28 Şubat zihniyetine sahip bir Danıştay savcısı tarafından kamuda başörtüsü serbestliği için skandal bir hamle geldi.
Yeni Akit’in Odatv'ye dayandırdığı habere göre, Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) başörtüsü serbestliğine karşı idari dava açmıştı.
HKP’nin avukatları, açtıkları davada, TSK’daki başörtüsü serbestisinin, Anayasa'daki laiklik ilkesine, Anayasa Mahkemesi’nin önceki kararlarına aykırı olduğunu iddia etti.. Avukatlar, serbestlik düzenlemesinin orduyu ve subayları bir din devleti yapılanmasına doğru götüreceğini ileri sürerek, düzenlemenin Danıştay tarafından iptal edilmesini istedi.
Davada Danıştay Savcısı, esas hakkındaki mütalaasını verdi.
“Dinsel aidiyetlerini hiçbir şekilde belli etmemesi gerekir” açıklaması
Yasakçılığı getirme hamlesi olarak algılanan savcı mütalaasında şu skandal ifadeleri kullandı:
“Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir.
Kamu hizmetinde 'laiklik ilkesi' tarafsızlık ilkesinin bir unsuru olup, dinsel alanda tarafsızlık, laiklik olarak da tanımlanabilir.
Tarafsızlık, kamu hizmetine hakim olan temel ilkelerden biridir. İdareye yüklenmiş bir ödev niteliğini taşıyan tarafsızlık ilkesi ile kamu hizmetini yürüten personele siyasi, sosyal ve dinsel eğilimlerini dışa yansıtmama yükümlülüğü getirilmiş, kamu hizmetinin düzenli ve her türlü kuşkudan uzak bir şekilde yürütülmesi amaçlanmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 6. maddesinde yer verilen tarafsızlık ve eşitlik ilkesine bağlı kalmakla yükümlü bulunan kamu personelinin, hizmetin yürütümünde taraflı davrandığı yönünde şüpheye neden olmaması, siyasi görüşlerini, dinsel aidiyetlerini hiçbir şekilde belli etmemesi gerekir.”
Başörtüsü laiklik ilkesine aykırıymış
Danıştay Savcısı, mütalaasında hükümetin cevabına da yer vererek şunları kaydetti:
“Her ne kadar davalı idarece, düzenlemenin dini inanç ve ibadet hürriyetini güvence altına alarak, kadın personele istemesi halinde belirli şekil ve şartlar altında başını kapatma özgürlüğü tanıdığı belirtilmekte ise de; idarenin düzenleme alanının kamu hizmetinin gerekleri ve kamu yararıyla sınırlı bulunması, kamu hizmetinin ana ilkelerinden olan tarafsızlık ilkesinin idarece öncelikle gözetilmesinin gerekmesi nedeniyle, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü bulunan ve bu statüye girerken belirli ilkelere uymayı kabul eden kamu görevlilerinin, din ve vicdan hürriyetinden bahisle dinsel mensubiyetlerini öne çıkarmalarına olanak sağlayacak şekilde kural getirilmesi, Anayasanın 2. maddesinde yer alan 'laiklik ilkesi' varlığını korudukça, hukuken kabul edilemez.
Din ve vicdan özgürlüğü bağlamında kamu personelinin dinsel aidiyetini göstermesine imkan tanınmasının; kamu görevini yerine getirirken ne kadar tarafsız davranırsa davransın, hizmetten yararlanan kişilerde şüpheye yol açabileceği ve bundan da kamu hizmetinin zarar göreceği açıktır.
Belirtilen nedenlerle, dava konusu düzenlemenin iptali gerekeceği düşünülmüştür.”
'İnsanlık onuru'nu 'İslam düşmanlığı'nda arayan ifadeler
HKP Genel Başkanı Nurullah Efe konuyla ilgili yaptığı açıklamada mütalaanın yerinde olduğunu belirterek “İşte insani ve mesleki onurunu görevinden alınmaya tercih eden bir yiğit hukuk kadını… Demek ki tek tük de olsa laik Cumhuriyet ilkelerine ve evrensel hukukun insancıl kaidelerine bağlı hukuk insanları kalmış” dedi.
“En sonunda insanlık onuru, namus, yiğitlik, fedakarlık, halkseverlik, yurtseverlik galip gelecektir” diyen Efe “Tüm gericiler, tüm ortaçağcı karanlık düzen savunucuları tarihteki pek çok örnekleri gibi yok olup gideceklerdir insanlığın ufkunda…” ifadelerini kullandı.
