DEĞİŞEN DÜNYA, DÖNÜŞEN TÜRKİYE
Asım Öz / Haksöz-Haber
Fuat Keyman, Koç Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi, Koç Üniversitesi Küreselleşme ve Demokratikleşme Araştırma Merkezinin (GLODEM) direktörü ve Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi (EDAM) kurucu yönetim kurulu üyesi. Demokratikleşme, küreselleşme, uluslararası ilişkiler, sivil toplum ve Türkiye'de devlet-toplum ilişkileri üzerine çalışmaktadır. Prof. Keyman'ın Türkiye'de ve yurtdışında yayımlanmış çok sayıda kitap ve makale çalışması bulunmaktadır. "Değişen Dünya, Dönüşen Türkiye" (Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2005) adlı kitabında bir araya getirilen yazılarında onun hem bu alanlara dair birikimini hem de 3 Kasım 2002 sonrasında yaşananlara ilişkin yorumlarını bulmak mümkün. Aradan geçen yıllar kitapta yer alan yorumların isabet düzeyinin de yüksekliğini kanıtlamış.
Türkiye'de son yıllarda yaşanan dönüşüm sürecine dair farklı açıklama kalıpları var. "Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok" edasıyla geçiştirilmeye, daha doğrusu bir tür devekuşu "açıkgözlüğü"yle yok sayılmaya çalışılan köklü değişim sürecinin yarattığı şokun şiddetiyle orantılı bir biçimde, ulus devletçi söylemlerin kendi üzerine kapanma refleksinin de arttığı, yoğunlaştığı bir tür, "Dünya nereye giderse gitsin, biz -elbette, yel değirmenlerimiz ile birlikte- buradayız!" tavrı... bunun yansıması olarak güçlenen ulusalcılıklar kadar tersinden bir kutsamayla "ne varsa dışarıda var" yaklaşımı ile her şeyi olumlayan küreselcilikleri ortaya çıkaran nedenler nelerdir? Oluşan ve halen de oluşmakta olan bir gerçeklik olarak yaşadığımız ve dünyadan da bağımsız olmayan bu dönüşüm sürecini nasıl düşünmeliyiz? Bu sorulara yanıt vermeyi amaçlayan Değişen Dünya Dönüşen Türkiye Fuat Keyman'ın 2002-2004 yılları arasında ağırlıklı olarak Radikal gazetesinde seyrek olarak da Zaman gazetesinde yayımlanmış güncel ama bir o kadar da teorik ufuktan beslenen olaylar ve politikalar eksenindeki yazılarının belirli bir sistematik içinde ve bir bütünlük oluşturacak şekilde bir araya getirilip, düzenlenmesiyle oluşan bir yapıt.
Yazı İle Aktif Bir Muhalefet
Daha somut olarak söylemek gerekirse Değişen Dünya Dönüşen Türkiye, AKP'nin tek parti olarak iktidara geldiği 3 Kasım 2002 genel seçimlerinden Türkiye'nin AB'den tam üyelik tarihi aldığı 17 Aralık 2004 zirvesine kadar olan süreçte, Türkiye'nin içinden geçtiği değişim ve dönüşüm süreci üzerine bir siyasal bilimci olarak Fuat Keyman'ın "kamusal entelektüel" müdahalelerini içeriyor.Bu yönüyle yazarın yazı ile aktif bir muhalefet tarzına da işaret eder.
Devletlere ve uluslar arası ilişkilere dair eski açıklama modellerini geçersizleştiren, siyaseti sadece ulusal boyut ekseninde düşünmeyi ve sadece siyasi partilere havale etmeyi imkânsız kılan, eski direniş tarzlarını "işlevsiz" hale getiren tüm gelişmelere ve bunları temel olarak etkileyen hatta belirleyen küreselleşme sürecinin ve küresel aktörlerin siyaset üzerindeki etkilerine de değinen Keyman bugünün olumsuzluklarından kurtulmak için geçmişe sığınmaz; bugünü geçmişe değil yarına açılan bir kapı olarak algılar, günü düne değil yarına bağlamayı arzular.
Dönüşüm Sürecinin Belirleyicileri
Fuat Keyman, Türkiye'nin 2000'li yıllarda yaşamaya başladığı dönüşüm sürecinin ortaya çıkmasında etkili olduğu kadar da belirleyici olan gelişmeleri şu başlıklar altında irdeliyor:
Türkiye-AB ilişkileri ve demokratikleşme, Türkiye-İMF ilişkileri ve kurumsal yeniden yapılanma, 3 Kasım genel seçimi ve siyasal istikrar, Türkiye-ABD ilişkileri ve güvenlik, Sivil toplumun gelişmesi ve demokratik toplum yönetimi. Bu süreçler ve olguların yaşadığımız dönüşüm sürecinin beş önemli boyutuna tekabül ettiğini düşünüyor Keyman: Demokratikleşme, sürdürülebilir ekonomik kalkınma, siyasal istikrar, güvenlik ve sivil toplum.
