Ergenekon dava süreci, gazetecilerin gerçek yüzlerini de ortaya seriyor.
Gazetecilerin, siyasetçilerin, bilim adamlarının; kısacası hepimizin..
Kadın hakları diyenler.. Çocuk hakları diyenler..
Eğitim hakkı, haber hakkı diyenlerin, aslında kafalarının arka planında neler sakladıklarını, gerçek dertlerinin ne olduğunu, Ergenekon dava süreci ile net olarak görebiliyoruz..
Alın size, dokunaklı yazıları ile “temel hak”lar konusunda kimseye pabuç bırakmayan Ece kardeşin fotoğrafı..
Ne olmuş Ece kardeşe öyle?
Çocukların haklarından bahsederken..
Kenan Evren aleyhine yazılar döktürürken..
Çok eski yıllarda değil, daha üç sene öncesinde, darbecilerin yargılanabileceği pek tahmin edilemediği günlerde, en ağırından, en hakaretamizinden yazılar döktürürken..
Şimdi ne olmuş Ece kardeşe?
Darbecinin yargılanma ihtimalini, kimse aklının kenarından geçirmediği günlerde, bir annenin ağzından Ece kardeş bakın neler döktürmüş: “Mehmet Kambur’un annesi ‘O Kenan Paşa’y bir görsem’ diyor, yüzü yol yol olmuş yaşamaktan, başörtüsü kaymş, ‘Onu dişlerimle yolacağm, dişlerimle!’ Gözünde bir bakş var... Daha ben diyemem size o bakş, öyle bir sözcük bilmiyorum.”
Böyle yazan Ece kardeşin, savcılık tarafından ifadeye çağrılan Kenan Evren haberini duyduğunda, sevinçten havalara zıplamasını, çığlıklar atmasını, yerinde duramamasını beklersiniz değil mi?
Hiç de öyle değildi, Ece kardeş..
Üzgün mü üzgün, dalgın mı dalgın bir eda ile, Bilgin Balanlı’nın tutuklanmasını yorumluyor Ece kardeş...
Diyor ki, “Hukuk kuralları tersine döndürülmüş. İddia ediliyor. Sonra, ‘Sen bunun olmadığını ispat et’ deniliyor. Hukukta kural, bu değildir. Bir şeyin olmadığı ispat edilemez. Bugün bu yapılıyor.”
Anlaşılan, Bilgin komutanın durumuna çok üzülmüş Ece kardeş..
Hukuk kurallarını, ispat kurallarını hatırlatıyor..
O bunları hatırlatırken, muhabir kardeş de, Ece kardeşin hukukçu olduğunu hatırlatarak, seyirciye tanıtım yapıyor.. “Bu ifadeler, sıradan birisinin düşünceleri değil haa. Hukukçunun tesbitleri” takdimini yapıyor..
İşte böyle sayın seyirciler..
Mağdurların haklarını arayan Ece kardeş..
Çağ atlamış..
Şimdi generallerin haklarından bahsetmeye başlamış..
Darbe sanıklarının haklarını izah ediyor..
İspat kuralları üzerinde yorumlar yapıyor..
Menfi şeylerin ispat edilemezliğini anlatıyor..
Darbecilerin ünlü avukatları yetmiyormuş gibi, bir de kendilerini darbe karşıtı olarak tanıtanların, televizyon ekranlarından darbeciler lehine engin yorumlarını dinliyoruz..
Neyse ki, Bilgin komutan Ece kardeşin savunmalarına ihtiyaç bırakmadan, tutuklandığı günün hemen ertesinde, soluğu GATA’da aldı..
Hani Ece kardeş, 12 Eylül’de işkenceye yatanları anlatıyordu ya..
Onların hesabını sormaktan bahsediyordu ya..
12 Eylülcülerin hesaba çekilmeye başlandığı gün, ne olduysa Ece kardeşe, bir başka darbecinin savunmasını yapmaya başlıyordu..
¥
Bu arada bir konuyu da hatırlatalım..
Askerlik için, “Zor eğitimleri vardır. Dağ başında günlerce tek başına yaşamaya endeksli bir eğitimden geçerler” derler.
Yetmez, “Denizin ortasında, sadece su ile beslenerek hayatta kalmanın zorlu eğitimleri yapılır” derler.
Askerlik eğitimleri hakkında, daha ne örnekler verirler..
Ama şimdi bir bakıyoruz, koca koca generallerimiz, dört duvar arasına girer girmez, soluğu hastanede alıyorlar.
Nerede dağ başında günlerce tek başına kalmak.
Nerede denizde sadece su ile beslenerek hayatını sürdürmek..
Her şeyleri var; yiyecekleri orda, giyecekleri orda.. Ama sadece dört duvar arasında olmaları, hastalanmaları için yetiyor da, artıyor bile..
Acaba diyorum, bu general, bir savaşa girse, ne yapardı?
Hemen ikinci gün, hastaneye sevk mi alırdı?
¥
CHP Genel Başkanı, Bilgin Balanlı’nın tutuklanması üzerine, “TSK tepki vermesin” demiş..
Bekledim ki, TSK adına birileri çıkıp, “Biz Kemal beyin lafı ile hareket etmeyiz. Söyleyecek bir şeyimiz olursa, söyleriz” desin..
Ama kimseden bir çıt yok!
Acaba, Kemal bey bu lafı sarfederken, neye güvendi?
CHP genel başkanı, TSK’nın neyi ki?
Amiri mi, partidaşı mı?
YENİ AKİT