Dalan’ın arazisini sürmüşler!

Abdurrahman Dilipak

Moda tabiri ile Dalan’ın arazisini sürmüşler.. Hem de kim biliyor musunuz, TSK.. Dalan’ın niye gelmediği şimdi daha iyi anlaşılıyor..

Yeditepe Üniversitesi ve okullarına, terör örgütüne yardım ve yataklıktan el konulur ve bu okullar Milli Eğitim’e devredilir, üniversite devletleştirilirse şaşırmayın..

Dalan ANAP’tan Belediye Başkanı adaylığı için başvurduğunda adaylık parasını kim yatırmıştı?

Ünlü bir iş adamı.. Mesut Yılmaz’ın kadim dostu biri..

Seçim masraflarını kim yaptı.

İkitelli’de sanayi siteleri inşa edilirken bir kooperatifin, Dalan’a som altından basının gözü önünde kocaman bir heykelcik takdim ettiği dedikodusu dolaştı bir ara..

İSTEK Vakfı sonraki döneme ait.. Yeditepe Üniversitesi de öyle.

28 Şubat’ın darbe toplantılarına da ev sahipliği yaptı orası.. Bir çok emekli paşa, şaibeli kişiye yuva oldu..

İSTEK Vakfı tek başına Dalan’ın işi değil. Aydın Doğan da, Koç ailesi, Kıraç da vakfın yönetimindeydi..

Mesela Koman, Çevik Bir filan da oradaydılar..

Arama yapılan yerle ilgili kroki aslında Dalan’ın ofisinde ele geçirilmişti. Sonra bir ihbar mesajı geldi. Şimdi iş ortaya çıktı.

İddiaya göre başka silahlar ve hatta cesetlerin gömüldüğü yerler var arazide..

Dalan artık bundan sonra zor gelir..

‘Oradan benim haberim yok’ dese de bu arazinin tapusu Dalan’a ait..

2B’lik bir araziye tapu nasıl alınmış o ayrı bir hadise..

Tapulu bir araziye TSK nasıl el koyar, o da ayrı bir soru işareti..

Hadi askeriye el koydu, kimse giremiyor, kuş uçurtmuyorlar. Bölgede SAT komandoları devriye geziyor, elektronik gözlerle alan sürekli denetleniyor, iş makinaları ile yapılan bir kazıda saatler süren bir çalışma sonucu çıkartılan bu silahlar oraya ne zaman, nasıl ve kimler tarafından gömüldü.

Dalan oraya hiç gitmediğini söylüyor ama, Bedrettin Dalan’ın arazisinde tenis kortu yaptırılmış. Beykoz Poyrazköy Keçili Deresi mevkiindeki, Bedrettin Dalan’ın İstek Vakfı’na ait tapulu araziden, Çobançeşmesi Devlet Ormanı içinde İstanbul Boğazı’na nazır 75 bin 200 metrekarelik alandan söz ediyoruz.. Basına yansıyan haberlere göre “Arazide imara yönelik ciddi düzenlemeler yapılmış. Helikopter pisti ve tenis kortu inşa edilmiş. Milli Savunma Bakanlığı araziyi kamulaştırma amacıyla İstek Vakfı’na 2008’de dava açmış. Ancak vakıf, üniversite yapmak için bazı girişimlerde bulunmuş.” Yani Dalan’ın bilgisiz ve ilgisiz olduğu bir alan değil..

Askerlerin gözetimindeki bir bölgede silah çıkması, Dalan gibi TSK’yı da zan altında bırakıyor..

Aslında bu araziyi kimden, nasıl ve kaç liraya aldığına da bakmak gerek.. TSK neden o sırada sürece müdahele etmemiş ve rüçhan hakkını kullanmamış?

Arazide bir de ceset bulunursa, iş TSK ve Dalan’ı da aşar.. Orman arazisinin kişilere nasıl tapulandığı ve bu arazinin daha sonra Dalan’a nasıl geçtiği ve TSK’nın kendisine ait olmayan bir araziye nasıl el koyduğu; o silahların ne zaman, nasıl, kim tarafından, niçin gömüldüğü; varsa cinayete kurban giden şahsın kimliği, cinayeti kimin niçin, ne zaman, nasıl işlediği; buna benzer örneklerin daha başka noktalarda da olup olmadığı, bu işlerin Ergenekon’la ilişkisi gibi bir çok soru atılacak ortaya..

Hadi Saylan ve Haberal’a sahip çıktıkları gibi şimdi Dalan’a da sahip çıksınlar bakalım!

İddialara göre Ergenekoncular 1 Mayıs’la birlikte düğmeye basmaya hazırlanıyorlar. 20 Mayıs’a kadar da ellerinden geleni arkalarına koymayacaklar..

Biliyorsunuz 17 Mayıs’ta Ankara’da bir miting hazırlığı içindeler..

Çok fazla köşeye sıkıştılar ve paniklediler.. Her şeyi yapabilirler..

Gelen haberlere göre savcılıklara yağmur gibi ihbar mektubu geliyor. Her gün bir çok tanık çıkıyor ortaya.. Bu süreçte savcılıklara ulaşan bilgiler ve belgeler ışığında, mevcut tutukluluların birkaç katı yeni tutuklama gündemde. İşin media, siyaset, bürokrasi, ve muvazzaflarla ilgili kısmı hazır..

Ergenekoncular ve ETÖ’nün avukatlığına soyunanlar artık gerçeği görmeliler..

Yapacak hiç bir şeyleri yok. Şanslarını kaybettiler.. Artık dokunulmaz değiller.. Deniz bitti..

Direnecek olurlarsa kendi başlarını belaya sokarlar..

Her şey Ümraniye’de ele geçen bombalarla başladı. Siz bunu Dink cinayeti ya da “İyi çocuklar”ın işleri ile de başlatabilirsiniz.. Gölbaşı’nda, Eskişehir’de, Sincan, Sakarya, Poyrazköy, Beykoz, Yeditepe’de ele geçen silahlar, belgeler, sona gelindiğini göstermiyor. Bunların hepsi öncü sarsıntılar..

Daha işin başındayız..

Ulusalcıların 17 Mayıs Ankara çıkartması, dünden bu güne geriye “kaç kişi” kaldıklarını gösterecek..

Gelişen olaylar karşısında hangi gazetede kim ne yazıyor, hangi kanalda kim ne söylüyor, hangi politikacı kimin yanında duruyor, hangi örgüt kime destek veriyor, bütün bunlar kimin “kim” olduğunun ipuçlarını veriyor aslında..

Bu tartışmalar ışığında toplum kendi ülkesinin gerçekleri ile yüzleşiyor.. Bu da başlı başına bir kazanç.. Selam ve dua ile..

VAKİT