AK Parti Denizli Milletvekili Nurcan Dalbudak, hac farizasını yerine getirdiği kutsal topraklardaki manevi atmosferden etkilenerek başörtüsü taktığını, toplumda olgunlaşan ortam nedeniyle de bunu devam ettirme kararı aldığını söyledi.
Dalbudak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hacda geçen süre içinde çok özel bir manevi yoğunluk yaşandığını, kişinin "nasıl bir yaşam sürdürdüğüne, hayatında ne gibi hatalar olduğuna, neleri düzeltmesi gerektiğine" dair çeşitli muhasebeler yaptığını anlattı.
Maneviyatı çok bol olan kutsal topraklardan değişik duygularla dönüldüğüne işaret eden Dalbudak, inancı gereği bundan sonra başını örtmeye karar verdiğini vurguladı.
Dalbudak, şöyle devam etti:
"Geçen yıl hac görevinden döndükten sonra da uygulama noktasında keşke dedim ama bunu hayata geçirecek ortam müsait olmadığından böyle bir girişimde bulunamıyorsunuz. Ancak bu sene nasip oldu, ortam uygundu. Demokratikleşme paketiyle birlikte kamuda bir sıkıntı kalmadı. İnancımız gereği ve kendimizi böyle çok daha rahat, çok daha özgür hissedeceğimiz için, inandığımız gibi yaşamak konusunda bu özgürlüğe sahip olduğumuz için bu şekilde devam etme kararı aldık. Tabii bu şu demek değil, her hacca giden illa ki dönüşünde kapanmalıdır ya da başka türlü farklı çıkarımlar çıkmasın söylediklerimden. Çünkü normal hayatında, gündelik hayatında da benzer kararlar almış insanlar vardır elbette. Ama biz oradaki manevi havadan etkilenerek, toplumda olgunlaşan bu ortamda da bunu devam ettirme kararı aldık. İnşallah bu kararımız hayırlı olur."
"AK Parti'nin politikası, her bireyin bu konudaki sigortasıdır"
Partilerinin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konudaki duruşunun belli olduğuna değinen Dalbudak, muhafazakar demokrat AK Parti'nin mütedeyyin insanların, inandığı gibi yaşamak isteyen insanların bu ülkede sigortası olduğunu kaydetti.
Dalbudak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aynı zamanda sadece bu şu demek değil, yani başını örtmek isteyenler çok özgür bir şekilde inancı gereği nasıl yaşamak istiyorsa, ne giymek istiyorsa, bu konuda özgürlüklerin önünü açtığımız kadar, bu konuda kaygı duyan insanların kaygılarına hassasiyet gösteriyor, bu ülkede hiçbir zaman insanların giyimine kuşamına karışılmaması gerektiğine inanıyoruz. Bu acıyı yaşamış parti olarak, bunu yaşamış insanlarla çok bir arada oldum. İyi empati yapabilen bir insanım. Dolayısıyla kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi asla başkasına yapamazsınız. Bu bizim değerlerimizin gereğidir. Dolayısıyla bu konuda 'acaba ben ötekileştirilir miyim' gibi farklı kaygılar içerisinde olan insanlar olacaktır. Ancak AK Parti'nin bu konudaki politikası, tamamen sonuna kadar özgürlük politikası, toplumdaki her bir bireyin bu konudaki sigortasıdır. Herkes nasıl giyinmek istiyorsa o şekilde giyinmesi, nasıl istiyorsa o şekilde düşünmesi, düşünce ve irade özgürlüğü, dolayısıyla bunların hepsi birleştiğinde bir rahatlık, bir huzur, insanların kendilerini rahat, huzur içinde hissettiği ortamlarda yaşaması kadar daha kıymetli bir şey olamaz. Dolayısıyla AK Parti, dolayısıyla Başbakanımız bunu sağlamıştır, inşallah da bu böyle devam edecektir."
"Bir daha bu tür şeylerin yaşanmayacağını düşünüyoruz"
Dalbudak, çektiği acılara, yaşadığı zulümlere rağmen şimdiye kadar hiçbir başörtülü kadının topluma, insanlara zarar verecek girişimde bulunmadığını belirterek, "İşten uzaklaştırmalara, okuldan atılmalara, benzeri bir sürü şeye rağmen, bu tür şeyleri kaşımak değil ancak zamanında bu acılar çok fazlasıyla yaşandı, ama hiç kimse 'Yeter' deyip isyan etmedi. Bağrına taş basıp bir şekilde hayatına devam etti" diye konuştu.
Bu sessiz yığınların, "bu ülkede herkes insanca, özgür bir şekilde yaşamalı, kendini nasıl rahat hissediyorsa o şekilde giyinmeli" şeklindeki bakış açısı, tarzı ve duruşunun artık bütün toplumda hakim olduğunu dile getiren Dalbudak, "Dolayısıyla bundan sonra inşallah bu tür şeyler yaşanmayacaktır. Türkiye'nin en önemli kurumu, en yetkin kurumu TBMM'de bu iş çözümlendikten sonra artık bir daha bu tür şeylerin yaşanmayacağını düşünüyoruz" dedi.
"İllaki karşı çıkanlar olacaktır"
Nurcan Dalbudak, kararlarına saygı duyulması gerektiğini ifade ederek şunları kaydetti:
"Artık toplumda böyle bir sıkıntı kalmadı. Eğer bu toplumu temsil ediyorsanız, bu toplumun değerlerine saygı duymak durumundasınız. TBMM çatısı altında toplumu temsil eden bireyler buna saygı duymalı. Belki buna illaki karşı çıkanlar olacaktır ama bu asla 1999'da yaşanan, daha öncesinde yaşanan benzer acıların aynısı olmayacaktır. Bu şekilde davrananlar çok büyük bir yıkım yaşayacaklardır. Artık buna toplumun tahammül sınırı kalmamıştır. Korku politikalarının, kara bulutların yok edildiği bir ortamı daha fazla kimse kirletmeye kalkmamalı. Bu bizim anayasal hakkımız. Önünde hiçbir engel olmayan en doğal hakkımızı sonuna kadar kullanacağız."
AA