Yusuf Kaplan’ın Yeni Şafak gazetesindeki yazısı:
Bu kez, darbe söylentilerini ciddiye alalım, diyorum.
Duman tütüyorsa bir yerde, orada bir şeyler oluyor, meşum bir hazırlık yapılıyor demektir, şer şirret güçler ve uşakları tarafından...
28 Şubat darbesinde ve 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminde apaşikâr bir şekilde parmağı olanRand Corporation adlı görünüşte “düşünce kuruluşu”, gerçekte ABD’deki Yahudi gücünün entelektüel istihbarat şebekesi gibi çalışan “örgüt”, hazırladığı Türkiye Raporu’nda darbe çığırtkanlığı yapıyor!
Bu raporu ve içeriğini cuma günkü yazımda yazmıştım.
ÖNCE DARBENİN ŞARTLARINI HAZIRLAYACAKLAR...
Şöyle bir söylem geliştiriliyor medyada, sosyal medyada vesaire: “Gelsinler! Gelecekleri varsa, görecekleri de vardır! Bu kez millet, boğazına çökecektir hainlerin!”
15 Temmuz darbe ve işgal girişiminde tankların altına yatarak darbeyi püskürten bu çilekeş halk, elbette, yeni bir darbe girişimi olması durumunda, yine direnecektir, yine tankların altına yatacaktır, yine darbecilere gereken cevabı verecektir.
Bundan şüphem yok.
Ama başka bir durum var yüzleşmemiz gereken: Bu kez, pat diye darbe yapmaya kalkmayacaklar. Önce darbenin ortamını oluşturacaklar; yazılı, görsel medyalarla sosyal medyalar üzerinden!
Bu kez, önce, medyada algı operasyonları yapacaklar...
Sonra, sosyal medyada bindirilmiş kıtalarla infial oluşturacak provokatif haberler yayacaklar...
Sonra da, kitleleri sokaklara dökecekler!
15 TEMMUZ DARBESİ’NDEN ÖNCE DE UYARMIŞTIM
Tekrar ediyorum: Felâket tellallığı yapmıyorum. Bu kadar kritik bir meselede felâket tellallığı yapmak, milleti tedirgin etmek ahlâksızlıktır. Böyle bir şey yapamam.
Ama ortada apaşikâr göstergeler varsa, bu durumda susmak, vurdumduymazlık yapmak, üstüne yatmak tam anlamıyla sorumsuzluktur, ruhsuzluktur. Asıl ahlâksızlık budur!
15 Temmuz darbesini sadece Amerikan, Avrupa ve İsrail medyasında yazılıp çizilenlere bakarak yaklaşık altı ay önce Ülke Tv’de Mustafa Yıldız kardeşimin “Odak Noktası” programında söylediğimde de, felâket tellallığı yapmakla itham edildim.
Tek kaynağım vardı: Bizzat Batılıların kendi medyalarında yazıp söyledikleri! Darbe geliyorum, diyordu adeta. O zaman Kemalistlerle Gülenistlerin ortaklaşa hareket edebileceğini tahmin ediyordum.
Sonuçta darbe oldu ama Erdoğan’ın dirayetli liderliği ve dik duruşuyla, özellikle de bazı cemaatlerin, tarikatların ve ülkücülerin hemen sokağa çıkarak darbeyi püskürtmeleriyle darbe destansı bir direnişle başarısızlıkla sonuçlanmış oldu.
DARBEYE KARŞI DİRENÇ NOKTALARIMIZ NİÇİN KIRILDI?
Eğer yeni bir darbe girişimi daha gerçekleştirilecek olursa, pattadanak darbe yapmayacaklar!
Ortamı darbeye hazır hâle getirecekler!
Bunun için planlanan ilk stratejiyi yüzdeyüz başardıklarını üzülerek söylemek zorundayım: 15 Temmuz’da Erdoğan’ın çağrısından önce sokaklara dökülen cemaatler, tarikatlar, sivil toplum kuruluşları büyük algı operasyonlarıyla şeytanlaştırıldılar; saygınlıkları da, toplumdaki sosyolojik karşılıkları da büyük yara aldı, kelimenin tam anlamıyla büyük darbe yedi; planlanan darbenin başarıya ulaşmasının önündeki en büyük engel büyük ölçüde ortadan kaldırıldı; bu ülkede bu toplumun Müslüman omurgasını oluşturan ve koruyan yegâne ve sarsılmaz kaynaklar olan cemaatler, tarikatlar aşağılanacağı kadar aşağılandı; toplumun özellikle cemaatler ve tarikatlar üzerinden tam bir inanmışlık ve adanmışlıkla hainlere, darbecilere direnme güçleri kırıldı!
Burada çok hayatî bir noktaya parmak basmış oluyorum. Darbe, laikçi, Kemalist şebekelerden gelecek... PKK, FETÖ darbede kendilerine verilecek uşaklık rollerini oynayacaklar seve seve, elbette!
Devleti de, halkımızı da dikkatli ve teyakkuz hâlinde olmaya davet ediyorum. Allah, ülkemizi şer şirret güçlerin oyunlarından korusun, bize de basiret versin.
Vesselâm.