“Değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddeleri “Darbe Anayasası”ndan saymıyor musunuz?

“Sivil Anayasa” gündeminin bir kez daha kaçınılmaz olarak buyurgan ve faşist ilk 4 maddeye kilitlendiği bir vasatta Cumhurbaşkanı Erdoğan tartışmalara son noktayı koydu. Erdoğan ve partisinin böyle bir gündemi yokmuş!

HAKSÖZ-HABER

Hükümetin ülkeyi “Darbe Anayasası”ndan kurtararak “Türkiye Yüzyılı”nı “Sivil Anayasa” ile geleceğe taşıma vaadiyle allayıp pulladığı yeni anayasa hamlesi anlaşılan toplumda o kadar da heyecan uyandırmıyor. Nasıl uyandırsın ki? Darbe ürünü anayasanın en temel maddeleri olan ilk dört maddesini teğet geçiyor, bu yöndeki beklenti ve talepler ısrarla ve inatla yadsınıyor! “Değiştirilmesi teklif dahi edilemez” denilerek insan iradesine ipotek konulan, resmi ideolojiyi kutsallaştırarak anayasal koruma altına alan tahakkümcü, buyurgan, faşist maddeler olduğu gibi muhafaza edildikten sonra kim ne yapsın “yeni” anayasayı?

Kemalistlerin “Değiştirilmesi teklif dahi edilemez” dayatmasını içeren başlangıç kısmına ilişkin kaygılarını tetiklemekten başka yeni anayasa gündemi toplumun kahir ekseriyetinde heyecan uyandırmıyor, olumlu bir karşılık bulmuyor. Şüphesiz bunda AK Parti Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan ve partisinin farklı talep ve seslere daha başından kapıyı kapatmasının belirleyici rolü bulunuyor. İnsan iradesine ket vuran, o çokça övülen “milli irade”yi alaşağı eden ve resmi ideolojiyi içkin ilk 4 maddedeki buyurganlığa yönelik itirazlara kulağınızı kapatıp sadece Kemalistlerin kaygılarını gidermeye odaklanırsanız olacağı haliyle bu oluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi ve partisinin ilk dört maddeyle herhangi bir sıkıntılarının olmadığı açıklaması belki Kemalistleri bir nebze yatıştırabilir ama yeni anayasa vaadini daha başından anlamsız hale getirecektir.

Hüda Par’ın yüksek sesle dillendirdiği ve Mehmet Metiner, Yasin Aktay vb. hükümete yakın isimlerin de dahil olduğu itirazlara böylece daha yolun başından set çekilmiş oldu.

Oysa mevcut anayasa metni zaten yapılan değişikliklerle adeta yamalı bohçaya dönüştürülmüş ama yamayla bu yolun yürünemeyeceği çok açık. Çünkü vesayetin, anayasadaki “darbecilik” gölgesinin en önemli sembolik göstergesi olan ilk dört maddeye bir türlü dokunulmaya cesaret edilmemiş. Dolayısıyla sembolik önemdeki o maddeleri tartışmaya açmadıkça, o faşizan dayatmacı bariyeri aşmadıkça yeni anayasa söyleminiz inandırıcılıktan ve “sivillik” niteliğinden uzak olmaya devam edecektir. Yalnızca vesayetin savunucusu cenahın kaygılarına kulak verdiğiniz sürece yeni anayasa vaadiniz sönük ve heyecansız kalmaya devam edecek, tabanınızdaki küskünlerin sayısını ve seçim süreçlerinde oy kaybınızı artıracaktır.

Darbe Anayasası'na ve Kemalist dayatmalara itiraz etmeyi gündemine dahi alamayan bir siyasal iklimde kamuoyunu oyalamaya matuf polemikler bıkkınlık ve öfke duygularını kabartmaktan başka bir işe yaramıyor. Anlaşılan 12 Eylül'ün cuntasını yargılayıp darbecilerin apoletlerini söktük lakin 12 Eylül Anayasasıyla siyaset ve toplumun üzerine koydukları ipoteği lanetli bir kambur gibi taşımaya devam edeceğiz.

Dolayısıyla madem “Değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddelere karşı bu derece emin konuşuluyor, o halde biz de net konuşalım; hiçbir ücret talep etmeden, maddi menfaat ummadan sadece ilkesel zeminde iktidara destek veren Müslümanların “darbe anayasa”sının ruhunu koruyacak bir değişikliğe ihtiyacı yok! Dayatmacı resmi ideolojik ruhu yeni bir bedende yaşatılmaya devam edilecek “yeni anayasa” (şayet bu şekilde olacaksa şimdiden) sahiplerine hayırlı olsun!

Yorum Analiz Haberleri

Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?