Dava arkadaşı gördüklerinle davalık olmak

“AKP’nin Papatyaları” başlıklı yazısı nedeniyle AK Parti Genel Başkanlığı ile davalık olan YeniAkit yazarı Abdurrahman Dilipak süreci yorumluyor.

Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak YeniAkit gazetesindeki köşesinde yazdığı yazıda kadınlara hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında açılan davayı geçmişten bugüne kadarki süreç içerisinde yorumluyor. 

Dünya dönüyor!

Bugün yeni bir gün. “AKP’nin Papatyaları” başlıklı yazım dolayısı ile AK Parti Genel Başkanlığı tarafından açılan tazminat davasının ilk duruşması Ankara’da yapıldı. Bundan sonraki duruşma 3 Haziran 2021 tarihinde. O gün mahkemeye sunacağım yeni savunmalarım olacak. Aslında savunma da değil, tarihe not düşeceğim. Yaşadığım zamana tanıklığımdır her savunmam. 1971’den beri hep böyle oldu.

Sanıklık kariyerimin bu sene 55. Yılı. Hep Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli ve haykıran sesi oldum, elhamdülillah. Bundan sonra da böyle olacak inşallah. Gelenin keyfi için geçmişe de sövmedim, gelen ağam, giden paşam da demedim, demeyeceğim de! Kınayanların kınamalarına da aldırmayacağım.

Bugünleri de gördük! Kaderimiz de bu da varmış. Dava arkadaşı gördüklerinle davalık olmak da varmış. Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatinin bize gösterileceği bir gün var. Olup bitenleri, görüp, duyup, bilen, kadere, rızka ecele hükmeden, kadir-i mutlak, “ol” deyince olduran, “öl” deyince öldüren, bize şer gibi gelen şeyleri hayra döndüren, aklımızdan, kalbimizden geçenleri bilen, kapalı kapılar arkasında fısıldayarak konuşanların konuştuklarından haberdar olan bir Allah var! Ne gam! Kardeşlerim beni kuyuya atmak için söz birliği etseler, ne yazar? Yusuf’tan gelen bir haber var!

Hz. Lut’a selam olsun. Kavminden onun peşinden giden olmasa da, bugün onun dostları var.. Onun dostları, onun düşmanlarına karşı, o sapkınların tüm türevlerine karşı, onun mücadelesini sürdürüyorlar. 

Kur’an-ı Kerim’de şu surelerde Lut aleyhisselam, ailesi ve kavminden söz eder. [ARAF(7)/80-84] , [HUD(11)/ 74-83] , [HİCR (15)/ 57-77], [ENBİYA(21)/74-75], [ŞUARA (26)/160-175] , [NEML (27)/ 54-58], [ANKEBUT (29)/28-35],  [SAFFAT(37)/133-138] , [KAF(51)/31-37], [NECM (53)/ 49-54] , [KAMER (54)/ 33-39], [TAHRİM (66)/10]. Aslında Müslümanca bir bakış ve duruş için, Müslümanım diyen herkesin bu çerçevede düşünmesi gerekir. Dileyen “İman ettim” dediği kitaba göre olayları, kişileri sorgular, dileyen, savunduğu fikir ve işlere göre kendine bir yol tutar. Ya inandığımız gibi yaşarız, ya da zaman içinde yaşadığımız gibi inanmaya başlarız. Allah bizleri sırat-ı müstakimden ayırmasın.

Aslında bu süreç, bu tartışmalar bana zarar vermedi.

1-Bu süreçte siyasette, mediada, STK’larda kim kimdir daha net belli oldu.

2-Birileri daha önce farkına varmadıkları oyunun farkına vardılar

3-İstanbul Sözleşmesi ve türevleri konusunda toplum çok daha güçlü bir şekilde bilgi sahibi oldu.

4-İstanbul Sözleşmesinin geri çekilmesi ve Fuhşiyat’ın önlenmesi, Ailenin tahkim edilmesi, Gençliğimize sahip çıkılması konusunda toplumun farklı kesimlerinde ortak endişe ve görüş birliği ortaya çıktı. 

