Demirel, "5 No'lu Cezaevi' belgeseli dava için başlı başına bir delildir. Savcıların başka deliller aramasına gerek yok. Failler, orada görev yapan erler ya da hapishane yöneticileriyle sınırlı kalmamalı." dedi.
Türkiye, 30 yıl aradan sonra 12 Eylül 1980 darbesiyle hesaplaşıyor. Referandumla birlikte darbecilerin yargılanmasının önündeki engeller kalktı. Savcılar darbenin mimarı Kenan Evren ve ekibi hakkında iddianame hazırlıklarını sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili bir gelişme de Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Durdu Kavak'tan geldi. Darbe döneminde Diyarbakır 5 No'lu Cezaevi'nde işkenceye maruz kalanlardan, işkencelerinin isimlerini bildirmelerini istedi. O döneme ilişkin delilleri toplamaya çalışan savcılara, Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan işkenceler ve arkasında bıraktığı travmaları '5 No'lu Cezaevi' adıyla beyazperdeye aktaran yönetmen Çayan Demirel, bir öneri sundu: "Delil için fazla uzağa ya da tozlu raflarda aranmaya gerek yok. '5 No'lu Cezaevi' belgeseli başlı başına bir delil."
Ünlü yönetmen, cuntanın Diyarbakır Cezaevi'ni âdeta bir cendereye dönüştürdüğünü belirterek, bunu kanıtlayacak yüzlerce delilin bulunduğunu hatırlatıyor. Savcıların suçluların yargılanması için harekete geçmesini olumlu bulan Demirel, bunun yeterli olmadığı görüşünde. Zira işkenceleri, görev bilinci olmayan birkaç memurun münferit olayları şeklinde değerlendirmek yanlış olacak: "O dönemde herkes sistematik olarak işkencelerden geçirildi. Faillerin, orada görev yapan erler ya da hapishane yöneticileriyle sınırlı olmaması gerekiyor. Kriminal bir olay şeklinde ele almak yerine tarihsel devamlılığı olan bir vaka olarak değerlendirmek gerekiyor."
Demirel, belgesel çalışması sırasında Diyarbakır Cezaevi'yle ilgili bilgi edinirken zorlandığını anlatıyor. Buna rağmen ortaya önemli bir proje koyduğunu vurguluyor. İşkencecilerin bir kısmının hayatta olduğuna işaret eden Demirel, savcıların söz konusu isimlere resmi kayıtlardan rahatlıkla ulaşabileceklerini belirtiyor. İşkence izlerini bedenlerinde taşıyanlar için 5 No'lu Cezaevi'nin müzeye dönüştürülmesi gerektiğini de sözlerine ekliyor.
TANJU ÖZKAYA / ZAMAN