Davet ve Kardeşlik Vakfı (DKV) 5-8 Şubat tarihleri arasında Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde Divaisib Termal Hotel’de “Birlikte Çalışma Kültürü ve Kardeşlik Hukuku” konulu ‘Kardeşlik Buluşması’ programı düzenledi.
Programa 20 ilden 30’a yakın Sivil Toplum Kuruluşu ve 400 kişilik üyenin yanı sıra, Gazeteci-Yazar Ahmet Varol, Gazeteci-Yazar Nevzat Çiçek ve Eğitimci-Yazar Mine İzgi konuşmacı olarak katıldı.
Programın açılışında, yerel ve uluslararası gündemin yanı sıra Vakfın hedef ve amaçlarını açıklamakla konuşmasına başlayan Vakıf başkanı Recep SONGÜL, Davet ve Kardeşlik Vakfı camiası olarak bu programı temsilci ve şubelerimizin olduğu yerlerdeki dost ve kardeşlerle buluşmayı hedeflediklerini ve kardeşlerin kendi aralarında tanışmaları, görüş alışverişinde bulunmasına zemin hazırlamak amacıyla düzenlediklerini belirtti.
“bir döneme damgasını vuran vesayet dönemi etkisini yitirmiştir. Müslümanlara çektirilen çeşitli sıkıntılar nispeten azalmıştır. Tehlike, sıkıntı ve acılar hala devam etmekle beraber geleceğe dair çok umutluyuz. İnşallah yarınlar, hayallerimizin gerçeğe dönüşeceği günler olacaktır” diyerek İslami kurumların rahatlıkla çekinmeden mevcut özgür ortamın imkân ve fırsatları kullanılarak mesaja, davete ve hizmete dönüştürmeleri gerektiğini belirtti.
Mümin değerlidir, mümin emanettir, müminlerin kalplerini kazanalım, kardeşliğimizi ileriye götürmek için hemen faaliyete geçmemiz gerekir. Günümüz de, Siyonistlerin aramıza ayrılık tohumlarını ekmek için attığı her şey tutmuş durumdadır. Müslümanın en büyük gücü, kardeşlik gücüdür. Hasan el Benna: “kardeşliğin en üst düzeyi, kişinin kendini kardeşine feda etmesidir. En alt düzeyi ise, kişinin kardeşi hakkında kötü düşünmemesidir” diye belirtiyor.
İslam coğrafyasını cetvelle çizenler, öyle bir şey yaptı ki, bizi birbirimize düşürmek için milliyetçiliği, komünizmi, kapitalizmi kullanarak bölük pörçük hale getirdiler.
Programda konuşan Molla Salih TURGUT, Çalışmada Manevi Dinamikler: İhlas ve Amel konulu sunumu yaptı. Konuşmasında Molla Salih, ‘Peygamber’in (sav) ümmet için en çok riyadan korktuğunu’ ifade ederek günümüzde reklamın, gösterişin, tribünlere oynamanın Müslüman’ın ihlasını zedelediğine vurgu yaptı.
Mağaraya sığınıp mağarada mahsur kalan üç kişi gibi, ümmetin de bugün adeta mağarada mahsur kaldığını ve o gün üç kişinin kurtulmasına sebep olan şey nasıl ki ihlas idiyse bugün de kurtuluşun ihlasta olacağını söyledi.
Programın akşamki bölümünde Mustafa KARATAŞ tarafından Gaziantep’te başarıyla uyguladıkları “Hadis Kampı Projesi” tanıtıldı. 7 yıldır devam eden hadis kampı projesinin verimli sonuçlarına değinen KARATAŞ, “hadislere ciddiyetsiz yaklaşıp: Kur’an bize yeter! Diyenlere karşı, hadislere sarıldıklarını” belirtti. Hadis kamplarında on binlerce hadisin okunduğunu ve bunun insanların davranışlarına ve bilinçlerine olumlu etkide bulunduğu üzerinde durdu. Bu projeyle İslam’a ve Kur’an’a susamış gönüllerle buluştuklarını ve bunun diğer şehirlere de taşınmasının aciliyetine vurguda bulundu.
Daha sonra söz alan Vakıf Müdürü Muharrem GÜNEŞ, “Davet Akademisi Projesi” hakkında açıklamalarda bulundu. Durgunlaşan İslami çalışmaların hareketlilik kazanıp yayılması için bu projenin hayati önem taşıdığı vurgulanan konuşmada Davet Akademisi projesinin doğru uygulanması durumunda, halkımızın büyük bir kesimine Allah’ın dinini ulaştırmayı hedeflendiğini belirtti.
