Halen Ergenekon sanığı olarak tutuklananlar, davası açılıp yargılanmasına başlananlar için, “Nereden tahmin etsinler; legal kurumları bir şekilde alaşağı etme çalışmalarının, Türkiye’de suç olarak takibatının yapılabilineceğini” diyebilirsiniz..
Gerçekten de, biz her ne kadar o yöndeki eylemlerin açık birer suç olduğunu, o gün için soruşturma açılmıyor olsa da, bir gün bu eylemler için takibat yapılabilineceğini hatırlatsak da, onlar inanamıyorlardı. İnanmak istemiyorlardı.. “Bugüne kadar hangi darbeci yargılanmış ki, şimdi bizi de yargılasınlar” mantığı ile hareket edip, pervasızca konuşmalar yapıyor, eylemler sergiliyorlardı..
Milletin oyları ile iktidara gelmiş bir siyasi partinin, seçmenine verdiği bir vaadi gerçekleştirmek üzere, “Şu kanunu değiştireceğim” dediğinde, hemen ayağa kalkıp, “Değiştiremezsiniz. Değiştirtmeyiz” denilmesinin, darbecilikten başka ne anlamı olabilir? Darbe amaçlı olarak tehditten başka ne anlamı olabilir?
Böyle bir tehdidin, mafya babası Sedat Peker’in yaptığı tehditlerden, PKK’nın başı terörist Apo’nun tehditlerinden ne farkı var?
Bence hiçbir farkı yoktu..
12 Eylül darbesi için dava açan savcı, görevden alınması bir yana, bir de TSK’ya hakaretten mahkum edildiği için, yeni dönemin darbecileri de istedikleri gibi meydan okuyorlardı..
Sonuçta bugünlere geldik. O günlerde meydanı boş bulup, tehditler savuran bazı generaller, onların yaltakçısı medya mensupları, onların tahrikçisi siyasiler vesaire, şimdi birer ikişer gözaltına alınıp, hakim önünde ifade verme sırası bekliyorlar!
Olması gereken de, bu idi zaten.
Peki, bu olanlardan, gereken dersi aldık mı?
Bence hayır!
Bakın, anayasa değişikliği gündeme geldiğinde, yine bazı etkili makamdakiler, benzer efelenmeleri yapıyorlar!
Biri yargı mensubu imiş, diğeri anayasal kurum yetkilisi imiş vesaire..
Ne diyorlar? “Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değişmesine yönelik çabalara son verilmelidir.”
Olur efendim, çayı kahveyi nasıl alırdınız?
Sanki beylerimiz, demokratik bir ülke olarak gidilen seçimlerde, halkın teveccühünü kazanmış, sandıklardan büyük oy oranı ile çıkmışlar da, millet adına bu istekte bulunuyorlar!
Hayır, beylerin böyle bir dertleri yok!
Onlar kolay yoldan, suyun başını tutmuşlar, ahkam kesiyorlar!
Resmen; darbecilik mantığının bugünkü temsilciliğini yapıyorlar!
“Batı ülkelerinin hepsinde, anayasa mahkemelerinin yapısı şöyledir. Biz o ortak yapının, Türkiye’de de olmasını arzuluyoruz. Bunun dışındaki değişiklikler, Türkiye için kayıptır” deseler, kimse itiraz edecek değil.
Ama beyefendiler tam aksini söylüyorlar!
Hemen hemen, Batı ülkelerinin hepsinde, anayasa mahkemesi üyelerinin bir kısmını meclis seçiyor! Türkiye de, bu yapının bir benzerini anayasasına koymak istiyor!
İstemezükçü darbeciler hemen ayağa kalkıyorlar: “Yaptırmayız. Yapamazsınız.”
Bu engellemeyi neye dayanarak yapıyorlar; bir halk desteği, bir çoğunluğa dayanarak mı?
Hayır!
Kerameti kendinden menkul bir yetki ile, “Yaptırmayız. Yapamazsınız” tehditleri..
Bu tehditlerin, mafya babalarının tehditlerinden ne farkı var, söyler misiniz?
Mafya babası bu tehdidi yaptığında hesap soruyorsak, benzeri tehditlerde bulunanlardan niye hesap sorulmasın ki!
Kimse bu tür söylemleri, “fikir özgürlüğü” çerçevesinde göstermeye de kalkışmasın!
Fikir özgürlüğü, düşüncenin açıklanmasından ibarettir! Yoksa, “Yaptırmayız. Yapamazsınız” söylemli konuşmalar, “fikir özgürlüğü” değil, olsa olsa “darbe tehdidi” olarak yorumlanabilecek suç niteliğindeki eylemlerdir..
Onların da yeri, Ergenekon soruşturmasında görüldüğü üzere, cezaevinden başka bir yer değildir..
Bir defa daha hatırlatalım.. Sonra, “Hükümete karşı çıkan herkes, şu kurumun başı, bu yargı organının başkanı denilmeden gözaltına alınıyor. Bu hukuksuzluktur” demesin kimse!
Hukuksuzluk, Batı’daki bütün ülkelerde olan sistemin, Türkiye’ye getirilmesine makul hiçbir sebeb göstermeden karşı çıkanların söylemlerindedir..
Ama Türkiye, artık eski Türkiye değildir..
Darbe tahrikçiliği yapanlar da, artık söylem ve eylemlerine dikkat etmek zorundadır!
VAKİT