bu işin.. Artık dibe vurdu, suyu çıktı..
TSK anlayış ve destek istiyor. Önce çete kamburundan, darbeci etiketinden sıyrılması gerek.. Halka karşı rejim dayatmasından vazgeçmesi gerek.. Halkın inancı, tarihi, kültürü, kimliği, değerlerine karşı TSK'yı bir tehdit olarak kullanmak isteyen derin yapıların koç başı görüntüsünden kurtulması gerek.. Koca TSK'nın, tepedeki birkaç kişi ve emekli bazı paşaların güdümünde Cumhuriyet gazetesi, ADD ve ÇYDD'nin, bazı paralel masonik örgütlerin birtakım hukuk dışı oluşumların koruyucu kalkanı gibi gösterilmesine izin vermemek gerek..
Şimdi anlıyoruz ki; Susurluk, aslında çetelerin içindeki ılımlı İslâm politikasına yakın bir grubun, ulusalcı kanat tarafından tasfiye girişimi idi.. Susurluğa karşı çıkarken Ergenekon konusunda seslerini kısanlar, bu iç hesaplaşmada taraf olanlar.. O zamanki Refahyol da bu derin operasyonun gölgesinde hayat bulan siyasi bir operasyon. Refahyolun tasfiyesi ise, Susurluğun tasfiyesi ile ilgili..
Şimdi derin yapı kendi iç çelişkileri su yüzüne vurdu.
Düşünebiliyor musunuz; Demirel, CHP saflarında siyaset yapıyor artık..
PKK ile Ergenekon'un ilişkisinden söz ediliyor..
İşte yıllardır sözünü ettiğim, karanlık ve kanlı ilişki bu.
Sivas ve Başbağlar olayları aynı merkezden yönetiliyor. Başbağlar'ı görmezden gelip, Sivas'ı öne çıkartanlar bilerek ya da bilmeyerek bu oyunun parçası haline geliyor..
Daha açık nasıl yazayım bilmem ki?..
Apo, Egenekoncu paşalarla konuştuğunu söylüyor.. Ne konuştular acaba..
Şimdi Jandarma Genel Komutanı'nın “sır” ölümü ve Cem Ersever olayını yeniden konuşmanın tam zamanı..
Mumcu dosyasını yeniden açmanın tam zamanı..
Ergenekon'un sermaye, media, yargı ayağı ve faili meçhul cinayetler ayağı ortaya çıkartılmadan bu tartışma bitmez.
Bu tartışma uzadıkça bundan en çok zarar gören taraf TSK olacaktır..
Temel gerçek şu: Ulusalcı paradigma iflas etti! Bunu yıllar önce Fikret Başkaya yazmıştı.. Son çarpıcı tesbit ise The Economist Dergisi'nden geldi. Dergi, Türkiye ile ilgili yorumunda “Dar Kemalist gömlek, artık bu modern ülkeye uymuyor” yorumunda bulundu.
Asıl sorun Ergenekon değil, CHP! CHP'nin temsil ettiği anlayış ve liderlik kadrosu! Anayasa'daki inkılabçı ruhu yok eden, değişikliği teklif etmeyi yasaklayan, hilafet, mânâ ve mefhum olarak hükümet ve Cumhuriyet'in mânâsında mündemiç derken, Diyanet'i yürütmenin içine aldığı halde, Hacı-Hoca demeyi bile yasaklayan, anlamsız, çelişkili, 19. yy. sonrası, savaş yıllarında, ırkçı, komünist, kapitalist paylaşım savaşlarının gölgesinde şekillenen siyasal kavram ve kurumlarla 21. yy.'ın dünyasını açıklamanın mümkün olmadığını artık birilerinin anlaması gerek.
Birilerinin soğuk savaşın bittiğini anlaması gerek.. Yeni bir dünya kuruluyor. İrtica ve terör kocaman bir yalandı. Bayrak ve laiklik ise makyaj malzemesi gibi kullanıldı.. Mumcu, bu gerçeğin farkına vardığı ve perde gerisindeki karanlık ve kanlı ilişkileri gördüğü için öldürüldü..
Bu güçlerin ellerindeki ve yeraltındaki silahları kontrol altına alınmadan, başka petrol kaçakçılığı ve uyuşturucu kaçakçılığı, derin güçlerin finans kaynakları, üzerlerine geçirdikleri tapular toplanmadıkça, onlarda bu para, bizde bu ense olduğu müddetçe, bu işlerin üstesinden gelmek kolay değil.
İlk adım tetikçilerden önce, media ve sermaye olmalı bence!
Selam ve dua ile..
VAKİT