Katsayı davasındaki gibi; yine İstanbul Barosu’nun açtığı bir iptal davasında, 7 ay önce Danıştay’dan karar çıkmıştı.
O davanın konusu, telefon dinleme ve teknik takip ile ilgili idi.
Önce dosya 10. Daire’ye gitmiş, Daire’den çıkan ilk karar, “yürütmenin durdurulması” şeklinde olmuştu.
Adalet Bakanlığı karara itiraz etmiş, ancak itirazı inceleyen Danıştay İdari Dava Daireler Genel Kurulu, dairenin kararını doğru bulup, bakanlığın itirazını reddetmişti.
Şimdi benzer olay, katsayı olayında yaşanıyor.
İstanbul Barosu dava açtı.. Danıştay 8. Dairesi, yürütmenin durdurulmasına karar verdi. YÖK, itiraz edecek. Dosyayı Danıştay İdari Dava Daireler Genel Kurulu inceleyecek.
Karar ne olacak?
İdeolojik karar alındığı takdirde, tabiî ki YÖK’ün aleyhine, Baro’nun lehine olacak.
Ama burada küçük bir sıkıntı var.
Danıştay İdari Dava Daireler Genel Kurulu, eğer bu davada Baro’nun lehine karar verecek olursa, bir önceki davada verdiği kararın gerekçesi ile çelişecek.
Niye mi?
Anlatayım...
7 ay önce verilen kararda, bakın Danıştay İdari Dava Daireler Genel Kurulu ne demiş:
“İdare Hukuku’nda ‘yetki’, idareye Anayasa ve yasalarla tanınmış olan karar alma gücünü ifade etmektedir. Bu yönüyle idari işlemin en temel unsurunu oluşturan ‘yetki’, yasayla hangi makama verilmiş ise ancak onun tarafından kullanılabilir.”
Çok doğru bir tesbit..
Gerçekten de, Anayasa ve kanun, hangi idareyi yetkili kılmış ise, ayak oyunu yapmadan, alavere-dalavereye başvurmadan, yetkiyi o makam kullanmalıdır.
Bu tesbitten sonra, Danıştay devam ediyor kararına: “İdare Hukukunda ‘yetkisizlik kural, yetkili olma istisna’dır. Bu istisna ise, yetkinin, yalnızca yasayla gösterilen hallerde ve yine yasayla gösterilen idari merciler tarafından kullanılmasıdır.”
Bu da çok doğru bir gerekçe.. Gerçekten de, idari bir makam, bir işlem yapabilmesi için, açıkca o yetki ile donatılmış olmalıdır. Bunun kaynağı da, demokratik devletlerde, yasalardır.
Danıştay’ın gerekçesindeki bu cümle de, dört dörtlük hukuka uygun bir tesbittir. Devam ediyor Danıştay: “Bu nedenle ‘yetki’ yasanın açık izni olmadan devredilemez. Anayasa’nın 123. maddesi uyarınca, kuruluş ve görevleri yasayla düzenlenmek durumunda olan idarenin kendi düzenleme yetkisi de yasalarla sınırlı olduğundan, yetki kuralları genişletici yoruma tabi tutulamaz.”
Bu cümlenin de izahını yapacak olursak, Danıştay diyor ki; idarenin herhangi bir konuda işlem yapabilmesi için, yapacağı işlemin sınırlarını yasa ile gösterilmiş olması gerekir. Neleri yapabileceği, neleri yapamayacağı yasaya göre belirlenmelidir.
Gördüğünüz gibi, Danıştay da, idareye verilen yetkilerin çerçevesinin, yasa ile gösterildiğini kabul ediyor.
Öyle ise; gelelim katsayı davasında,Danıştay ideolojik yaklaşımla karar verirse, düşeceği çelişkiye.. Dün aktarmıştık. Katsayı konusunda Anayasa ne diyordu?..
“Yükseköğretime girişi, kanun düzenler” diyordu.
Kanun ne diyordu: “Meslek liseliye ek puan verebilirsiniz!”
Peki, “Lise mezunlarına ek puan verebilirsiniz, onların katsayılarını 0.8 yapabilirsiniz” diye, kanunda bir düzenleme var mıydı?
Yoktu.
“Katsayıyı YÖK belirler” diye bir ifade Anayasa’da, kanunda var mıydı?
Yoktu..
Kim yaptı bu işi? MHP’li iktidar döneminin YÖK’ü yaptı.
Peki YÖK’ün, kanunda olmayan bir katsayıyı, kendiliğinden icat etme yetkisi var mı?
Yukarıda alıntıladığımız Danıştay İdari Dava Daireler Genel Kurulu kararına göre yok. Kararda açıkca, yetkinin kanunla tanınması gerektiği, yetki verilmemişse, idarenin kendiliğinden işlem yapma hakkı olmadığı izah ediliyor.
O zaman ne olacak?
Danıştay İdari Dava Daireler Genel Kurulu, 7 ay önce verdiği ve “idarenin işlem yapma yetkisi”ni uzun uzun izah ettiği kararına sadık kalırsa, “1999’daki YÖK kararına göre icat edilen katsayı, yetkisiz bir işlemdir. Kanun, YÖK’e böyle bir yetki vermemiştir. Dolayısı ile katsayıyı değiştiren yeni YÖK kararı da, 1999’daki YÖK kararı gibi yine yetkisizce alınmış bir karardır” diyecek.
Böylece, döneceğiz 1999 öncesindeki katsayısız sisteme..
Tabiî bu ihtimal, Danıştay’ın “ideolojik karar” vermeme ihtimaline göre.. İdeolojik karar alınırsa, zaten söylenecek bir şey yok. “Bir gün öyle, bir gün böyle karar veren mahkeme” durumuna düşecekler.. Kendi itibarlarını sıfırlamış olacaklar..
VAKİT