"Dareyn Şehitliği Üstlenenlerin Hedefidir"

Haksöz Dergisi Yazarı Hamza Türkmen’in sunumuyla gerçekleştirilen Özgür-Der Sakarya Şubesi tarafından düzenlenen Usuliddin Dersleri, Şahitlik ve Islah konulu seminer ile sona erdi.

Hamza Türkmen'in sunumundan notlar;

İslami birer kavram olarak Şahitlik ve Islah çok önemli iki kavram. Şahid şehadet şehid şüheda hep aynı kökten gelen kelimeler. Bizlerin yarınımızın iyi olması bugün ki şehitliğimizin nasıl olduğu ile alakalıdır. Klasik literatürde ve geleneğimizde de Allah için mücadele edenden daha çok Allah için ölen için kullanılmaktadır. Ancak şöyle düşünürsek bizler yaşayan şehitler olabilirsek mutluluğu felahı kurtuluşu umabiliriz. Yani şöyle İslami emir ve yasaklara şahitlik yaptı tanıklık etti veyahut İslam’ın emirlerini yaşayarak tanıklık yaptı diyebiliriz. Bakara suresi 143.ayeti kerimede Biz sizi hakikatin şühedası olun diye vasat bir ümmet yaptık Resul de üzerinize bir şehittir demektedir.” 

Ana ölçülerimiz üzerinde bir yaşayış ortaya koyacağız. Resulün davranışları da Allah’ın koyduğu ölçülerle ortaya çıkan davranışlardır. Bizler de tanıklık yaparken Allah’ın koyduğu ölçülere göre bir yol izlemeliyiz. Vahiy gelmezden önceki resul iyi bir insan ahlaklı bir insan ama vahiy yok ne yapacak nasıl yapacak. Bir müslüman vahyi ölçülere göre hareket ediyorsa şahittir eğer bunu bütün bir hayatına yayıyorsa şehiddir.” 

Bizler hakikatin şahitleri yani hakikat nedir vahiydir ölçüdür ve bu şahitliği sürekli bir şekilde yapıyorsak ise şehit yani şüheda şehitler olmuş oluruz. Kur’anda bu kavramlarla ilgili olarak ölümün geçtiği bir vurgu yoktur. Biz hayatımızı şehitleştirmeden felaha ulaşmamız bir ümmet oluşturmamız özgün bir yönetim biçimi ortaya koymamız ve kendimize has insanlığa örnek bir medeniyetin temsilcileri olamayız.

Şehitliği üstlenmeden Dareyni garanti altına almak mümkün değildir. Şehitliği üstlenmeden Dareyni hedeflemek mümkün değildir. Allah için şehit olarak yaşayan bir insan bu hal üzere ölürse elbette ki şehittir. Zaten şehitti şehit oldu. Nasıl ölürse ölsün o şehittir. İslam’da Aslolan şey ölmek değil yaşamaktır ama şehit olarak yaşamak şahit olarak yaşamak.

Bu konuştuklarımız müslüman halkı infiale uğratacak gibi şeyler. Biz insanları şoka sokmak için anlatmıyoruz bunları. İnsanlara “bakın siz bilmiyorsunuz biz biliyoruz demek değildir. Amacımız malumatfuruşluk yapmak değildir. İnsanların içinde bir kelam tartışması açmak insanların kafasını karıştırmak da değildir.

Yetmişli yıllara geldiğimizde müslümanlar sorgulamayan Bâtıni şeyhi hocası ne derse o diyen geniş bir kesimden ibaretti. Kulaktan dolma bilgilerle durumu idare ediyordu. İyiniyetliydi ekseriyetle. Ama yetmişli yılların ortalarından itibaren ilk defa sorgulamaya başladık. Delilli konuşmaya delil aramaya başladık.

Kaynağa dönünce bizim İslami kesim bayrak nerden düşerse oradan kalkar demeye başladı. İslami mücadele nasıl olacak. Bir kısmı partiyle olur dedi bir kısmı da partiyle olmaz dediler. Aslında ikisi de zaaflıydı. Partililer Truva atı mantığı ile yol aldılar diğerleri ise birden ayaklanacaklardı ve rejimi değiştireceklerdi. Mücadele gizli olacak diye gizli yapılanmalarla işi götürmeye çalıştılar ama yürümedi.

İşte kavramlarımızı yerli yerinde kullanmış olsaydık böyle olmazdı. Mücadeleyi doğru yürütmediğimiz içinde istediğimiz sonuçları elde edemedik çözüldük Müslümanlara düşmanlık yapan kesimler sürekli bizi aceleciliğe sürüklediler. Biz de bu oyunlara inandık ve kandık. Ben hatırlıyorum Fethi Şikaki 1995 de Malta adasında Siyonist ajanlar tarafından suikaste uğradığında Haksöz dergisinde Yaşayan şehid, şehid oldu başlığını atmıştık.

İşte şehidliklerini sürdürenler için en önemli bir diğer kavram ıslahtır. Şahitlik yapanlar müslümanlar etraflarını dönüştürmek fıtrata uygun hale getirmek isterler bunun adı ıslahtır. Kurani en temel kavramlardan bir tanesi ıslahtır fakat saptırılmış ve durumu idare etmek takiyye yapmak şeklinde değiştirilmiştir. Zıttı ifsaddır.

Islah bir şeyi olguyu bozulmuşsa tekrar aslına döndürmektir. Bu mücadele en ulvi mücadeledir. Mesela eşcinsellik fıtratın bozulmasıdır nasıl yapacaz peki olmaz. Nasıl halledecez bu sorunları. Hakaret edebilirmisin? Mesela Mekki şartlarda müşriklerin azarlandığı durumlarda hiçbir zaman Peygambere bu azar yaptırılmaz hep Allah’ın azarlaması gibi yani Deki ile başlayan ifadeler kullanılır.

Müslihun toplumu okur çevresini okur iktidarı okur ve ona göre bir ıslah politikası geliştirir. Bizler uzun yıllar aslımızdan özümüzden uzak yaşadık yaşamak durumunda kaldık. Kuzey Afrika’da İbni Tümert ve Muvahhidler Devletinden bu yana uzağız bu durumlardan. Yalnızca 19.yüzyılın ardından ortaya çıkan Urvetül Vüska hareketi bugün de dahil tüm İslami hareketleri etkilemiş ve esin kaynağı olmuştur.

Sonuçta biz kavramlarımızı korumak ve ihya etmek durumundayız. Ancak bu şekilde kendimizi ve toplumu kurtarmış oluruz.

Programın sonunda Şube Başkanı M. Baki Kızıltepe bir sezon boyunca devam eden seminerlere iştirak edenlere ve en başta Hamza Türkmen’e teşekkür ettiklerini ve önümüzdeki ay düzenleyecekleri bir açık hava toplantısı ile programların genel değerlendirmesini yapmayı amaçladıklarını söyledi.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi
Üniversiteli Müslümanlar sabah namazında Fatih Camii’nde buluştu
Fetih Vakfından Suriyeli çocuklara kışlık mont yardımı