İşte o mütalaa:
DAVANIN ARKA PLANI
Milli Savunma Bakanlığı’nca Şubat 2017’de Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliği’nde önemli bir değişikliğe imza atılmıştı. Düzenlemeyle TSK’da kadın personellerin başörtü takabilmelerine imkan tanındı. Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliği'nin "Genel Hükümleri" bölümüne şu madde eklenmişti:
"Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri mensubu bayan subaylar, sözleşmeli subaylar, astsubaylar, sözleşmeli astsubaylar ve askeri öğrenciler ile bunların adayları ve kursiyerleri, resmi üniformalarıyla birlikte şapka, bere veya kep altına başlarına taktıkları üniforma renginden istihkak olarak verilen desensiz giysileri yüzlerini kapatmayacak şekilde takabilirler."
HKP DURDUMA VE İPTAL İSTEDİ
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP),söz konusu düzenlemenin iptali için Danıştay’da dava açtı. HKP düzenlenin yürütmenin durdurulmasını da istedi. Daire ilk olarak yürütmeye durdurma talebini inceledi.
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI REDDEDİLDİ
Habertürk'ün kaydettiğine göre, müzakereler sonucunda düzenlenenin yürütmesinin durdurulması istemi 1’e karşı 4 üyenin oyu ile reddedildi. Kararda, “Uyuşmazlığın niteliğine ve davanın durumuna göre, olayda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 6352 sayılı Yasa ile değiştirilen 2, fıkrasında sayılan koşullar (telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartları) gerçekleşmemiş olduğundan yürütmenin durdurulması isteminin reddine oyçokluğu ile karar verildi” ifadelerine yer verildi.
MUHALİF ÜYE: LAİKLİK İLKESİ VARLIĞINI KORUDUKÇA KABUL EDİLEMEZ
Karara muhalefet eden bir üye karşı oy yazısında şunları kaydetti:
“İdarenin düzenleme alanının kamu hizmetinin gerekleri ve kamu yararıyla sınırlı bulunması, kamu hizmetinin ana ilkelerinden olan tarafsızlık ilkesinin idarece öncelikle gözetilmesinin gerekmesi nedeniyle, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü bulunan ve bu statüye girerken belirli ilkelere uymayı kabul eden kamu görevlilerinin, din ve vicdan hürriyetinden bahisle dinsel mensubiyetlerini öne çıkarmalarına olanak sağlayacak şekilde kural getirilmesi, Anayasanın 2. maddesinde yer alan 'laiklik ilkesi' varlığını korudukça, hukuken kabul edilemez. Din ve vicdan özgürlüğü bağlamında kamu personelinin dinsel aidiyetini göstermesine imkan tanınmasının; kamu görevini yerine getirirken ne kadar tarafsız davranırsa davransın, hizmetten yararlanan kişilerde şüpheye yol açabileceği ve bundan da kamu hizmetinin zarar görmesinin kaçınılmaz olduğunu izaha gerek yoktur.”
DAİRE GÖRÜŞ İSTEDİ
Daire daha sonra iptal istemine dair Milli Savunma Bakanlığı ve Danıştay Başsavcılığı’ndan görüş istedi.
BAKANLIK: DİNİ İNANÇ VE İBADET HÜRRİYETİ
Milli Savunma Bakanlığı tarafından Daire’ye gönderilen savunmada özetle; düzenlemenin dini inanç ve ibadet hürriyetini güvence altına alarak, kadın personele istemesi halinde belirli şekil ve şartlar altında başını kapatma özgürlüğü tanındığı belirtildi.
Danıştay Savcısı ise görüşünde ise düzenlemenin iptalini istedi. Savcı görüşünde şu değerlendirmede bulundu:
“İdarenin düzenleme alanının kamu hizmetinin gerekleri ve kamu yararıyla sınırlı bulunması, kamu hizmetinin ana ilkelerinden olan tarafsızlık ilkesinin idarece öncelikle gözetilmesinin gerekmesi nedeniyle, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü bulunan ve bu statüye girerken belirli ilkelere uymayı kabul eden kamu görevlilerinin, din ve vicdan hürriyetinden bahisle dinsel mensubiyetlerini öne çıkarmalarına olanak sağlayacak şekilde kural getirilmesi, Anayasanın 2. maddesinde yer alan 'laiklik ilkesi' varlığını korudukça, hukuken kabul edilemez. Din ve vicdan özgürlüğü bağlamında kamu personelinin dinsel aidiyetini göstermesine imkan tanınmasının; kamu görevini yerine getirirken ne kadar tarafsız davranırsa davransın, hizmetten yararlanan kişilerde şüpheye yol açabileceği ve bundan da kamu hizmetinin zarar göreceği açıktır.”
İLGİNÇ BENZERLİK
Savcının görüşü ile yürütmeyi durdurma talebinin reddi kararına muhalefet eden üyenin karşı oy yazısını noktası virgülüne aynı olması da dikkat çekti. Bununla birlikte Danıştay savcısının görüşünün Daire nezdinde bir bağlayıcılığı bulunmuyor. Daire’nin iptal istemine ilişkin esas kararını ise önümüzdeki günlerde vermesi bekleniyor.