“Değiştirilmesi teklif dahi edilemez” denilen maddelere dokunmayacak bir ‘yeni’ anayasa ne işe yarar?

Mevcut darbe anayasasının yamalı bohçaya çevrildiğini ve “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddelere dokunmak gerektiğini belirten Yasin Aktay, “Bu maddelere dokunmayacak bir yeni Anayasanın bunların dışında ne yapacağını insan gerçekten merak eder.”

Mevcut darbe anayasasının çeşitli dokunuşlarla zaten yamalı bohçaya çevrildiğini ve “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddelere dokunmak gerektiğini belirten Yasin Aktay, “Bu maddelere dokunmayacak bir yeni Anayasanın bunların dışında ne yapacağını insan gerçekten merak eder.” diyor.

Yasin Aktay’ın Yenişafak’ta yayımlanan “Düşünülemez, düşünülmesi teklif dahi edilemez” başlıklı yazısının (18 Eylül 2024) konuyla alakalı kısmı şöyle:

Yeni Anayasa tartışmaları mutat olduğu gibi gelip Anayasanın ilk maddelerinin değişip değişmemesi meselesine dayandı. Aslında darbeciler tarafından yapılıp bu topluma dayatıldığı günden beri defalarca değiştirilmesi gündeme geldi, tamamen veya kısmen. Birçok maddesi değişik vesilelerle değişti. En kapsamlı ilk değişiklik diyebiliriz ki tam da onu bize dayatmış olan darbenin 30. yıldönümü gününde 12 Eylül 2010 yılındaki referandumda gerçekleşti. 26 maddesi değişti Anayasanın o tarihte. Sonradan 2017 yılında parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişe de yol açan daha da kapsamlı bir değişimden geçti 12 Eylül Anayasası. Bu değişiklikler esnasında aslında Anayasa içinde el atılmamış bir mevzu kalmamış durumda. Yani bu Anayasaya 12 Eylül askeri darbe anayasası vasfını veren neredeyse hiçbir konu bırakılmamış durumda, tabii ki “başlangıç” kısmı ilk 4 madde ve tabii ki onların “değiştirilemez” ile “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” hükümleri.

Bu maddelere dokunmayacak bir yeni Anayasanın bunların dışında ne yapacağını insan gerçekten merak eder.

Toplumda insanların ihtilaflarının bütün kaynağı zaten bu maddelerin münderecatı. Elbette hepsi değil ve elbette toplumda bütün bu maddeler üzerinde bir uzlaşma olmadığı gibi bu maddelere dokunmayacak bir anayasa değişikliği için onca zahmete girmeye bu saatten sonra hiç gerek yok.

Bırakınız olduğu gibi kalsın, ne de olsa bu haliyle, hatta o maddelerin varlığına rağmen toplum bir şekilde kavgasını da, ihtilafını da birlikteliğini de barışını da temin etmenin bir yolunu bulmuş durumda.

“Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” ifadesi esasen bir toplumun aklını aşağılayan, onun iradesini yok sayan, onu belli bir çerçeveye hapseden bir ifade. İnsanların iradesine, toplumun kendi içinde yaşayacağı bir tartışmada varabileceği yeni bir mutabakata bu şekilde set çekmek ancak 12 Eylül faşist zihniyetinin aklına gelebilecek bir şey. Nitekim önceki darbe anayasaları bile böyle bir şey düşünmemiş, böyle bir ifadeyi anayasaya koymayı akıl etmemiş. Ne 1924 Anayasası, ne 1961 darbeci anayasasında böyle ifadeler yok. Arkadaşımız Mehmet Metiner dünkü yazısında bu anayasa metinlerinin ilgili maddeleri arasındaki gelişim tarihini güzel bir özetle vermiş.

Şu veya bu maddeyle ilgili hiçbir şey söylemiyorum. Sadece bu ifadenin içerdiği buyurganlığın kesinlikle çeşitlilik içindeki bir toplumun kendi iradesiyle yapabileceği bir şey olmadığını ve içeriği ne olursa olsun böyle bir ifadenin sözleşmeyle bir arada yaşayan bir toplumun iradesine, aklına, zekasına hakaret olduğunu söylemek istiyorum.

Bu negatif buyurgan dil esasen toplumsal seciyemizi de maalesef belirlemeye yüz tutuyor. En büyük görünür zararı da budur.

Esasen bu ifadenin kendisi anayasanın başlangıcında atıfta bulunulan Atatürk’ün inkılapçı ilkesiyle de çelişen bir ifadedir.

Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen bir alanda çalışan Türk siyasetçisi neyin inkılabını yapacak, inkılapçılığını hangi alanlarda sürdürecektir? Bırakınız inkılabı, değişimin önüne set çeken mutaassıp bir muhafazakarlıktan başka bir şey üretmez, üretmemiştir de böyle bir yaklaşım.

Düşünülemez alanlar, değiştirilmesi teklif dahi edilemez alanlar siyasetin alanından yer, aklın ve düşüncenin alanından tüketir, o alanları her zaman daraltır, düşünceye de ket vurur.

Yorum Analiz Haberleri

Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?