Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İran'ın bölgedeki dengeleri dikkate alırken sadece mezhepsel reflekslerle hareket etmeyeceğini söyledi.
Bakan Davutoğlu, Habertürk Televizyonu'nun canlı yayınında, gazetecilerin sorularını cevaplarken ilginç açıklamalarda bulundu.
İRAN'IN TEK REFKLESİ MEZHEP REFLEKSİ OLMAZ
Programda, İran temaslarına değinen Davutoğlu, şunları söyledi:
"İran gibi köklü devlet geleneği olan ülkenin tek refleksi mezhep refleksi olmaz. Coğrafyanın belirleyici bir faktörü vardır. Oradaki bütün din ve mezhep faktörlerini göz önüne alır. İran Devrimi gibi bir vaka üzerinden oluşmuş, 30 yıla aşkın bir tecrübe birikimi var. Bunları bir arada düşünmek lazım. Türkiye - İran ilişkilerini Şii-Sünni rekabetine dayandırmak doğru değil.
Bizim dış politikamızı eleştirenler öyle bir tablo çiziyor ki sanki İran'la gizli bir savaşa girdik. Aynı coğrafyada olan ülkeler işbirliği ve rekabet içinde olur bu doğaldır. Tahran içinde birçok Tahran, Washington içinde birçok Washington vardır. 10 yıl önce belki Ankara için de bu söz konusuydu. Ama şu anda dış politikada Ankara'dan çifte ses çıktığını söylemek mümkün değil.
2010 yılında 'eksen kayması' diyenler 2011 yılında İran'la gizli bir savaş halinde olduğumuzu yazdılar. Karşılıklı gücümüzü de, zaafımızı da biliriz. Ama iletişimi hiç koparmayız. Farklı düşünsek de bunu açıkça belirtiriz."
ORTADOĞU'DA ÜÇ FARKLI KONJOKTÜR
"Ortadaoğu'da hemen bir resim çeksek, üç farklı konjonktürel alan oluşmaya başladığını görüyorum" diyen Davutoğlu, "Birincisi Fas'tan Mısır'a kadar olan ilk taleplerin yükseldiği coğrafya. Bir sene içinde Tunus'ta seçim yapıldı. İlk seyahatini Türkiye'ye yapıyor. Dinamizm orada başladığı için yeni ülkenin Başbakanı ve Dışişleri Bakanı teşekkür için Türk büyükelçiliğine geliyor. Yine Fas'ta bir seçim oldu. Fas son derece akıllıca bir yol seçerek hiçbir kargaşa olmadan seçimin yolu açıldı. Dışişleri bakanları ilk ziyaretini Türkiye'ye yapmak istediğini söyledi. Mısır'da üçüncü etap seçimler var. Bazı kargaşalar var ama kolay değil. Geçen yıl bu vakitler Mübarek'in gideceği, seçim yapılacağı söylenseydi inanmayabilirdik. Başbakan seslendi, bu büyük bir riskti. Bir öngörüde bulunmuştuk. Yasemin Devrimini öngörmüştük. Mısır'da ne olursa olsun ilişkilerimiz devam edecektir. Başarı şansı en yüksek ülke Tunus'tur. Ama en önemli ülke Mısır ve Suriye'dir" ifadelerini kullandı.
BÖLGEDE BÜYÜK BİR DEVRİM YAŞANIYOR
Bölgede büyük bir devinim yaşandığını kaydeden Bakan Davutoğlu, "Mısır'dan Fas'a kadar inşa edici bir süreç var. Ama Irak-Suriye hattında bir potansiyel tehdit görüyorum. Bizim bu bölgedeki bu riskleri birbirimizle paylaşmamız lazım ki o riskleri kontrol altına alalım. Ülkeler kendi içlerine kapanmamalıdır" dedi.
