Anayasa değişikliği için muhalefetten tutun, kerameti kendinden menkul birçok yargı organı temsilcisi ile kamusal kurum tarafından açıklamalar yapılıyor ya..
“Anayasa değişikliği için, uzlaşma gereklidir” deniliyor ya..
“Anayasa değişiklikleri, sadece bir partinin milletvekillerinin önerisi ile, kamu kurumlarına sorulmadan görüşülemez” deniliyor ya..
“Üniversitelerden, Barolardan görüş alınmadan, değişiklik yapılması mümkün değildir” deniliyor ya..
“Bırakın uzlaşma olmadan Anayasa değişikliği yapılmasını, hazırlanması bile uzlaşma kültürüne sadık kalınarak gerçekleştirilmeli. Tek başınıza hazırladığınız Anayasa değişikliğini, biz tartışmayız bile.. Anayasa değiştirilmek isteniyorsa, hiçbir taslak olmadan, uzlaşma komisyonu kurulmalı ve bu komisyon sıfırdan işe başlamalı” deniliyor ya..
Bir haftadır merak ediyorum, “bu iddialı sözlerin kaynağı nedir?” diye..
“Bu iddiaların, Anayasa’da ve kanunlarda bir mesnedi var mıdır?” diye..
Hem tartışma programlarını kaçırmamaya çalışıyorum, hem açıklamaları izliyorum,hem de kendim, Anayasa’yı ve diğer kanunları inceliyorum..
Ama tek bir mesnet bulamadım, bu bir haftalık araştırma boyunca..
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’den Danıştay Başkanı Mustafa Birden’e, HSYKBaşkanvekili KadirÖzbek’e, CHPGenel Başkanı Deniz Baykal’dan MHPGenelBaşkanı DevletBahçeli ve diğer tüm ‘istemezük’çülerin seslendirdiği iddiaların bir tanesine bile, mesnet olabilecek bir düzenleme yok, Anayasa ve kanunlarda..
Anayasa’nın hiçbir yerinde, “Anayasa değişiklikleri, hangi kurumla ilgili ise, o kurumun da görüşü alınır” diye bir maddesi yok.
Kanunlara baktım.. Kanunlarda da bu yönde bir madde yok..
Dolayısı ile “HSYK ile ilgili değişiklik yapılırken, HSYKBaşkanvekili ve üyelerine sorulmaması, hukuka aykırıdır” diyenler, işkembeden konuşuyorlar.
Anayasa böyle bir zorunluluk da getirmiyor, bu yönde bir tavsiyede de bulunmuyor.
Kanunlar da öyle..
Ne HSYK’nın yapısını değiştirirken, ne de Anayasa Mahkemesi’nin üye seçimi ile, çalışma usûlünü değiştirirken, TBMM’nin kimseye soracağı bir husus yok!
Varsa 367 milletvekilinin oyu, değişiklik yapılır. Yoksa 367; değişiklik yapılamaz. Bir de, 330 oy ile ilgili istisnai hüküm var. 330 oyda kalındıysa, referanduma gitme imkânı var!
177 maddelik Anayasa’da, binlerce kanunda bunun dışında bir düzenleme yok.
“Milletvekilinin önerisi ile Anayasa değiştirilemez. Mutlaka üniversitelerden sorulmalı, kamuoyunda tartışılmalı, bir olgunluğa geldikten sonra TBMM’de görüşülmeli” diye Anayasa’da da, kanunlarda da bir madde yok.
“Muhalefete de sorun” diye bir madde hiç yok.
Uzlaşma falan, adı bile geçmiyor Anayasa’da, kanunlarda...
367 kararında, iyi tutturmuşlardı.. “Anayasa, Cumhurbaşkanı seçimine özel önem veriyor. Anayasa’nın 367 oy aramasının sebebi, uzlaşmanın sağlanmasıdır” diyorlardı.
Anayasa Mahkemesi’ne gidip, o skandal kararı da aldılar ya; şimdi daha fazlasını istiyorlar.
“Anayasa’da kabul için gerekli 367 oyun çıkması şartının gerçekleşmesi yetmez, oylama öncesinde de uzlaşma gerekir”miş!
Oha yani..
Kabul oylarının Anayasa’da belirtilen sayıda olmasının yanında, bir de teklifin hazırlanmasında da mı size sorulacak?..
İşe başlanırken sorulacak. Görüşülürken sorulacak. Tamamlanırken sorulacak...
Ölme eşeğim ölme.. Seçim dönemi bitecek, sen hâlâ sor babam sor.
Maksat, değişiklik yapılmasın, darbecilerin Anayasası yürürlükte kalsın!
Evet; evet maksat bu!
Maksat bu da, açıkça söyleyemiyorlar.
Anayasa’daki somut düzenlemeleri, kendi iktidarları döneminde lafzen uyguluyorlar.. Muhalefetmiş, halk çoğunluğu imiş, kimseyi takmıyorlar..
İktidar değişince, “Lafzen uygulamak, Anayasa’nın emrini yerine getirmek değildir.Bir de Anayasa’nın mânâsı / ruhu var.Ona da uygun davranılmalı” diyorlar!
Haydi oradan hukuk üçkağıtçıları! Haydi oradan, hukuk istismarcıları!
Hani, “Anayasa’nın ruhu” dedikleri, gerçekten Anayasa’nın istediği bir şey olsa, “oyuna giren, kol sallar” diyeceğiz! Ama, Anayasa’nın ruhu dedikleri, “Çoğunluğun değil, azınlıkta kalanların dedikleri olsun. Siz bizim dediklerimizi yapın. Anayasa’nın ruhu budur” olunca, bize de bir daha “Oha yani” demek düşüyor! Hem “Oha yani”, hem de “Siz kendinizi akıllı, milleti enayi mi sanıyorsunuz?” demek düşüyor!..
VAKİT