"Bizim hukukçuların hukukla da, bu ülkenin halkıyla da ilişkilerini kestiklerini artık herkes biliyor.
Yargıtay Başkanı'nın mafyayla ilişkilerinin ortaya çıkmasından, Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararından, Danıştay Başsavcısı'nın darbeyi öven konuşmalarından, Yargıtay Başsavcısı'nın iddianame diye ortaya koyduğu tuhaflıktan sonra kimsenin "Türkiye'de gerçek bir hukuk sisteminin varlığına" inandığını sanmıyorum.
Ben buna inanana rastlamadım.
Hukukçularımız bunun böyle olmadığını düşünüyorlarsa, kendilerine açık kimlikleriyle Anadolu'da bir tur atmalarını tavsiye ederim.
Bakalım nasıl bir hüsnü kabul görecekler?
Artık biliyoruz ki hukukçularımızın bu yaptıklarının hukukla alakası yok.
Peki, neyle alakası var?
Bütün dünyanın "gülünç" diye nitelediği bu son iddianame hukukla alakalı değilse, neyle alakalı?
Bu başsavcı, ülkeyi altüst eden hukuk dışı bir saçmalığa tek başına mı girişti?
Ben doğrusu tek başına olmadığından kuşkulanıyorum.
Devletin içinden birilerine danışarak bu işe giriştiyse hiç şaşmam.
Ama, bu insanlar tümden kör olamazlar.
AKP'nin kapatılması halinde, yapılacak ilk seçimde bu partinin yerine kurulacak partinin yüzde ellilerin çok üstünde bir oyla iktidara geleceğini onlar da görüyor olmalı.
Herkesin gördüğünü onların görmediğini düşünmek yanlış olur.
Onlar da bu gerçeğin farkındadır.
O zaman, tek amaçları AKP'yi kapatmak olamaz.
AKP kapandıktan sonra en aşağı beş yıllığına seçimleri erteletecek bir başka plan daha olması gerekiyor akıllarında.
Böyle bir planları olmadan AKP'yi kapatmaya kalkmak gibi bir çılgınlığa kalkışmazlardı.
İşte asıl endişe verici soru da bu:
Seçimleri erteletmek için ne yapmayı planlıyorlar?
Ve, bu planın ordu içinde bir uzantısı var mı?
Eğer, böyle bir planları varsa, bunun anlamı açık.
Önümüzdeki bir iki hafta içinde "korkunç" bir olayla karşılaşacağız demektir.
Seçimleri erteletecek kadar "korkunç" bir şey.
Bu, çok tedirgin edici bir ihtimal.
Ama böylesi planın uygulanması için bu da yetmez.
Türkiye, tek başına ayakta durma gücüne sahip değil.
Mutlaka ekonomik ve siyasal bir dış desteğe ihtiyaç duyuyor.
Avrupa ve Amerika çok net bir biçimde böyle bir plana destek vermeyeceklerini açıkladılar.
Bu hazırlıkları yapanlar bunu da daha önceden kestirmiş olmalılar.
O zaman ikinci soruyla karşılaşıyoruz.
Böyle bir girişimi başarıya ulaştırabilmek için kimin kendilerine yandaşlık yapacağını düşünüyorlar?
Bu soru da, bir zamanlar emekli generallerin televizyon televizyon dolaşıp anlattıkları o eski planı ve onların önerdiği yandaşı akla getiriyor:
Rusya…
Asker ve hukuk bürokrasisinin içinde, kendi gizli egemenliklerini sürdürebilmek için Türkiye'nin kampını değiştirmeyi göze alacak kadar kendini kaybetmiş birileri var mı?
"Asla yoktur" diyemiyorum doğrusu.
Eğer varsa…
O zaman da önümüzdeki günlerde çok ciddi bir güç çekişmesine şahit olacağız demektir.
Türkiye devletinin kadroları, Batı tarafından desteklenen demokrasi yandaşları ve Rusya'ya göz kırpan darbeciler olarak ikiye ayrıldıysa…
Karşılıklı hamleler yapılacaktır.
Darbeciler, Türkiye'yi yörüngesinden saptıracak kadar "korkunç" bir olay planlarken…
Demokrasi yanlıları da derhal Ergenekon çetesinin dışarıda kalanlarını tutuklayacaktır.
Belki ikisi birden olacak.
Önümüzdeki günlerde bir şeyler yaşayacağız.
Ama ne olursa olsun, Türkiye bir daha geri dönülmez biçimde değişecek.
Başsavcının iddianamesi, Kemalist devletin bitimini ilan ediyor bence.
Bu "darbeci" güçlerin bir türlü "uslu" durmaması, sürekli sorun yaratmaya uğraşması, darbe planları hazırlaması; Türkiye'yi Batı müttefiki olarak tutmak isteyen devlet kadrolarını da, istikrarlı bir Türkiye isteyen gelişmiş dünyayı da bence bu sefer alarma geçirdi.
Devletin içindeki bu darbeci Kemalist güçlerle birlikte yaşanamayacağını, buna mutlaka hukuki bir çözüm bulunması gerektiğini sanırım herkes anladı.
O hukuki çözüm de kısa vadede yürürlüğe girecektir.
Darbeciler planlarına uygun olarak "o korkunç şeyi" yapsalar da, onu yapamadan yakalansalar da, Türkiye mutlaka demokrasi hamlelerine hız verip darbeci Kemalizmi devletten kazıyacaktır.
Başsavcı, AKP'yi kapatayım derken Kemalizm'i kapattı bence.
Dünyayı ve Türkiye'yi yok saymanın bedelini devletin içindeki bütün güçlerini kaybederek ödeyecekler.
Bunu göreceksiniz.
Şimdi yapılacak tek şey…
Onların aklındaki "ikinci" adımı atmalarını önlemek için derhal tedbir almak…
Ve, bir dönemin huzur içinde bitmesini sağlamaktır."
Taraf gazetesi