SURİYE'DE ÇOK ÇABA HARCADIK
Suriye'de olayların bu boyuta gelmemesi için her türlü çabayı gösterdiklerini ifade eden Davutoğlu, "Bir ülkeyi çok benimsemişseniz, onun değişecek olması uzak ihtimal gibi geliyor. Esad'la her görüşmemizde, 'Bir hafta daha, bir ay daha, önce güvenlik...' demiştir. Bütün taraflara her türlü mesajı ilettik. Hiçbir sosyal olgu doğallığı olmasaydı bu kadar zaman sürmezdi. Gerçekten toplum içinde bir kaynama olmasaydı...
Suriye'de Hama, Humus gibi kentler gündüz devletin, gece isyancıların elinde. Bir ülkenin eski lideri pozisyonunu terk ettiği zaman sağ salim yaşayabiliyorsa o ülkede demokrasi vardır. Ya sürgündeler, ya cezaevindeler ya da mezardalar. Seçimi kazanırsanız devam edersiniz. Kaybederseniz sonraki seçime hazırlanırsınız.
Biz bütün bu zulme karşın Esad'ın arkasında dursaydık, bölgenin vicdanını kaybederdik. Rusya gibi davranamazdık. Rusya'nın Esad nezdinde itibarı olabilir ama halklar nezdinde itibarı yok. Orada zulüm durana kadar baskıyı sürdüreceğiz. Önemli olan iç savaşı önlemek" diye konuştu.
"DIŞ MÜDAHALEYİ UYGUN GÖRMÜYORUZ!"
Suriye'ye yönelik uluslararası müdahaleyi uygun görmediklerinin altını çizen Davutoğlu, "Ama bir taraftan insan hakları ihlali konusunda net tavır takınılmalı. Bir tarafta NATO, bir tarafta Suriye'yi destekleyen İran ve Rusya gibi bir görüntüyü de istemeyiz. Halkıyla böyle savaşa giren bir yönetimin kalması mümkün değildir" diye konuştu.
İRAN VE RUSYA İLE İLİŞKİLER ALTIN ÇAĞINDA
Davutoğlu, Türkiye'nin İran ve Rusya ile ilişkilerinin son 400 yılın en iyi dönemini yaşadığını söyledi. İsrail ile gerginleşen ilişkilerle ilgili ne gibi geri dönüşlerin alındığına ilişkin Davutoğlu, "Kaç dışişleri bakanı bana gelip 'İsrail bunları hak etmişti ama biz söyleyemedik, iyi ki söylediniz' demiştir. Bunlar Batılı ülkeler" dedi. Davutoğlu, Türkiye'nin bazı Avrupa ülkeleri gibi doğruları söylemekten kaçmayı gerektirecek bir pozisyonu olmadığını, tarih boyunca bu duruma düşecek, böyle bir söylemi kabul edecek bir duruma düşmedikleri için doğruları söylemekten kaçınmadıklarını söyledi.
SERTLİK DEĞİL NETLİK
Türk dış politikasının sert bir söyleme sahip olup olmadığına ilişkin Davutoğlu, sert bir söyleme değil, net bir söyleme sahip olduklarını, bu net tutumların bu şekilde görülmüş olabileceğini söyledi.
FRANSA KONUSUNDA AVRUPA'YA ELEŞTİRİ
Fransa Meclisi'nde kabul edilen "soykırım" yasa tasarısına tepki vermeyen Avrupa ülkelerini eleştiren Davutoğlu, benzeri bir durum Türkiye'de yaşansa Avrupa'nın kendilerini adeta bombardımana tutacağını bildiklerini ve bu durumun bir iki yüzlülük olduğunu ifade etti. Davutoğlu, bu konuda, "AB'ye kendi değerlerinizi savunun dedim" ifadelerini kullandı.
***
Davutoğlu'nun İran temasları hakkında Abdülhamit Bilici'nin yazısını okumak için aşağıdaki linki tıklayınız:
İRAN'A ÇIPLAK UYARI