Aralıksız süren Sisi zulmünü ancak güçlü eylemlilikler durdurabilir

Ahmet Varol, 12 muhalif hakkında verilen idam kararının da gösterdiği gibi Sisi cuntasının zulüm uygulamalarının değişmeden sürdüğünü belirttiği yazısında, mevcut suskunluğu eleştirerek bu çerçevede yapılacak eylem-etkinliklerin önemini vurguluyor.

Ahmet Varol’un Yeni Akit gazetesinde yayımlanan yazısı (3 Temmuz 2021) şöyle:

DARBENİN 8. YILINDA SİSİ ZULME DEVAM EDİYOR

Mısır halkının zulme karşı verdiği hak ve özgürlük mücadelesi sonucu elde ettiği kazanımları geri alma, meşru yolla seçtiği cumhurbaşkanını gayri meşru yolla ve silahın gücüne başvurarak görevden uzaklaştırma böylece eski dikta rejimini geri getirme amacıyla gerçekleştirilen askerî darbenin üzerinden sekiz yıl geçti.

Eski dikta rejimini geri getiren cunta lideri göstermelik birtakım seçimler gerçekleştirerek kendince demokrasiyi uyguladığı iddiasında bulundu. Ama bu seçimlerin tamamı gayri meşru cuntaya meşruiyet kazandırma oyununun ötesinde hiçbir anlam ifade etmemektedir. O yüzden Mısır halkı bu seçimlere hiçbir zaman itibar etmemiş ve tavrını da seçimleri boykot ederek ortaya koymuştur. Çünkü sandık başına gitmesi ve oyunu kullanmasının sonucu değiştirmeyeceğini ve cuntanın hakimiyetini devam ettireceğini biliyordu. En azından oyunun bir parçası olmamak için sandık başına gitmeyerek ve oy kullanmayarak tavrını ortaya koymaya çalıştı.

Sisi cuntasının yargı konusundaki zulüm uygulamaları da değişmeden devam etmektedir. O yüzden şimdi darbenin sekizinci yıl dönümünde Mısır’ın gündeminde sırf düşüncelerinden ve siyasi tercihlerinden dolayı idama mahkum edilen 12 siyasi lider hakkında verilen idam cezasının infazı konusu var. Şimdi bu cezaların infazı sadece diktatör Sisi’nin bir imzasına bakıyor. Ama ne yazık ki uluslararası platformda, haksız bir şekilde verilmiş olan bu cezaların infazını engellemek için söze gelir bir çalışma yok.

Sisi darbesine ve bu darbeyle siyasi iktidarı gasp eden cuntaya tepkide Mısır halkından sonra ikinci sırada Türkiye halkının yer aldığını söyleyebiliriz. Darbenin ardından İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde tepki ve protesto eylemleri, halkın özgür iradesine saygı gösterilmesini isteyen kültürel etkinlikler düzenlendi. Sonrasında askerî cuntanın başvurduğu şiddete, özellikle Rabia Meydanı katliamına ve cuntacılar tarafından gerçekleştirilen daha başka saldırılara karşı da tepki eylemleri düzenlendi.

Bu yıl, 12 siyasi lider hakkında verilen idam cezasının Mısır’ın sözde Yargıtay’ı tarafından onaylanması sonrasında da, salgın hastalıktan kaynaklanan sıkıntıların devam ediyor olmasına rağmen Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde protesto eylemleri gerçekleştirildi.

Bugün (3 Temmuz Cumartesi) de inşallah, darbenin sekizinci yıl dönümü münasebetiyle çeşitli protesto eylemleri düzenlenecek. İstanbul’da da inşallah Mısır Halkıyla Dayanışma Platformu tarafından saat 17.30’da Saraçhane Parkı’nda “Sisi Darbesine ve İdam Kararlarına Hayır” başlığıyla bir gösteri eylemi düzenlenecek. Bu eyleme iştirak edilmesinin oldukça önemli olduğunu ve durumları müsait olanların bu eyleme destek vermeleri gerektiğini hatırlatmak istiyoruz.

Kur’an-ı Kerim’de zulmeden bir kesime uyarıda ve hatırlatmada bulunan bir topluluğa başka bir  topluluğun, yaptıklarının durumu değiştirmeyeceği dolayısıyla bir faydasının olmayacağı varsayımıyla itirazda bulunmalarıyla ilgili olarak şu bilgiye yer verilir: “İçlerinden bir topluluk: “Allah’ın kendilerini helak edeceği yahut şiddetli bir şekilde azaba çarptıracağı bir topluluğa neden öğüt veriyorsunuz?” dediklerinde (öğüt verenler): “Rabbinize karşı bir mazeretimizin olması için ve belki sakınırlar diye!” dediler. Onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında kötülükten sakındıranları kurtardık; zulmedenleri de yoldan çıkmalarına karşılık çok çetin bir azap ile yakaladık.” (A’raf, 7/164-165)

Yani insan hiçbir şey yapamasa bile en azından, Rabbinin huzuruna çıktığında “zulme sessiz kalmadım” demek için bir mazereti olabilecektir. Çünkü ayetin devamında kötülükten sakındıranların kurtarıldıkları belirtilir.

Ayrıca bu tür faaliyetlerin, etkinliklerin tümüyle etkisiz olduğu da düşünülmemelidir. En başta insanların zalimler hakkında bilgilendirilmelerine ve bilinçlendirilmelerine yaramaktadır. Ayrıca tavır gösterenlerin sayısı artarsa zalimler de zulümlerini icra etmekte zorlanabilirler.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!