19.yy.da en bilinen ıslah hareketi olarak Urvetu’l Vuska’yı örnek gösteren Türkmen, Urvetu’l Vuska‘yı kısaca şu şekilde tanımladı;”Kuran ve sünnet merkezli ve şura temelli bir hareket olan Urvetu’l Vuska; halkın dejenere olmuş hayatını ıslah etme amacını taşır.”
İslam ülkelerindeki gerilemeye dikkat çeken Türkmen, bunun nedeni olarak Enfal/53’ü örnek gösterdi ve buna ek olarak batının büyüdükçe Müslümanlara yıldıran açılımlar yaptığı ve bu nedenle de iç diriliğimizi kaybettiğimizi belirtti. Buna örnek olarak 1830 Fransa’nın Cezayir’i işgalini örnek gösterdi.
Türkmen, konuşmanın devamın da bu hareketin öncülerinden olan Cemaleddin Afgani’yi şu şekilde tanıttı; “Afgani önemli öncülerdendir. 19.yy.da ilk etkin iletişim ağını kurmuş ve 20.yy.daki ıslah hareketlerini etkilemiştir. Tıp ve siyaset gibi alanlarda bilgin olan babası tarafından Hindistan’a eğitim için gönderilmiştir. Eğitimden sonra Afganistan’a çağrılmıştır ve burada İngilizlere karşı mücadele etmiştir. Bu yönüyle Afgani hem bilgin hem de mücahiddir. Sonrasında 1870 yılında İngilizler tarafından Mısır’a sürülmüştür.“
Afgani’nin Osmanlı tarihine değinen Türkmen şunları söyledi;”Afgani, padişah Abdülaziz tarafından eğitim görevlilerine ders vermesi amacıyla İstanbul’a davet edilmiştir. Afgani yaptığı derslerde sistemdeki iç zaafları gündeme getirmiş ve bu nedenle Şeyhülİslamı rahatsız etmiştir. Yaptığı konuşmaları saptırılan Afgani’ye, toplum zındık gözüyle bakmaya başlamıştır. Sonrasında Afgani Kahire’ye geri yollanmıştır.”
“Mısır sürgününden sonra Afgani, medyayı araştırmış ve burada dikkatini çeken isimlerden biri olan Muhammed Abduh’la tanışmıştır. Abduh, babası tarafından Kur’an hafızı olarak yetişmiş ve genç yaşta evlenmiştir. Ezher’de okuduğu sırada Afgani ile tanışmış ve Afgani’den çok etkilenmiştir. Afgani’nin öncü kadrolar kurmak için oluşturduğu ders halkalarından aldığı notları daha sonra kitaplaştırmıştır. Mısır’daki faaliyetler kuvvetlenince Afgani Hindistan’a, Abduh ise Lübnan’a sürülmüştür.”
“Daha sonra Fransa’ya çağırılan Abduh, Afgani ile birlikte kendi ilkelerine sahip ve Müslümanların ilk iletişim ağı olan Urvetu’l Vuska dergisini çıkarmışlardır. Rad/13.ayeti temel ilke olarak alan bu dergi birçok yerde okunmuş ve sistem içi araçları kullanmada bir örneklik oluşturmuştur. Ancak dergi İngiltere’nin baskısı sonucunda 18.sayıda kapatılmıştır. Bu süreçte tüm ümmette bir uyanış süreci olmuştur ve birçok ülkede bu derginin devamı niteliğinde ıslah kaygısı taşıyan dergiler çıkartılmıştır.”Türkmen daha sonra çıkarılan dergilere örnek olarak şunları gösterdi;”Reşit Rıza-El Menar, Mehmet Akif- Sebilürreşad Sıratılmüstakim .“
Reşit Rıza’dan da bahseden Türkmen şunları söyledi;”Reşit Rıza İslami eğitimini Trablus’ta tamamlayıp icazet almıştır. Bu sırada babasının kütüphanesinde Urvetu’l Vuska dergisi ile karşılaşmış ve çok etkilenmiştir. Eğitiminden sonra Muhammed Abduh’u bulmuş ve yakınlaşmıştır. Abduh’un tefsir derslerine başlamasıyla, Rıza derslerden aldığı notları Menar Dergisinde yayınlamıştır. Menar Tefsiri Abduh’la beraber 1905 yılına kadar yayınlanmıştır. Abduh’un vefatından sonra Reşit Rıza tarafından tefsir oluşturulmaya devam edilmiş ve Rıza’nın vefatına kadar yayınlanmıştır(1935).