Akil Adamlar Sürecinde Medrese Hocalarının Ve İslami Kimliği Olan Kişilerin Olmaması Üzücüdür.
Programda konuşan Yazar Nevzat ÇİÇEK, Kürt Sorunu hakkında sunum yaptı. Kürt sorunu ve çözüm süreci ile ilgili açıklamalarda bulunan Çiçek, “Kürt sorununun İslam’ın istediği şekilde çözülmesini istemeyenler, Kürtlerin arasında radikal İslamcılar ile PKK’nin çatışma zeminini oluşturmaya çalışmaktadırlar. Böylelikle tüm İslami kesimleri radikal bir unsur olarak gösterip Kürt sorununu PKK’nin kucağına teslim etme gayret ve çabası vardır.
Kürt sorunu, ancak yasal adımlarla çözülür. Devlet, PKK den gelen taleplerin hepsini Kürtlerden gelen talepler olarak görmemelidir.
Akil adamlar sürecinde medrese hocalarının ve İslami kimliği olan kişilerin olmaması üzücüdür.
Çiçek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyada İslam’a karşı, İslam projesi geliştirilmiş durumda. “Demokratik İslam kongresi” ABD’nin “ılımlı İslam projesi” gibi bir amaç içeriyor.
ABD yeni bir savaş projesi yürürlüğe koymuş durumda. Ilımlı İslam ve radikal İslam’ın savaştırılması, mezhebe karşı (sünni) mezhep (şia) in savaştırılması, coğrafyaya karşı coğrafya savaşı planlanmıştır.
El Şebab, Boko Haram, DAİŞ gibi örgütlerin bize terör olayları ile sunulması, İslam’a darbe indirmek amacıyla yapılmaktadır.
Dindarlar Kürt sorununda insiyatif ele almadıkça sorun çözülmez. Çünkü solcular sorunu çözemedi.
Ya bu meseleyi çözeriz, ya da bu mesele ile çözülürüz” diyen ÇİÇEK,
İki tür senaryo konuşulduğunu belirtti ; BDP barajı aşar ve Ak parti ile işi halleder ya da çatışma ortamı oluşturulacak ve bu çatışma ortamından nemalanıp bölge dizayn edilmeye çalışılıyor.
BDP, dindarları kendine hedef almayı bırakmalıdır. Hüda-Par ile yapılan çatışmayı durdurma noktasında İslami STK’lar olarak insiyatif almamız gerekir”
İyimserliğimiz, Hainleri Ve Oynanan Oyunları Görmemize Engel Olmamalı
İslam Dünyasında yaşanan güncel olaylar hakkında sunum yapan Ahmet VAROL, yaşanan olayları anlamak için tarihin iyi incelenmesi gerektiğini belirterek günümüz olaylarına ışık tutan önemli bilgileri paylaştı.
Yemen’de Husi’lerin yaptığı faaliyetler, geçmişte Fatımilerin yaptıklarının aynısıdır. Husi’lerin bu yaptığı, İran ve ABD’nin Ortadoğu’daki nüfuzunu arttırmaktan başka bir anlam taşımıyor. Husi darbesi Bahreyn, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İran ve ABD’nin projesidir.
“Balkanlardan haçlılar Müslümanlara saldırırken Fatımiler de aşağıdan saldırıp Selçukluları sıkıştırmaya başladı. 1097 yılında Fatımiler Kudüs’ü işgal etti. Haçlılar balkanlar yolundan vazgeçip deniz yolunu kullandı. İki yıl sonra Fatımilerin aldığı Kudüs’ü Haçlılar aldılar. Haçlılar, Fatımilerin direnişi olmayınca 70 bin Müslüman’ı şehit etti.
1187 tarihinde Selahattin Eyyubi Kudüs’ü haçlılardan kurtardı. Daha sonra Kahire’deki Fatımileri ortadan kaldırdı. İslam âlemini Haçlı ve İslam’ın içinde fitne çıkaran Fatımi hâkimiyetine son verdi.
İslam dünyası bu iki belayı ortadan kaldırınca İslam dünyasının önü açılmıştır.
İslam dünyasındaki gelişmeler, zalimlere başkaldırı ile başladı.
