Ahmet Varol / Yeni Akit
Dünya Ekonomik Forumu
Davos Zirvesi olarak da isimlendirilen 53. Dünya Ekonomik Forumu, İsviçre’nin Davos şehrinde devam ediyor. Muhtemelen Türkiye’nin resmi olarak katılmaması sebebiyle Türkiye’de çok fazla yankı bulmadı. Ancak başta Ali Babacan olmak üzere siyaset ve iş çevresinden davet edilenler ve katılanlar oldu.
Dünya Ekonomik Forumu, Türkiye’de en çok 2009 yılı zirvesinde Tayyib Erdoğan’ın, siyonist işgal rejiminin o zamanki cumhurbaşkanı Şimon Perez’e, Filistinlilere yönelik saldırılara tepkisini dile getirerek tavır koyması ve masayı terk etmesi olayı vesilesiyle gündem olmuştu. Erdoğan o zaman, “Benim için Davos bitmiştir. Bir daha Davos’a gelmem” diyerek Dünya Ekonomik Forumu’na da tavrını koymuştu.
Rusya da Dünya Ekonomik Forumu’nun engellemesi sebebiyle bu yıl resmi katılım gerçekleştiremiyor. ABD ve Çin ise devlet başkanları düzeyinde değil de daha alt kademedeki yöneticileriyle temsil ediliyor.
53. Dünya Ekonomik Forumu’nda, “Parçalanmış Bir Dünyada İşbirliği” teması öne çıkarılıyor. Toplantıda Rusya-Ukrayna Savaşı, Kovid-19 salgınından kaynaklanan ekonomik sorunlar ve iklim değişikliği başta olmak üzere muhtelif uluslararası sorunların ve krizlerin ele alınacağı dile getirildi.
Bu arada her yıl olduğu gibi bu yıl da küresel güçlerin elebaşlarının bir araya gelmesi münasebetiyle Davos’ta bir yandan da bu güçlere karşı gösteriler düzenleniyor. Özellikle çevreciler, iklim değişikliğine sebep olan yanlış politikalara tepki gösterenler Davos’un merkezinde muhtelif gösteriler ve sivil etkinlikler düzenledi.
1970’te başlatılan Dünya Ekonomik Forumu, 1990’lı yıllara kadar çok fazla gündem oluşturmuyordu. Ancak 1990’lı yıllarda yaptığı birtakım ataklarla ve organize ettiği zirvelerle ismini daha çok duyurur oldu. Bugün ise neredeyse bütün dünyadaki ekonomik politikaların koordinasyon merkezlerinden biri olarak görülür hale geldi. Söz konusu ataklarında bütün dünya ülkelerini etkileyecek bir uluslararası ekonomik organizasyon haline gelme hedefini de ortaya koymuştu. Yani global ekonomik yapılanmanın BM’si olmayı amaçlıyordu.
Dünya Ekonomik Forumu, İslam dünyasında daha çok Fas’ın Kazablanka (ed-Dâru’l-Beyzâ) şehrinde 30 Ekim - 1 Kasım 1994 tarihleri arasında düzenlenen Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkeleri I. Ekonomi Zirvesi ile adını duyurmaya başladı. Bu zirve ise İsrail işgal rejiminin sözde “barış” süreci adı altında kendini kabul ettirme sürecini başlatmasının ardından Arap ülkelerine ekonomik yönden açılma programının hayata geçirilmesi için düzenlenmiş bir zirveydi. Dünya Ekonomik Forumu’nun organize ettiği bu zirvenin ana gündemini, o zaman İsrail Dışişleri Bakanı olan Şimon Peres’in yıllardan beri üzerinde durduğu bir “Ortadoğu Ortak Pazarı” kurulması projesi oluşturuyordu. Peres, Ortadoğu Ortak Pazarı projesini İsrail’in Ortadoğu ve İslâm ülkelerine açılabilmesi, bu ülkelerin pazarlarına girebilmesi için zorunlu görüyor ve bu projeye İsrail’in işgal ettiği toprakları genişletme projesine alternatif bir proje olarak bakıyordu. Ancak Peres’in bu planı tutmadı.
Dünya Ekonomik Forumu da dünya ekonomisini yönetme konusunda BM ayarında bir küresel güç olma hedefini gerçekleştirmede yeterince başarılı olamadı. Peres ile Erdoğan arasında Davos’ta yaşanan tartışmada forumu temsil eden moderatörün İsrail yanlısı tutumu aynı zamanda bu forumun durduğu yeri açığa çıkaran bir tavır oldu ve eleştirilere yol açtı. Bu eleştiriler Dünya Ekonomik Forumu’nun küreselleşmede etkin bir konuma gelmekle ilgili hedeflerine doğru ilerlemesini yavaşlatan bir etken oldu.
Forumu organize edenler yine de küreselleşme ve uluslararası ekonomik politikaları yönetme, küresel boyuttaki sorunlara çözüm arama faaliyetlerinde aktif bir rol üstlenme ideallerinden vazgeçmiş değil ve bu ideallerini gerçekleştirebilmek için bütün araçlardan yararlanmaya çalışıyorlar. Ama “çözüm arama” iddiasında samimi olmadıkları, bilakis sorunları küresel ekonomiye yön verme amaçlı politikalarını şekillendirmede bir istismar aracı olarak kullandıkları açıktır.