AK Parti’nin oylarını arttırarak üçüncü kez iktidar olmasının yankıları sürerken, geçen hafta önemli bir gelişme daha yaşandı. Emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, seçimlerden dört gün sonra 16 Haziran 2011 günü Genelkurmay Başkanlığı’nda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir numarası Orgeneral Işık Koşaner’le görüştü.
Ziyaret Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden kısa bir açıklamayla duyuruldu. Açıklama kısa olunca da akıllara bir dizi soru geldi. Görüşmenin amacı neydi? Talep kimden gelmişti ve de en önemlisi içeride neler konuşuldu?
Görüşme kamuoyuna rutin bir gelişme olarak yansımasına rağmen, Karargâh’ın kodlarını yakından takip etmeye çalışan biri olarak, ziyareti anlamlı bir o kadar da sürpriz buldum. Ziyaret sürprizdi çünkü; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Koşaner, göreve geldikten sonra Fenerbahçe Cumhuriyeti’nde ikamet eden emekliler tarafından yakın markaja alınmış, bir yıllık görev süresince de bu markajdan kurtulamamıştı. Askeri çevrelerde, “emeklilerin her isteğini yerine getiren komutan” olarak anılmaya başlanmıştı.
Bir tarafta Fenerbahçe Cumhuriyeti sakinleri, diğer tarafta onların “düşman” olarak gördükleri eski “komutanlarının” Karargâh’ta yaptığı görüşme, haliyle benim açımdan olağandışı bir gelişmeydi.
İşte bu olağandışı gelişmenin perde arkasında yaşananları öğrenmek için Karargâh’a yakın bazı isimlerle görüştüm. Haber kaynaklarımdan görüşmenin içeriğiyle ilgili “şimdilik” bilgi alamasam da en az içerik kadar önemli başka bir bilgi öğrendim.
Görüşme isteği emekli Orgeneral Özkök’ten değil, bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’den gelmiş.
Balyoz soruşturması kapsamında muvazzaf orgenerallerin tutuklanmasının hemen ardından Karargâh tarafından davetin yapılması da en az görüşme kadar önemli. Hem davetin hem görüşmenin neden önemli olduğunu anlamak için de birkaç ay öncesinde yaşanan gelişmelere bakmak gerekiyor.
Hatırlanacağı gibi Genelkurmay Başkanlığı 6 Nisan 2011 tarihinde kamuoyunda çok tartışılan bir açıklamaya imza atmıştı. Tutuklu Balyoz sanıklarının mahkemeye yaptıkları itirazın reddedilmesi üzerine, Genelkurmay sitesinden zehir zemberek bir açıklama yapılmıştı. Yapılan açıklama şöyleydi:
“5-7 Mart 2003 tarihinde 1’inci Ordu Komutanlığı’nda yapılan bir plan semineri ve bu seminerle ilişkilendirilmeye çalışılan ve bir darbe planı olduğu iddia edilen planla ilgili olarak başlatılan kovuşturma işlemi devam etmektedir. Halen tutuklu bulunan 163 askeri personelin, tutuksuz yargılanmak üzere yaptıkları müracaat 5 Nisan 2011 tarihinde itiraz mahkemesi tarafından ikinci kez reddedilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmiştir.
Devam eden yargı sürecine müdahale anlamına gelebilecek davranışlardan özellikle kaçınan Türk Silahlı Kuvvetleri, yargılamayı etkilemeyecek şekilde, çeşitli defalar açıklamalar yaparak, ilgili makamları bilgilendirerek, yapılan seminerin ne olduğunu, nasıl yapıldığını, neleri kapsadığını ve kimlerin hangi emirlerle katıldığını tereddüde yer bırakmayacak şekilde izah etmiştir. Benzer hususlar, savcılık makamlarınca görevlendirilen bilirkişi raporlarında da açık bir şekilde yer almaktadır. Hal böyle iken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görevli ve emekli 163 personelinin tutukluluk halinin devamını anlamakta güçlük çekilmektedir.”
Kamuoyunda tepkilere neden olan bu açıklama tam unutuldu derken, bu kez de tatbikat krizi gündeme bomba gibi düşmüştü. Genelkurmay Başkanlığı 16 Mayıs’ta yaptığı basın açıklamasında Efes ve Denizkurdu 2011 tatbikatları için basın mensuplarının akreditelerini yapmaları istemiş ancak aradan sekiz gün geçtikten sonra ikinci bir açıklamayla tatbikatların iptal edildiğini kamuoyuna duyurmuştu. Açıklamada iptalin gerekçesi ise belirtilmemişti.
Genelkurmay iptalin gerekçesini belirtmese de kamuoyu Harp Akademileri Komutanı Bilgin Balanlı ve bazı muvazzaf askerlerin Balyoz soruşturması kapsamında ifadeye çağrılmalarına tepki olarak böyle bir kararın alındığını tahmin ediyordu. Tıpkı tutuklu sanıklara yönelik yapılan açıklamada olduğu gibi bu kararda da Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin izlerini görmek mümkündü.
Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak, görevdeki muvazzaf orgeneralin tutuklanması ise Karargâh’ın tüm kimyasını bozdu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Koşaner her ne kadar Bilgin Balanlı’ya tutuklanmayacağı yönünde teminat verse de Balanlı, savcılık sorgusunun ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanıp cezaevine kondu.
Son bir aydır bu gelişmelerle sarsılan Karargah’ın bir numaralı isminin, Balyoz, Sarıkız, Ayışı, Eldiven darbe planlarının hedefi olan dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü Karargâh’a davet etmesi işte bu gelişmeler göz önüne alındığında önemli. Sanırım Koşaner, yaşanan süreci bir de Hilmi Özkök’ün gözüyle anlamaya çalışıyor. Umarım cuntacı ve darbecilerin hedefi olan emekli Orgeneral Özkök, TSK’nın bir numarasına gerekli tüm bilgileri, yaşadıklarını ve kendisine yaşatılanları aktarmıştır. Ve yine umuyorum Genelkurmay Başkanı, öğrendiği doğrularla Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin etkisinden kurtulur.
mbaransu@gmail.com
TARAF