Darbeciler vatan haini mi?

İhsan Dağı

Son günlerde sık sık duyduğumuz bir söz: 'Darbe vatana ihanettir'. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu bunu en yüksek perdeden ifade etti.

Kimse de çıkıp, 'söz konusu olan vatansa gerisi teferruattır' demedi. Askerî bir darbenin vatanı kurtarmak yerine batıracağı konusunda genel bir uzlaşı var.

Nasıl olmasın ki? Düşünün Türkiye'yi Balyozcu paşaların yönettiğini.

Darbeciler, hükümeti zorda bırakmak üzere Yunanistan'la Ege'de bir çatışma öngörüyor; hatta olayı dramatik hale getirmek üzere bir Türk savaş uçağının düşürülmesini sağlamayı, olmadı, kendi uçağını düşürmeyi planlıyor. Benzer bir senaryo Dursun Çiçek'in hazırladığı 'bitirme planı'nda da vardı: Yunanistan ve Ermenistan'la gerginlik yaratarak hükümete karşı ulusalcı güçleri kabartmak.

Bu senaryolar bir şeyi gösteriyor: Türkiye'de darbe planları yapanlar sadece Türkiye'yi değil, bölgeyi de rahatsız etmeyi hedefliyorlar. En azından içeride meşruiyet yaratmak, ulusalcılığı mobilize etmek için bölge ülkeleriyle kavga etmeyi düşünüyorlar. Bu en ucuz yol, ama bir o kadar da tehlikeli.

Yani ulusalcı darbeciler sadece kendi halkını değil, bölge ve dünya barışını ve istikrarını da tehdit ediyorlar. Zaten 'Örnek Günlükleri'nde de Balyoz Planı'nda da neredeyse tüm dünya 'düşman' olarak kodlanmış; ABD, AB, komşular, İslam ülkeleri... Belki de tek istisna, İsrail. İlginç değil mi?

Her durumda darbecilerin yönettiği bir Türkiye'nin bölgesel barış ve istikrarı güçlendiren değil, tehdit eden bir ülke olacağı konusunda kuşku yok. Türkiye, coğrafyası, demografisi, askerî gücü ile etrafını rahatsız etme potansiyeli oldukça yüksek bir ülke. Böyle bir ülkenin iç barışını kaybetmesi bölgenin de başına bela. Çünkü öyle bir dünyada yaşıyoruz ki ülkenin kapılarını dünyaya kapatamazsınız. Ürettiğiniz kaos da güvenlik de dışarıya taşar. Darbe sonrası bir Türkiye, Balkanlar'dan Akdeniz'e ve Ortadoğu'ya derin sarsıntılar yaratacaktır. Hem içerideki yıkımın dışa yansımaları bağlamında hem de ulusalcı darbeci kadroların saldırgan dış politikalarıyla...

Yüz binlerin 1991'de Saddam'dan kaçarak Türkiye'ye ve İran'a yürüyüşü uluslararası bir müdahaleye neden oldu. Benzer şekilde 'etnik temizlik' politikalarıyla Miloseviç'in Yugoslavya'sı uluslararası müdahaleye davetiye çıkardı. Sonuç: Uluslararası yalnızlık, müdahale ve bölünme.

Peki ulusalcı bir darbe sonrasında neler olacak? 'Tepelenen' halk yüz binler halinde Irak'a ve Avrupa'ya dayandığında ne olacak?

Balyoz planından biliyoruz; Türkiye'yi 'açık cezaevi' haline getirmekten öte bir şiddet dalgasıyla gelecekmiş darbe. Kitleler stadyumlara tıkılacakmış. Plana göre sadece İstanbul çevresinde hemen gözaltına alınacakların sayısı 200 bin. Türkiye çapında bunun 2 milyon kişiye çıkması şaşırtıcı olmaz. Olmaz, çünkü seçimlerde iktidar çoğunluğunu sağlayan bir siyasî partiyi toptan 'iç düşman' olarak niteliyorlar.

Yetmedi, Türkiye'yi Kürt ve Arap unsurlardan da 'arındırmayı' öngörüyorlarmış. Nasıl mı? 'Etnik temizlik', iç savaş, faili meçhuller, ölüm kuyuları...

Başta TSK, herkesin anlaması gereken şu; Türkiye'nin iç barışı, bölgesel ve küresel barışın muhafazası için de şart. Anlaşılan bazı asker kişiler senaryo hazırlamaya meraklı. Darbe planının adını 'savaş oyunu' koymuşlar, milletin geleceğiyle oynuyorlar. Umulur ki planlarının olası sonuçlarını öngörebiliyor olsunlar.

Bugün demokrasi bir 'millî beka' sorunudur. Ona tuzak kuranlar çok ağır bedeller öder.

Geçenlerde yazdım; 'Bir darbe sonrası 'Sevr' de gelir, işgal de... Yapın darbeyi, bölün ülkeyi. Sizi kışkırtanların amacı da sakın bu olmasın?'... "Yararlanılacak 137'likler" içindeki konumunu "alının teriyle" hak eden, darbeciler tarafından 'güvenilir' bulunmak için elinden geleni ardına koymayan birileri hâlâ anlamamış durumu, "hizmet vermeye" devam ediyorlar.

Darbe, bölünmek anlamına gelir, işgale davetiye çıkarmaktır. Bu nedenledir ki 'darbe vatana ihanettir'. Meraklısına duyurulur...

ZAMAN