Çetin Doğan öncülüğündeki darbe planında, bazı savcı ve hakimler emekliye sevkedilecek, bazıları ise Sıkıyönetim Mahkemesi’ne atanacaklar arasında sayılmış. Şöyle bir baktım listeye..
Gerçekten, dört dörtlük hazırlanmış ve ancak çok derin bir yapı tarafından belirlenebilecek liste olduğu, hemen anlaşılıyor.
Savcı ve hakimleri pek tanımayan veya öylesine bilgisi olan kişilerin hazırlayabileceği bir liste değil.
Bakın ben o listedeki iki savcı ile ilgili kendi anılarımı anlatayım.
İkisi de, Sıkıyönetim Komutanlığı’na alınacaklar arasında gösteriliyor. Yani taltif edilecekler arasında isimleri geçiyor.
Birisi A.Ö.
2002 yılı.. Ben o tarihte, gazetenin sorumlu müdürüyüm.
Çapa Tıp Fakültesi’nde, Medine Bircan isimli yaşlı bir hanımın, bir servisten diğer servise nakli yapılacak.. Yeni gideceği servis “başörtülü resim” kabul etmiyor.. Aynı hastane, aynı bina.. Aynı hasta.. Bir servisin kabul ettiğini, diğer servis kabul etmiyor. Ve tüm Türkiye bunu tartışıyor.
Vakit gazetesi de, hem haber olarak, hem de köşe yazıları ile konuyu irdeliyor.
İşte tam da o günlerde, İstanbul DGM’den ısrarla aranıyoruz.
“Şu şu yazarlar, hemen ifadeye gelecekler.”
Oysa basın davalarında usûldür; önce ilgili kişiye çıkartılan bir tebligatla, savcıya müracaatı istenir. Savcıya müracaat edilmezse, polis vasıtası ile yeniden çağrı yapılır.
Bu olayda ise, süre vererek müracaatın istenmesi falan değil, hemen DGM savcılığında olmamız isteniyordu. İfadesi istenilen yazarlar, geçici süre ile İstanbul dışında olduklarından, sorumlu müdür olarak ben gitmek zorunda kaldım.
Avukatlık da yapmış, hukuku az-çok bilen birisiyiz ya.. Gider; ifadeyi verir geliriz düşüncesindeyiz. Nihayetinde, terörist değiliz, adi suçlu değiliz.. Gazete haberlerinden, köşe yazılarından dolayı ifade veriyoruz..
Bekliyoruz ki; savcı bey de ifademizi alsın, gerekiyorsa davasını açsın..
Ama öyle yürümüyor iş..
Savcı bey, bana aynen şu soruyu soruyor: “Niye bu kadar çok başörtü haberi yapıyorsunuz? Niye bu yasağı eleştiriyorsunuz?”
Bir savcı, “Gazetedeki şu haberin şu bölümünde, Ceza Kanunu’nun şu maddesine aykırılık var. Ne diyorsunuz?” şeklinde bir soru yöneltebilir.
Ama, “Niye böyle haberler yapıyorsunuz? Niye çok haber yapıyorsunuz?” diye bir soru soramaz..
Savcı bey, sorulamayacak soruyu yöneltmişti bize..
Neyse ki, savcılığa çağırılma tarzımızın yanlışlığından olsa gerek, yaşanacakları az-çok tahmin ettiğimden, kendimi “tartışma yapmama”ya şartlandırdığımdan, “Yaptığımız haberlerin bizim tercihimiz olduğunu, bir yasak varsa, bunun haber yapılmasının da gazetecilerin görevi olduğu”nu, nazik bir şekilde anlattım..
Diğer yazarların da ifadeye hemen gelmesi gerektiğini, aksi takdirde işin tutuklamaya kadar gidebileceği tehdidini alıp, DGM’den ayrıldım..
O gün, “bu savcının niyeti, soruşturma değil, gazeteyi baskı altına almak” diye tesbitimi yapmıştım. Şimdi o savcı, Çetin Doğan’ın listesinde, Sıkıyönetim Komutanlığı savcısı yapılacaklar arasında geçiyor.
Yine DGM savcılarından A.K. da, basın davalarında en temel kuralı rafa kaldıran bir hukukçu olarak benim dikkatimi çeken bir isimdi.. Daha önce, Malatya’daki protesto gösterilerini “Anayasal düzeni değiştirmeye kalkışma” olarak yorumlayıp dava açan bir savcı idi.. Yasakçılar tarafından, taltifen olsa gerek, İstanbul DGM’ye atanmıştı.
Ve zamanaşımına uğramış eski gazete haberlerinden iddianame düzenlemeyi, ilk defa o savcıda görmüştüm ben..
Hani zamanaşımı süresi birkaç günle geçmiştir, hataen dava açılır.. Anlarız..
Ama zamanaşımı süresi dolalı aylar olmuş, yine ısrarla dava açılıyor ise, orada niyet başkadır. Hele hele bu tavır, sadece Vakit’e gösteriliyor ise, diğer gazetelere karşı benzer bir uygulama yok ise, olayda art niyet olduğu açıktır.
Nitekim bu savcımız da, Çetin Doğan’ın takdir listesine girdiğine göre, Vakit’e karşı tavrının plansız bir girişim olmadığını ispatlamış oldu..
İşte böyle.. Darbe planındaki ayrıntılar, olayın hiç de öyle “senaryo” türünden “fikir jimnastiği” olmadığını ispatlıyor..
Her şey, en ince ayrıntısına kadar planlanmış.. Birçok konuda göremediğimiz asker disiplini, bu darbe planında titizlikle hayata geçirilmiş.. Onun için; konuyu sulandırmak isteyenlere şimdiden hatırlatayım, bu “plan” pek su kaldıracak türden değil! Katmak istediğiniz suyun içinde kalıverirsiniz sonra.. Benden söylemesi!..
VAKİT