Değişen Dünya Dönüşen Türkiye adlı kitabında bir araya getirilen yazıların böyle bir arzu ve bilinçle kaleme alınmış olduğunu düşünüyorum. Gerçekten de, Keyman bu kitabında, genel kötümser ya da iyimser gidişatın dikine kendi birikimi ve dünya görüşü doğrultusunda ilkeli olarak yürümeye çalışıyor.
"Reelpolitik"in Dar Sınırları
Pasif muhalefet tarzı zorunlu olarak kendini bir anti-söylem biçiminde kurar; yani, politika yapmayı, rakibin geliştirdiği politikalar, daha doğrusu bizzat kendisi tarafından rakibe mal edilen politikalar karşısında "gard alma"ya indirger. Buna karşılık, aktif muhalefet tarzı, politika yapmayı bu şekilde rakibe indeksli hale getirmez. Rakibin politikalarından ziyade, çok daha derinde yatan bir şeye, bizatihi rakibin politika yapma tarzının kendisine itiraz eder ve muhalif tavrını, ne olursa olsun her zaman rakibin karşısında değil, tam tersine rakibin hiç beklemediği, ummadığı yerde koyar. Bence, Keyman bu kitabında, böyle aktif bir muhalefet tarzı inşa etme imkânına işaret eden önemli bazı saptamalar ortaya koyuyor. Yazar, bunu yaparken AKP döneminin gözde kavramı "reelpolitik"in dar sınırlarının insanlık dışı yaklaşımlarına bağlı kalmayıp, çağdaş siyaset felsefesinin önemli metinlerine de göndermeler yaparak tümden çıkar odaklı, neo liberal politikaların çıkış vaat etmeyen yönlerini de ortaya koyuyor. Irak işgali öncesinde savaşa endeksli Bush'lu ABD dış politikası ile emperyal hegemonyasına karşı direnç ve mücadele çağrılarını iyi okuyamayan AKP yöneticilerine dönük erdemli eleştirilerini burada zikretmek gerekiyor. Bu yaklaşım, dış politika vizyonuna insani durum ile birlikte ciddi bir meşruiyet ve ilkeli olma niteliği kazandırır. Bugün uzun dönemli ve ilkeli bir dış politika vizyonuna gereksinim var. Keyman salt bu yanıyla da, "gündemi yakaladığını" düşünen birçok yazardan ayrılıyor. Kuşkusuz, "yükselen değerler"e, yani ha bire "in/out" olup yanıp sönen uçucu "değerler"e değil de, insanlığın kutup yıldızı olması gereken bazı evrensel değerlere bağlanma ve bundan asla vazgeçmeme anlamında direnme her çağ için gerekli ve yararlı bir tavırdır. Yazıların kaleme alındığı dönemlerin konjonktürel değerlendirmelerini yaparken, "yaşananın" gelip geçici özelliklerini bir yana bırakıp toplumun geleceğinin belirlenmesinde öne çıkan öğeleri ele alıyor.
Değişen Dünya Dönüşen Türkiye yukarıdaki siyasal perspektif ışığında yazarın dünya ve Türkiye üzerine yaptığı çözümlemeler ve geliştirdiği önermelerin kapsamlı bir açılımını amaçlamaktadır.Yeni muhafazakâr ve yeni liberal akımların hâkim olduğu dünyada Türkiye'nin demokratikleşme, uluslararası ilişkiler, ekonomik refah gibi alanlarda, şimdiye kadar izlediği yolu ve bundan sonra izlemesi gereken rotayı, yeni bir sosyal-liberal sentez doğrultusunda belirlemesine yönelik ihtiyaca işaret ediyor; bunların Türkiye'de ne tür ekonomik, sosyal ve siyasal dönüşümlere kapı açacağını araştırıyor. Yazılar değişen dünya içinde yeni ve erdemli bir konum bulabilmek gibi radikal bir arzuyu ifade eder. Değişim sürecinin ortaya çıkardığı yeni durumları karşılamak için geliştirilen ve doğal olarak tüm dünyayı etkisi altına alan yeni kavramlar sağanağı karşısında Keyman'ın geliştirdiği analizlerin liberal/sosyal boyutlarının referans noktası olan seküler zihin yanı bir yana bırakılırsa oldukça yararlı olduğunu düşünüyorum.