Danıştay, zenci Türklere karşı!

İhsan Dağı

Geçen yaz Güney Afrikalı bir 'beyaz' arkadaşla sohbet ediyorduk. Söz Türkiye'ye gelince arkadaşım Türkiye'nin 1996 öncesi Güney Afrika'ya benzer bir iktidar mücadelesine sahne olduğunu belirtip ilginç bir saptama yaptı: "Kemalizm adı konmamış bir apartheid rejimidir, Kemalistler de 'beyaz ırkçılar'".

Apartheid 1948-1994 yılları arasında Güney Afrika'da uygulanan 'ırkçı' rejimin adı. İnsanlar eşit değil; 'beyaz ırk' üstün ve ayrıcalıklı. Yönetici sınıf onlar, ülkenin zenginlikleri onlara ait. Kendi çıkar ve imtiyazlarını sürekli kılacak yasaları yapanlar, eşitsizliğe karşı çıkanları bastırıp yok edenler onlar.

Okullar, hastaneler, alışveriş mekanları, yerleşim alanları, düşünebileceğiniz her mekan, her hizmet ırkçı esaslara göre düzenlenmiş, karışık evlilikler yasaklanmış. İnsanlar derilerinin rengine göre haklara, imkanlara ve ayrıcalıklara sahip. Beyaz azınlığın yönettiği siyahi Güney Afrika. Yani, bir zorbalık rejimi.

Ama zorbalık da bir yere kadar. Ayrıcalıklarını kaybetmek istemeyen beyazların akıl ve vicdan dışı direnişleri tarihin akışını değiştiremedi. Halk mücadele etti yıllarca, uluslararası toplum izole etti ırkçı beyazların yönetimini. Sonunda 'ırkçı' apartheid rejimi yıkıldı.

YÖK'ün üniversitelere giriş sınavında katsayıyı kaldıran 'eşitlikçi' kararını Danıştay'ın iptal ettiğini duyduğumda yukarıdaki konuşmayı ve apartheid rejiminin başına gelenleri düşündüm. Modern dönemin en büyük toplumsal ve bireysel ülküsü olan 'eşitlik' fikrine bu kadar fütursuz, duyarsız ve anlayışsız yaklaşan bir 'yüksek yargı' nasıl olabilir?

Meslek lisesinde okuyan çocukları bu ülkenin 'zencileri' olarak görüyorlar. Onlar kendi çocukları değil; Anadolu'nun yoksul, dar gelirli, çocuklarına büyük miraslar, makamlar bırakamayacak yığınların, normal insanların çocukları. Üstelik birçoğu dindar, muhafazakar. Kesmeli bunların önlerini, durdurmalı bu çocukların yükselişini, kaderlerini yenişini. Cem Karaca'nın öfkeli sesi geliyor kulaklarıma; 'işçisin sen işçi kal, giy dedi tulumları'. Neyine senin iyi okullarda okumak, eşit olmak, özgür olmak; annenin babanın gurur duyacakları başarılara imza atmak...

İnsanların 'eşit şartlarda' yarışmalarından daha doğal, daha adil bir durum olabilir mi? Hayır, bu ülkeyi 'babalarının malı' sananlar bu ülke insanlarına da üvey evlat, sözde vatandaş muamelesi yapmaktan geri durmuyorlar.

Biliyorlar 'eşit şartlarda bir rekabet'in ayrıcalıklarını yok edeceklerini. Koruma ve kollamaya ihtiyaçları var. Bunun için hukuku da vicdanı da kanatmaya hazırlar. Danıştay üyelerine biraz vicdan, birazcık insaf çağrıları yapmanın hiçbir anlamı yok. Mesele, ne insaf ne vicdanla alakalı. Bu, apartheid benzeri sistematik, bilinçli bir 'ayrımcılık', sınıfsal ve de bir tür ideolojik ırkçılık. Amaç da 'beyaz Kemalistler'in iktidar ve imtiyazlarını muhafaza etmek. Hukuk da araç ellerinde, devlet de. Hâlâ güçlü olduklarını, 'devlet' olduklarını göstermeye çalışıyorlar telaş içinde. Ellerindeki imtiyazların demokrasi, serbest rekabet ve küreselleşme sürecinde kayıp gittiğini bildiklerinden yapamayacakları hiçbir hukuksuzluk ve vicdansızlık yok. Hâlâ 28 Şubat sürecinin ve zulmünün tükenmediğini ispata çalışıyorlar, ama beyhude, bu ülke de 'apartheid'ı yıkacak.

Bunun için oyunu anlamak gerek. Danıştay bu kararıyla Anayasa Mahkemesi'ne açık bir mesaj gönderiyor: 'biz üzerimize düşeni yaptık, şimdi sıra sizde'. Demek istedikleri ne? Anayasa Mahkemesi'nden ne istiyorlar?

Bence Danıştay kararıyla yeni bir süreç başladı. Yüksek yargının, askeri bürokrasinin, çırpınan, çırpınırken de her türlü çılgınlığı yapmaya hazır olan bir medya grubunun ve de İzmir örneğinde görüldüğü üzere sokağın güçlerini birleştiren bir 'beyazların hakimiyetine devam' operasyonuna hazır olalım. İlk hedef, DTP'nin kapatılması ile açılım politikalarının sabote edilmesi, ikincisi 'asker kişilerin sivil mahkemelerde yargılanması'na ilişkin kanuni düzenlemenin iptal edilerek Ergenekon mahkemesinin etkisizleştirilmesi.

Amaç, 'apartheid'ın Türkçe versiyonu; kafes.

Sevgili okurlar, mübarek kurban bayramınızı tebrik ederim. Daha mutlu bayramlarda birlikte olma dileğiyle...

ZAMAN