Yemen’de Husi darbesinin ardından Hamaney, “Sana bize bağlandı. Daha önce de Bağdat ve Şam bize bağlanmıştı” dediğini ifade etti.
İran, Amerika ile işbirliği yaparak Bağdat, Şam ve Sana’yı işgal etti. Buralardaki zulümleri, Amerika ile el ele vererek yaptığını görmemiz gerekir.
Sisi, El-Ezher’de âlimlere yaptığı konuşmada: “siz kutsal kitabınızdan dolayı insanlık ile kavgalısınız” derken; Noel töreninde piskoposlara, “sizler insanlara uygarlığı öğrettiniz’’ diyerek kimin köpekliğini yaptığını gösterdi.
Amerika ve İran, birbirine düşman olarak görünüyor; ama İslam topraklarını bölme ve Müslümanları katletme konusunda birlikte çalışıyorlar.
İran’da Şiiliğin kendine göre bir yapısı vardır. Şia’ya göre imamlar, peygamberlerden de üstündür. Batı, Şia’nın bu sapık inançlarının farkında olduğundan dolayı Şia’yı Müslümanlara karşı kullanmaktadır. Şia’nın imamlarının Suriye’deki Esed’e destek verin fetvası üzerine Şia, yüzbinlerce Müslüman’ı gözünü kırpmadan şehit etti.
Uluslararası oyunlara kurban olmamak için bilinçlenmemiz gerekir.
Radikalizmi kullanarak İslam devletinin kötü bir şey olduğunu göstermeye çalışma bir algı operasyonudur. DAİŞ ve Boko Haram gündemde tutularak İslam Devleti geldiğinde bunlar gibi insanları öldürecek imajı verilmeye çalışılıyor. Bu oyunu görüp bu oyuna düşmememiz gerekir.” şeklinde konuşmasını sonlandırdı.
“Kadın ve Erkek Eşitliği, Adalet Temelinde Ele Alınmıyor”
Kadın ve aile ilgili sunum yapan Mine İZGİ konuşmasında; Kadın ve erkek eşitliği, adalet temelinde ele alınmadığını bu nedenle sıkıntıların yaşandığını belirtti.
Erkeğin parayı kazanmak zorunda olduğunu fakat bundan daha önemlisinin ise mutluluğu elde etmek olduğunu ifade eden İZGİ, mutluluk getirmeyen paranın anması olmadığına değindi.
İZGİ sözlerine şöyle devam etti;
“Başarılı olan insanlar, kariyerleri ile meşgul olup aileyi unutmamalıdır. Özellikle kadın kariyer sahibi olunca bununla eşini ezmemelidir.
Kadın, bütün hoşgörüsünü bitirip eve gelen eşine karşı sert olması; alçakgönüllülüğünü kaybetmiş olmasındandır.
Dışarıda sorumluluklarını yerine getirip, evdeki sorumluluklarını yerine getirmeyen fertler, yanlış bir anlayış içerisindedirler. Bu bir başarı sarhoşluğudur.
Kadınların ev içerisinde fedakârlık yapması ve çocuklarını eğitmesi; erkeğin de kadınların birer yardımcısı olmalıdır. Allah Kur’an’da: “Kadınlarınıza iyi davranın” diye buyurmaktadır.
Kadınlardan dışarıda çalışanlara iş yapıyor gibi bakıp; evdeki çalışmayı çalışma olarak görmemek bir hatadır”
Program Vakıf yetkilileri tarafından farklı konularda yapın sunumlar ile devam etti. İlk sunumu stratejik planlama hakkında yapan Dr. Tahir DENİZ, İslam’ın bütün sistemlerden daha çok zamana ve planlamaya önem verdiğini belirtti. Allah’ın her şeyi bir plan çerçevesinde yarattığını, Peygamber (sav)’in hicret ederken ciddi bir planlama yaptığını belirterek planlama yapmanın önemine vurgu yaptı. Vakfımızın şu an yaptığı stratejik planlamanın profesyonelliğine değindi.
Davet ve Kardeşlik Vakfı’nın 1 ve 4 yıllık stratejik planlaması üzerinde sunum yapan Ahmet MİLLİ, Vakfı’nın yapısını oluşturan ‘’Eğitim, Sosyal İşler, Öğrenci, Bayan, Medrese komisyonlarının’’ stratejik hedeflerini ve bu hedeflere ulaşmak amacıyla yapılacak olan faaliyet ve projeleri tanıttı.
Program okunan sonuç bildirgesinin ardından sona erdi.