Davutoğlu: Ehliyet ve Liyakat Şart

15-16 Temmuz’daki darbe kalkışmasını araştıran komisyonun Türkiye’nin eski başbakanı Ahmet Davutoğlu’na yönelttiği sorulara Davutoğlu’nun verdiği cevaplar Küre Yayınları tarafından kitaplaştırıldı. Kitapta birçok konu ele alınıyor.

Musa Umeyr Genç / Haksöz Haber

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında TBMM tarafından kurulan 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun Ahmet Davutoğlu’na yönelttiği sorulara Davutoğlu’nun verdiği cevaplar Küre Yayınları tarafından “Tarihe Kayıtlar” ismiyle kitaplaştırıldı.

Davutoğlu’nun, Başbakanlık Danışmanı olarak görev aldığı dönemden Başbakanlığına geçen dönemde yaşananları değerlendirdiği kitapta; “One Minute” olayından, MİT Tırları Operasyonuna, Rus Uçağının Düşürülmesi olayına kadar birçok meselede yaşanan sürecin yaşayanı veya tanığı olan Davutoğlu, kendisine yönetilen sorulara etraflıca cevaplar veriyor.

Kitabın Öneriler kısmında ise Cumhuriyet tarihinde defaatle yaşanan darbelerin bir daha gerçekleşmemesi için önerilerde bulunup darbeciliğin bir zihniyet olduğu ve bu zihniyetle mücadele edilmesi gerektiğini savunurken bu bağlamda sivil toplum ve ekonomide şeffaf bir mekanizmanın işletilmesinin önemine dikkat çekiyor.

Bürokrasinin “güç mücadelesi” alanı olmaktan çıkabilmesi için bürokraside görevlendirilen memurların ehliyet sahibi kişiler olmasının gerekliliğini vurgulayan Davutoğlu, liyakat ve ehliyetin görmezden gelinmesi durumunda sistemin yozlaşmasına neden olacağına değiniyor.

Kitaptan Bazı Bölümler:

Darbecilerin Ortak Karakteri

Bürokrasiye sızma çabasında sıra güvenlik birimlerine, özellikle de TSK’ya geldiğinde Türk siyasi tarihindeki darbe geleneğinin cunta ve komitacılık anlayışı ile grubun takiye kültürü arasında, bir taraftan davranışsal etkileşim alanı, diğer taraftan ise yoğun bir rekabet hattı olmuştur. Esasen FETÖ/PDY mensuplarının kendilerini gizleyerek bürokrasiye sızma çabalarının gerçek mahiyeti toplumun dini inançlarının sosyal hayattaki tezahürlerini bir tehdit olarak tanımlayarak dindar kişilerin bürokraside yer almasını çeşitli yöntemlerle engelleyen, bu yolda hukuk dışı uygulamalara da başvurmaktan çekinmeyen vesayetçi/darbeci anlayış temsilcilerinin davranışları sebebiyle tam olarak teşhis edilememiştir.

MİT Tırları Operasyonu

19 Ocak’taki bu operasyon birçok amaca aynı anda ulaşmaya çalışıyordu. Birincisi, Harran’da düzenlenen Komşu Ülkeler Toplantısı vesilesiyle Türkiye’nin mültecilere yönelik insani diplomasi çabasının olumlu etkileri gölgede bırakılmak istenmiştir. İkincisi, yüzü aşkın büyükelçimizin katılımıyla düzenlenen Büyükelçiler Konferansı’na ev sahipliği yapan şehir seçilerek devlet kurumları arasında kaos görüntüsü ortaya çıkarılmıştır. Üçüncüsü, Başbakanımızın gerçekleştireceği ve Türkiye-AB ilişkilerine ivme katması planlanan ziyaretten bir gün önce Türkiye’nin AB nezdinde teröre yardım eden bir ülke görüntüsü verilmek istenmiştir. Başbakanımızın ve bizlerin AB başkentinde uluslararası platforma suçlu gibi çıkmamız sağlanmaya çalışılmıştır. Nihayet dördüncü olarak da, bütün uluslararası toplumun dikkatinin yöneldiği Cenevre Konferansı’na katılan ülkemizin eli zayıflatılarak barbar Suriye rejiminin bile Türkiye’yi eleştirebilmesi için bahane üretmek amaçlanmıştır.

