“27 Mayıs 1960 Askerî Darbe Zorbalığı’ndan sonra, o dönemin matbuat ve edebiyat dünyasında önde gelen nice kalem erbabı, koro halinde ‘idâm’ diye tutturmuşlardı. Edebiyat dünyasının ünlü ismi Ahmed Hamdi Tanpınar bile, ilerlemiş yaşına rağmen, hınç ve hışmını frenleyemeyip, Adnan Menderes için, ‘Onu bir defa değil, tekrar tekrar 100 defa asmalı..’ diye dârağacı âşıklığında rakib tanımıyordu.
Başka kalemler de, ‘Evet, onlar idâm edilmeliler ki, gelecekte başka siyasetçiler kemalizme aykırı işlere tevessül edemesinler..’ diyorlar ve bu sözler, askerî darbe ile devrilen 10 yıllık iktidar partisi kadrolarının ve tarafdarlarının en alçakça yalanlar ve hattâ hakaretlerle sindirildiği bir ortamda bütün sosyal atmosferi daha bir zehirliyordu. Ki, nüfusun yarıdan çok fazlasını teşkil eden büyük halk kesimlerinin kendilerine karşı olduklarını darbeciler bilmiyor değillerdi. Onun için de -bugünlerde 100 milyar doları aşan rakamlar etrafında yükseltilen propagandalarda olduğu gibi- Adnan Menderes’in 12 uçak dolusu, tonlarca altını yurt dışına kaçırdığı manşetlere çekiliyordu.”
Yazının devamı için: Dârağacı’nı korkuluk olarak kullanan sefil ruhlar - SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL