Deccal Mehdi’nin negatifidir, biri gelir de öbürü gelmez mi?

​​​​​​​Ne yazık ki, Deccal’ı da Mehdi gibi mitleştiren anlayış onun tehlikesinin ciddiye alınmamasına sebep olmuştur.

Faruk Beşer, Yeni Şafak gazetesindeki bugünkü yazısında Mehdi konusundan sonra Deccal konusunu yorumladı:

Hiç olmayan şeyin bu kadar sözü edilmez. Demek ki Mehdi de Mehdiler de vardır anlattık, Deccal da Deccallar da vardır, anlatacağız.

Deccal kelime olarak aldatıcı demek. Ama her aldatan Deccal olamaz. Deccal farklı ve vasıflı bir aldatıcıdır.

Kelime Kurân-ı Kerim’de geçmez ama aldatıcılardan söz edilir. Sahih hadisi şeriflerde ise çokça vardır. Bunlardan anladığımız kadarıyla Deccal Mehdi’ye göre daha kesin ve daha belli bir “kavramdır”. Deccal Mehdi’nin negatifidir ya da mehdi onun zıddıdır diyebiliriz. Mehdi İslam’ın hakim olması için ne kadar gönüllere giren, insanları ikna eden bir kavram ise deccal da insanları o kadar dinden uzaklaştıran, şüpheye ve inançsızlığa sevk eden, şirk hakimiyetine destek olan bir kavramdır. Ama ne yazık ki, Deccal’ı da Mehdi gibi mitleştiren anlayış onun tehlikesinin ciddiye alınmamasına sebep olmuştur.

Deccal kavramı bütün semavi dinlerde vardır ve hep imana karşı olan, onu engelleyen aldatıcı güçleri anlatır. Bu da Allah’ın bir imtihanı olsa gerektir. Demek ki, boş kaleye gol atmak marifet değil. Bilgisayar oyunlarında bile rakibiniz ne kadar güçlü ve korkunç ise zaferiniz de o kadar büyük ve haz verici olur. Resûlüllah (sa) “Ümmetini Deccal’a karşı uyarmayan hiçbir peygamber gelmemiştir” buyurur (Buhari). Demek ki her peygamberin Deccal’ı farklıdır ve her birinin Deccal’ı onun kendi zamanında yaşamıştır, ama hiçbir peygamber isim vererek bazı kişileri Deccal olarak belirtmemiştir.

Resûlüllah’ın (sa) kendisi Deccal’ın şerrinden sürekli Allah’a sığındığı gibi, ümmetinin de onun şerrinden Allah’a sığınmasını ister. Kıyamete yakın zamanlarda bir değil pek çok Deccal’ın geleceğini haber verir (Müslim). Bu da farklı zamanlarda farklı aldatıcılar bulunacağını anlatır. “Dünyanın sonuna doğru deccallar çıkar, size öyle sözler söylerler ki onları ne siz duymuşsunuz ne de öncekiler. Onlardan sakının” (Elbanî, sahih). “Ben yaşadıkça Deccal’a karşı sizin savunucunuzum, ama benden sonra çıkarsa herkes kendini kurtarmaya baksın” (Müslim).

İbn Ömer sahabe döneminde yaşayan düzenbaz birisisi için, “benim İbn Sayyad’ın Deccal olduğu konusunda hiç şüphem yoktur’ demişti (İbn Hacer). Demek ki böyle cerbezeli müşrik Deccallar daha o zamanda bile varmış.

Efendimiz (sa) “Deccal öyle bir aldatıcıdır ki, göğe emreder yağmur yağdırır, yere emreder bitki bitirir” buyurur (İbn Mâce). “İnsanlara; ben birisini öldürür, sonra diriltirsem bana inanır mısınız, der. Sonra birini öldürür ve diriltir” (Buhari, Müslim). Bugünlerde sıkça duyduğumuz transhümanizm ve metahuman gibi kavramları düşünelim. Bilim farklı bir insan, daha doğrusu anti-insan bir varlık yaratmanın peşinde. Demek ki en büyük Deccal’ı, tanrı tanımaz bilim üretebilecek. Müminler “Rabbinin adıyla oku” emrine uyarak tevhidi merkeze alan bilim üretemezlerse ahlak tanımayan bilim Deccal’ı üretir ve belki de onunla insanlığın sonunu getirir. Deccal’ın sağ gözünün kör olması varlığı yalınkat görmesi, ona ‘Mesih’ denmesi de yine bir gözünün silinip hakikati görememesi olabilir.

Bugün deizme, ateizme sebep olan, imanı temelden sarsan değer tanımaz bilimsel gelişmeler, düşünce, ideoloji ve bunları cerbeze ile savunanlar neden birer deccal olmasın? Dijital dünya insanlara yol göstermekten çok onları saptırmıyor mu? Bunları söylemek bilim ve düşünce düşmanlığı yapmak değildir, ahlakı olmayan bilimin ve düşüncenin yorumunu yapabilen, yanlışlarını düzeltebilen karşı bilim ve düşünce üretmemeye, tembelliğe bir reddiyedir. Müslümanların Deccallara maruz kalmasının en büyük sebebi yüz yıllardır bilimden uzaklaşmaları değil midir? Bu sebeple Deccal’ın cenneti cehennem, cehennemi de cennettir.

Bütün bunları ve benzerlerini en-Nedvî gibi asrın büyük alimleri de söylemiş olmasaydı, öyle düşünmekle beraber söylemeye cesaret edemezdim. (Bkz. es-Sırâ’ beyne’l-imani ve’l-mâddiyye adlı kitabı, s 12 vd).

Deccal’ın şerrinden sakınmak için Kehf Suresi’nin okunması tavsiye edilir. Çünkü orada anlatılan dört ilginç kıssa dünyanın sonuna kadar müminlerin imanını çelebilecek farklı fitneleri ve onlara karşı alınması gereken tavrı anlatır. Bunları bilenler böyle fitnelerden kurtulmuş olurlar.

Bunları söylerken şu tehlikenin de farkındayız: Elbette İslam’ın sabit değerlerini hep mecaz olarak görüp öyle yorumlayamayız. Ama Mehdi, Mesih, Deccal gibi konuları anlatan haberler hakikat anlamlarıyla alınması mümkün olmayan, semboller ağı ile bilgi veren haberlerdir. Bu da Müslümanların akıllarını kullanmaları için bir imtihandır.

İslam Düşüncesi Haberleri

Felah; fıtrat ve vahiyle yeniden buluşmamızda!...
Diyanetten hatırlatma: Tüm kumarlar haramdır!
Kemalistlerin cehaleti uçsuz bucaksız saçmalama özgürlüğü sunuyor!
İ’tizâl ile itidal arasında Allah nerededir?
Mutlak kötüye karşı el-Kassam’ın özgürleştirici ribatı ve cihadı