5-Davacı ve müşteki taraf hem kamuoyunda ve hem de kendi örgütleri içinde ülke genelinde konuyla ilgili olarak bir nefs muhasebesi yapma imkanına kavuştu.

Bu mahkemeler nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, bu süreçte, doğrudan ve dolaylı olarak, olumlu ve olumsuz katkıları olan herkesin, davacı ve müştekilerden başlayarak tüm tarafların, bunlara destek verenlerin, bu olaylar olurken sessiz kalanların, seslerini yükseltenlerin, benim, dostlarımın, medianın, media tetikçilerinin, trollerin, yargı sürecinde rolü olan tüm kamu görevlilerinin, siyasi aktörlerin, STK temsilcilerinin hepimizin bu dünyada olduğu gibi bir de öbür dünyada vereceği bir hesap var.

Bu dünyada yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız, söylediğimiz ve söylememiz gerekirken söylemediğimiz her sözden ve her işten hesaba çekileceğiz. Biliyorum, kimi yasa, kimi amirlerinin emri, kimi parti disiplini, kimi örgüt kararı filan diyecek, her partiden, her STK’dan birileri. Onlar şunu bilmeliler ki, masiyette itaat yoktur. 

Yargıçların da yargılanacakları bir gün var! Hukuka uygun olmayan yasa suç aletidir. Bu dünyada yargılanan her sanık suçlu değildir. Peygamberleri de yargıladılar, mahkum etmeye kalktılar. Hz. İsa’yı hatırlayın, Hz. Yusuf’u hatırlayın. Ya da İmam-ı Azam ebu Hanife’yi hatırlayın. Hilafeti savunan bir imam, Halife tarafından öldürtüldü. Bazan olmaz sanılan şey olur.

Benim sanıklık kariyerim ve kıdemim beni yargılayanların ya da yargılanmamı sağlayanların kıdeminden ve kariyerlerinden fazladır. 

Dün atanmamış ve seçilmemiş biri olarak onların, hiçbir karşılık beklemeden, gönüllü avukatlıklarını üstlendiğim, aynı sanık kürsüsünü paylaştığım, ben sanıkken fakülte öğrencisi olarak mahkeme kapılarında el sıkıştığımız birileri bugün benim davacım oldular. Onların kimilerinin suçuna iştirak ederek suç ortağı olmuştum, dava uğruna. Bugün olsa yine yaparım. Birilerine olan öfkem beni onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecektir inşallah!

Kader! Kaderimde bu da varmış. Bunu da gördüm. “Dua kitabı”nı yazarken  “Ya Rab, beni rızanın tecellisinin vesilesi kıl ve bana insanların ve eşyanın hakikatini göster” diye dua etmiştim. Gördüm elhamdülillah! Bazan gerçekler acı da olsa, çok öğretici oluyor. Hayat denen şey bu tecrübelerin toplamı olsa gerek. Öbür dünyaya giderken aklımda taşıyacağım birçok dava dosyam olacak! O gün, eğer birileri ile tevbe edip helalleşmediysek, sanık ve müştekiler, davacılar yer değiştirecek. Çünkü o gün, misgale zerretin hayran yerah ve misgale zerretin şerran yerah, herkese yaptığının karşılığının, hesabının sorulacağı bir gün var, amenna ve saddakna.

Ben Senden razıyım ya Rab, yeter ki, Sen benden razı ol. Sana şükürler olsun. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil. Bize Hakkı Hak, batılı batıl göster, Hakta toplanmamızı nasib et. Bize akıl, iman, merhamet ve zalimler topluluğuna karşı güç ver, bizi zalimlerden eyleme ve onların zulmünden emin eyle. Hasbunallahu veniğmel vekil, ve niğmel Mevla ve niğmennasiyr. Gufraneke Rabbena ve ileykel masiyr. Amin. 

Selâm ve dua ile.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!