Bu plan kendilerince işe de yaramıştır. Nitekim Suriye rejiminin Dışişleri Bakanı toplantıda “Türkiye’deki bazı işbirlikçilerle birlikte ülkemizin teröristlere yardım ettiği iddiasında bulunuyorsunuz. Biz sadece Türkiye’de doğmuş on binlerce Suriyeli çocuğa, yüz binlerce sahipsiz kadın ve yaşlıya yardım ediyoruz. ‘Teröristler’ olarak nitelendirdiğiniz, bu masum ve mazlum siviller olmasın?” diyerek cevaplamıştım.

Rus Uçağının Düşürülmesi (Hava Sahası İhlali ve Uçağın Düşürülmesi)

Olayın gerçekleştiği gün 24 Kasım 2015 günü, 64. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni kurmak üzere Sayın Cumhurbaşkanı’mız ile saat 11.00’de randevumun olduğu gündür. Bakanlar Kurulu listesini tekmil edip görüşme için yol hazırlığı yapmakta olduğum sırada takriben 09.45 sularında Genel Kurmay Başkanı’mız telefonla arayarak, Yayladağı sınırına yakın bir bölgede Bayırbucak Türkmenlerine dönük hava saldırısı yapan bir uçağın, yapılan tüm uyarılara rağmen hava sahamızı tehlikeli bir şekilde ihlal ettiğini ve devriye görevi yürüten uçaklarımızın angajman kuralları gereği uçağı düşürmek zorunda kaldığını bildirmiştir. Kendisine uçağın kimliğinden emin olup olmadıklarını sorduğumda ise uçağın kimlik bildirmeksizin sınır ihlali yaptığını, ancak Rus uçağı olma ihtimalinin bulunduğunu söyledi. Kendisine Dışişleri Bakanı’mız ve MİT Müsteşarı’mız ile derhal bir araya gelerek durum hakkında kesin rapor hazırlamaları, başta Rusya olmak üzere yapılacak diplomatik ve askeri temasları ve Sayın Cumhurbaşkanı’mıza bilgi arz etmeleri talimatını verdim. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı’mız ile görüşeceğimi ve konuyu kendisiyle istişare edeceğimizi, o vakte kadar uçağın aidetiyle ilgili açıklama yapılmamasını, eğer Rus uçağı olduğu kesinleşirse Rusya Federasyonu yönetiminin bunu ilk olarak hükümetimizden duyması gerektiğini söyledim.

Bürokraside Ehliyet

Bürokrasiyi güç mücadelesi alanı olmaktan çıkarmanın en temel ilkeleri ehliyet ve liyakattır. Bürokrasi siyasi iradeye ve hukuka sadakatle, siyasi irade ise bürokrasiye ehliyet ve liyakat ilkeleri temelinde yaklaşmakla yükümlüdür. Bürokraside ehliyet ve liyakat ilkelerinin terk edilmesi ve nepotizmin yaygınlaşması devlet düzeninde etkinliği, verimliliği ve rasyonaliteyi yok etmek suretiyle sistemin yozlaşmasına ve kamunun sisteme olan güveninin sarsılmasına yol açar. Bu husus siyasi düşünce tarihimizde yer alan bütün siyasetnamelerde, nasihatnamelerde ve layihalarda yer alan temel uyarılardan biridir.

Kitap Haberleri

Zulmün şahidi, zaferin habercisi kitaplar...
“Sâsanî’lerden Safevîler’e Kadar Şîa’nın Tarihi" kitabı çıktı
Wael Hallaq'ın Şeriat kitabı Ekin Yayınları etiketiyle çıktı
Norman Finkelstein’ın kaleminden Gazze direnişi
Ellinci yılında Filistin Şiiri antolojisi