İstanbul Barosu’nun bir adı da, biliyorsunuz “darbeci baro”!
Böyle söyleyince kızıyorlar ama..
Kendi internet sitelerine girip, bir bakıversinler..
Orada da, bu tespitin bire bir haklılığını görecekler..
“Hukuk hayatında neler oluyor” diye merak ettim.
Değişik siteler arasında, bir de İstanbul Barosu’nun internet sitesine girdim.
Girmez olaydım.
En başta konuşlandırılan haberleri sıra ile aktarayım..
“İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av. Turgay Demirci Kanal B’ye konuşmuş”muş!
Konu, “Balyoz davası kararı” imiş!
Ne demiş bay Demirci?
“Mahkemede avukatların taleplerinin pek çoğu dikkate alınmadı, savunma adeta yok sayıldı. Yapılan yargılama da hukuki sayılmaz.”
Vay canına sayın seyirciler..
Avukat bir şey istedi mi, hakimin hemen onu yerine getirmesi gerekiyormuş!
Yeni öğrendim, bay Demirci’den, bu kuralı..
Avukatın her istediği yerine getirilmezse, “yargılama hukuki olmaz”mış!
Demek ki bundan sonra, yargılamaların hukuki olup-olmadığını tespit için, bay Demirci’ye müracaat edeceğiz.
O da sanıkların avukatlarının taleplerine bakacak..
Avukat cinayet davasında, “Müvekkilim cinayeti işlememiştir. Polis iftira ediyor” diyecek.
Sonra “Ben olay sırasında, cinayet mahallinde değildim.. Bakın şahitlerim: Babam, amcam, kardeşim, oğlum..” diyecek..
Mahkeme de, “Her ne kadar cinayeti senin işlediğine dair dosyada deliller var ise de.. Senin tabancan ile cinayet işlenmiş ise de.. Senin olay sırasında cinayet mahallinde olduğuna dair, seninle herhangi bir husumeti olmayan objektif kişilerin beyanları var ise de.. Ben senin babanı, amcanı, kardeşini, oğlunu dinlemek zorundayım” diyecekmiş!
Çünkü, böyle istiyormuş, darbeci baronun, darbeci yönetim kurulu üyesi!..
Bay Demirci’nin sözleri yetmemiş..
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Hasan Kılıç da, aynı konu ile ilgili olarak, Ulusal Kanal’a konuşmuş!
Demirci’den çok daha genel bir değerlendirme yapmış ve “Özel yetkili mahkemelerde adaletten, vicdandan, hukuktan bahsedilemez” deyip, konuyu kapatmış!
Hani “yargıya küfür” diye bir suç var ise..
Dört dörtlük örneği olarak, ders kitaplarına geçirilse, yanlış olmaz!
Adamın tek derdi var...
Darbecileri kurtarmak.
O özel yetkili mahkemeler, hem de içinde askeri üyeler var iken..
Bu ülkede kimleri mahkum etmedi!
Kimleri kimleri ömür boyu hapse çarptırmadı..
Tayyip Erdoğan’ı mı..
Hasan Hüseyin Ceylan’ı mı?
Metin Kaplan’ı mı?
Daha sayayım mı?
Bu kadarı yeter herhalde..
Bir tek açıklaması var mı, Bay Kılıç’ın, bu mahkumiyetlerle?
“Benim yaşım tutmaz, o davalara” demesin sakın!
Metin Kaplan’ın davası, hala devam ediyor!
Ama Kılıç’ın, tek açıklamasını duymadım ben!
Kılıç gitmiş, Baro Başkanı Ümit Kocasakal çıkmış sahneye..
Habertürk televizyonunda, “Ceza hukukunun icraya başlanan bir hareketi yargılayabileceği”ni belirtmiş.. “Düşünmenin, tasarlamanın, planlamanın ceza hukuku yargılamasının konusu olmadığı”nı iddia etmiş!
Yazıya dökülmüş.. Bilgisayarlara kaydedilmiş.. Katılımcıları tespit edilmiş.. Gözaltına alınacak gazeteciler belirlenmiş. Gözaltına alınacak binlerce kişiyi koyacak yer olmayacağı endişesi ile, Fenerbahçe stadyumundan yararlanılacağına ilişkin planlamalar yapılmış.
Bay başkan diyor ki, “Düşünmek, suç değildir!”
Darbecilerin yaptıklarının, sadece “darbeyi düşünmek olduğu”nu iddia ediyor, bay Başkan!
“Darbecileri savunayım” derken, neredeyse diyecek ki, “Yönetime askerin el koyması, tek başına suç değildir. Taa ki, yönetime el koyduktan sonraki 5 yıl içinde seçim yapılmamış olsun. 5 yıl içinde sivil yönetime devir gerçekleştirilmiş ise, demek ki amaç yönetime el koymak değildir. Geçici bir durum söz konusudur. Bu da suç değildir!”
Der mi, der!.. Kocasakal bu!
Darbecileri savunmak, bunun işi!
Bunun için, mahkeme müdafi istediğinde, kanundaki açık hükme rağmen, devlete meydan okudu.. Müdafi görevlendirmedi..
Şimdi göreceğiz, devlet ona ne yapacak?
Kanunu çiğneyerek yapılan meydan okumayı sineye mi çekecek?
Yoksa, 7 yıl geçtikten sonra Balyoz darbecilerini içeri tıktığı gibi, bay başkanı ve yönetim kurulu üyelerini de içeri tıkacak mı?
Bekleyip, göreceğiz..
YENİ AKİT