Danıştay ‘Eski Türkiye’yi mi Özlüyor?

Danıştay 2. Dairenin MEB Müfettiş Yardımcılığı sınavında “Atatürkçülük dersi soruları mutlaka olmalı” kararının ardından 8. Dairenin MEB ile Ensar Vakfı arasındaki protokolü iptal kararı ‘Kemalist refleksler’in canlandığına mı işaret ediyor?

Danıştay 8. Ceza Dairesi ‘eski günleri’ hatırlatan bir karara imza attı ve MEB ile Ensar Vakfı arasındaki protokolü iptal etti. Devletin vatandaşları çağdaş uygarlık düzeyine çıkartma görevinin devredilemeyeceğinin vurgulandığı karar gerekçesi ister istemez tekelci, tek tipçi Kemalist eğitim anlayışını hatırlattı. Konuya ilişkin Ali İhsan Karahasanoğlu’nun değerlendirmesini iktibas ediyoruz.   

Danıştay, Dindarlara Yoklama mı Çekiyor?

Yargıtay’da “8. Ceza Dairesi..”

Danıştay’da da “8. Daire” denildi mi!..

Ben dururum..

Hafızam hiç de iyi şeyler hatırlatmaz bana..

Yargıtay’daki 8. Ceza Dairesi, dindar insanlara ceza vermek için, kanun koyuculuğa bile soyunmuştu..

Erbakan Hoca için verilen cezayı onamış, Tayyip Erdoğan’ın meşhur Siirt konuşmasına mahkumiyeti kesinleştirmişti..

Hatta..

Tayyip Erdoğan’ın milletvekili olmasının önüne geçen kararı da, önünde yüzlerce dosya incelenmeyi beklerken veren, yine Yargıtay 8 Ceza Dairesi idi..

Ya Danıştay 8. Daire?

Onun da, Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nden geri kalan bir yanı yoktur..

O da, kanun koyucu rolünü gaspedip, adeta kanun çıkarmış, liselerde, üniversitelerde kıyafet ile ilgili bir kısıtlayıcı düzenleme olmadığı halde, masabaşında verdikleri karar ile, başörtüyü yasaklamıştı..

O günlerden bugüne, her iki dairedeki üyeler de, baştan aşağıya değişti..

Danıştay 8. Dairesi’nin, başörtü ile ilgili özgürlükçü kararları çıktı..

Hem öğrenciler için, hem de avukatlar için..

Ama dairelerin adından kaynaklı bir uğursuzluk mu vardır, nedir bilmiyorum..

Danıştay 8. Dairesi, yeni bir kararı ile, dindar insanları üzdü..

Solcuları sevindirdi..

Nedir o karar?

Geçen yıl, Milli Eğitim Bakanlığı ile Ensar Vakfı bir protokol yapmış..

Bu protokole göre, Ensar Vakfı, okullarda sosyal etkinlikler düzenleme konusunda yetkili bir sivil toplum kuruluşu kabul edilmiş.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği benzer faaliyetleri yıllardır yapıyor..

Halen de yapmaya devam ediyor..

Protokol yapılarak veya yapılmadan..

Ensar Vakfı’na protokol ile verilen yetkide ne var ise, hepsini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği de, Atatürkçü Düşünce Derneği de.. Diğer solcu dernekler de zaten yapıyorlar..

Ama bu yetki Ensar Vakfı’na verilince..

Göze batmış..

Bir solcu avukat, “Benim çocuğum bu protokolden menfaat kaybına uğrar”diyerek, veli sıfatı ile dava açmış.

Sanki Ensar Vakfı’nın düzenleyeceği sosyal etkinliklere, Esra Deniz Ağar Şudaşdemir isimi avukatın çocuğunu, zorla götüren olmuş, gitmediği takdirde kendisine ceza veren olmuş..

Söylersin çocuğuna, “Biz Ensar Vakfı ile uyuşmuyoruz yavrum.. Onlar dine önem veriyorlar.. Bizim onlarla işimiz olmaz. Okulda bir etkinlikleri olursa, katılma” dersin..

Olur biter..

Zorla katılması için bir uygulama yaşanırsa..

O zaman gider, davanı açarsın..

Ama olur mu?

Kendi çocuklarını yollamayacaklar..

Yetmez..

