Darbecileri harekete geçiren birçok etmen vardır kuşkusuz. İkbal arayışları, statükoyu koruma dürtüleri, halkları için bir ışık vehmettikleri ideolojileri gibi...
Ama etmen ne olursa olsun, darbeci megalomandır. Megalomaniden kurtulamaz, kurtulsa zaten farklı düşünmeye başlar.
Vatanı en çok kendisinin sevdiğine inanır. Farklı görüşleri hep ihânet potasında değerlendirir. Kendisi gibi düşünen marjinal bir ekibin ülke halklarının tümünden daha sıhhatli düşündüğünden emindir. Kararlılığını sarsacak hiçbir bilimsel disipline güvenmez ve dolayısıyla sosyal bilimden uzak durur.
İktidarı ele geçirdiğinde çok kısa sürede bütün problemleri çözeceğinden kuşku duymaz. İdeolojisini sihirli değnek gibi görme eğilimindedir. Aklını her problemin üstesinden gelmeye muktedir sayar.
Değerleri değil, gücü kutsar...
Değerlerin gücüyle mücadele etmek, aklı ve vicdanı esas almayı gerektirir. Mantık kurallarıyla hareket etmek bu zeminde elzem olur. Bu da ötekisini tanımak, diyaloğa girmek ve fikirsel olarak farklı dünya görüşleriyle yüzleşmek demektir. Darbecinin sığlığı buna tahammül edemeyeceğinden şiddetin karanlığına sığınmayı tercih eder.
Değerler skalasında sınıfta kalacağını bildiği için kaos peşinde koşar. Halkı değerlerle yönlendiremeyeceğine göre terörle yönlendirmekten başka çâre bilmez. İlköğretime giden 300 ana kuzusunu bir müze gezisinde bombalarla eritmeyi ve meydana gelen korkuyla halk iradesini teslim almayı bu nedenle planlayabilmektedir.
Hangi değerler sistemi bunu tecviz eder ki!?...
Sosyal bilimlerden anlamaz. Darphâneye emir verip para bastırmakla ekonomiyi düze çıkaracağını sanacak kadar ekonomiden bihaberdir. Kağıt basmanın değer üretmekle eşit olduğunu sanacak kadar saftır.
Kendisini ideolojik gaza getirenlerin daha akıllı olduğunu farketmez bile. Kendisine itaat eder gözükenlerin onu nasıl kullandığını iş işten geçtikten sonra görebilir ancak. Çünkü ona göre en iyisini o bilir, en iyi stratejiyi ancak o yazabilir. Tipik megalomani zaafiyeti...
Bu zaafı iyi tesbit eden güç merkezleri, çıkar grupları darbeci zihniyetin megalomanisini şişirdikçe şişirir. Gururu ve kibri aklının önüne öyle geçer ki, aklı; bu zavallının ahlâk ve hukuk dışı yaptıklarını meşru göstermek için çabalar durur.
Darbeci zihniyet, model alacağı bir “altın çağ” dönemi edinmeyi de ihmal etmez. Böylece yapmak istediklerine daha kolay motive olabilir ve bu zeminde hayâlperest olmadığını iddia edebilir.
Bizim darbecilerin altın çağı ise, Tek Parti dönemidir. Tasavvurlarının varabildiği en son nokta orasıdır çünkü. “Altın çağ neden kısa sürmüştür?” itirazına, “Karşı devrim” gerekçesini bir cevap olarak öne sürer, bütün naivliğiyle.
Her şey mükemmel ilerlerken karşı devrimcilerin kalkışmasıyla kalkınmanın inkıtaaya uğradığını söyler. Ama nedense bunu onlardan başkası görmez.
Sivil kıyafetli darbecilerin varlığını elbette biliyoruz. Ama bizim bahsettiğimiz jakoben devrimciler genelde ordudan çıkıyor. Bunun ordunun yapılanmasıyla, angaje olduğu ideolojiyle ve rol model aldığı dönemle alakası âşikârdır.
Cumhuriyeti kuran kadro asker kökenliydi. Radikal devrimleri zor kullanarak gerçekleştirdiler. Asla halka sormadılar. Halkın iradesinin aksi yönde tecelli edeceğinden de o kadar emindiler ki, halka hiçbir zaman güvenmediler. Halka rağmen de olsa, halk için yaptıklarını iddia ettiler hep. Meydana gelen toplumsal travmadan da halkı sorumlu tuttular.
Resmi ve sivil kurumlarda yaşayan bin yıllık yerleşik değerleri yerle bir ettiler. Bununla da yetinmeyip halkın zihin kodlarını da formatlama yoluna gittiler. “Modern insan yaratmak” için kültürel inkılâplara güvendiler. İnkılâp bir şeyi altüst etmek, tersine çevirmek anlamına gelir zaten.
Toplumun tedricen ve toplumsal değişimin kuralları içinde dönüşmesini vakit kaybı gördüklerinden, inkılâbı kutsadılar. Zamanla inkılâp, bir vesile olmaktan çıkıp bir gâye hâline geldi. Yakın tarihimiz bu yüzden darbeler tarihidir.
Millî iradeyi kafese almak için örgütlenen zihniyetin psikolojisine, baştan beri anlattığımız megalomani hâkimdir. Lâkin, millî irade bu sefer kafese girmemek için kararlıdır. Hem de en az darbeciler kadar...
VAKİT