Dindar insanların çocuklarına da, gitme imkanı tanımayacaklar..

Gitmek isteyenlerin de yollarını kesecekler..

Bunun için de, Danıştay 8. Daire’de davayı açmış, Esra Deniz Ağar Şudaşdemir isimli avukat..

Danıştay ne yapmış?

Yüzlerce, binlerce dosya, o dairede 3 yıldır karar verilmesini beklerken..

Onlar bu davayı almışlar önlerine..

Yürütmeyi durdurma kararını bastırmışlar..

“Acil.. Acil.. Çok acil” kodu ile..

“Sanki birisi, bir çocuğu almış, kaçırıyormuş” gibisine..

Diğer dosyaları kenara itip..

Bu dosyada yürütmeyi durdurma kararını vermişler..

Hem de ne gerekçe ile?

Gözlerinize inanamayacaksınız..

İfade aynen şu:

“Anayasa ve yasalar gereği ulusu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak teknik, ekonomik, kültürel ve sosyal gelişme alanlarında iyi bireyler yetiştirilmesi ve bunun için ülke çapında etkin önlemler alınmasının devletin devredemeyeceği görevler arasındadır.”

Kim, neyi, kime devretmiş ise?

Sanki, Milli Eğitim Bakanlığı kepenk  indirmiş.. Dükkanı kapatmış.

“Bizden paydos” demiş..

“Bundan sonra bizim işimizi, Ensar Vakfı görecek.. Solcular da buna tahammül etmeyi öğrenecek” diyen olmuş gibi..

“Devletin devredemeyeceği görevler”den bahsedilerek, yürütmeyi durdurma kararı verilmiş..

Ortada bir yetkinin devri falan yok..

Okullardaki tüm faaliyetler, yine bakanlığın yetkisinde..

Ama ders saatleri dışındaki sosyal etkinlikler için..

Öğretmenlere bir yük yüklememek için..

Ensar Vakfı organizesinde, faaliyetler tertipleniyor..

Bu faaliyetlerde de, öğrencilerin katılımı isteğe bağlı..

Böyle bir uygulamayı, Danıştay, “Yetki devredilmiş” diye nasıl yorumlayabilir?

Dedik ya..

İsminde bir uğursuzluk mu vardır, nedir..

Yaz aylarında, tatil rehaveti midir, nedir..

Böyle garip bir karar verilmiş..

Aynı kararın devamında da, şöyle denilmiş:

“Protokol, bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin, devlet hizmet alanı içerisinde ancak genel idare esaslarına göre memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesine ilişkin anayasanın amir hükmüne ve Türk milli eğitiminin temel ilke ve kurallarına aykırıdır.”

Sanki okullardaki dersleri, bundan sonra Ensar Vakfı’nın belirleyeceği dışardan isimler verecekmiş gibi..

Sanki, okulların idaresi, Ensar Vakfı yöneticilerine geçmiş gibi..

Sanki bundan sonra, 1 milyona yakın memur statüsündeki öğretmenler evlerine yollanacak, yerlerine Ensar Vakfı’nın üyeleri, ders verecekmiş gibi..

(Böyle bir şey teknik olarak da mümkün değil. Çünkü Ensar Vakfı, 1 milyon ders verecek kişiyi nereden bulacak? Onların masraflarını nasıl karşılayacak?)

Sonuçta Danıştay 8. Daire, akla ziyan bir yorumda bulunulmuş..

 Ve bu yorumla..

“Acil durum.. Beklersek, telafisi imkansız zararlar doğar. Onun için, protokolün yürütmesini, hemen durdurmamız lazım..” iddiası ile..

Yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş..

Böyle bir karar nasıl veriliyor..

Böyle bir yorum nasıl yapılabiliniyor, hayret etmemek, mümkün değil..

“Acaba” diyorum..

“Danıştay’da, eski mantık, dindar insanlara yoklama mı çekiyor?

Uygun hava olduğu kanaatine varırlarsa, yeniden o eski Türkiye’ye mi götürecekler bizi?”

Aman ha.. Aman..

Allah korusun!

Yeni Akit

*

KONUYLA ALAKALI DAHA ÖNCE HAKSÖZ-HABER’DE YAYIMLADIĞIMIZ BİR HABER >>>

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm