Al Jazeera Arapça'ya konuşan 1948 Filistin İslami Hareketi'nin Başkan Yardımcısı Kemal Hatib, Dahlan'ın emrindeki bir BAE'li iş adamının Kudüs'ün Eski Şehir mevkiinde Mescid-i Aksâ'ya bitişik evlerden birini satın almak isteyen Filistinli zengin bir iş adamının girişimlerini anlattı.
Hatib, bu iş adamının evin sahipleriyle uzun görüşme yaptığını, ev için ilk etapta 5 milyon dolar önerdiğini, sahibi satışa yanaşmayınca, fiyatı 20 milyon dolara kadar çıkardığını, ev sahibinin evini satmak istemediğini söylemesi üzerine ayrılmak zorunda kaldığını söyledi.
BAE'nin Kudüs'le ilgili girişimlerinin hâlâ devam etmekte olduğunu hatırlatan Hatib, bu bilgilendirmeleri konunun muhataplarından bizzat bilgi edinerek anlattığını söyledi.
Kemal Hatîb, söz konusu iş adamının, Fetih'ten ihraç edildikten sonra BAE'ye yerleşen ve Muhammed bin Zayed'in baş danışmanlığına atanan Muhammed Dahlan olduğunu söyledi.
Dahlan'ın Gazze'ye daha yakın olmak adına geçtiğimiz ay Mısır'ın başkenti Kahire'ye taşındığı biliniyor.
Filistinli siyasetçi, "Aksa'yı elimizden almaya çalışıyorlar. Tüm Kudüslüler evlerini satmayarak kumpasa direnmeli" dedi.
Kudüslü emlakçılar, kentteki arazilerin Arap aracılarla İsrailliler tarafından satın alınarak bölgenin Yahudileştirildiğine dikkat çekiyor.
Hatip de tüm Filistinlilere tekrar evlerini satmammaları konusunda çağrı yaptı.
Konuyu bugünkü köşesine taşıyan Yeni Şafak Yazarı Taha Kılınç ise "Kudüs'e yolu düşen hemen herkesin mutlaka dinlediği bir hikâyedir" diyerek, 2014'te yaşanna şu olayı aktardı:
"Zeytin Dağı taraflarında evi bulunan bir Filistinlinin kapısını, günün birinde hiç tanımadığı kişiler çalmış. Samimi ifadelerle selam veren misafirler Arap olduğundan, ev sahibi onları içeri buyur etmiş. Kısa bir sohbetin ve ikramın ardından, misafirlerden biri ev sahibine, “Bu evi bana satar mısınız?” teklifinde bulunmuş. Beklemediği bu adım karşısında şaşıran adam, evini satmayı düşünmediğini söylemesine rağmen, misafirler ısrarı sürdürmüş. Ev sahibi ikna olmayınca, misafirler de kalkıp gitmişler. Aradan biraz zaman geçmiş, misafirler yeniden kapıda belirmiş. Bu defa, sözü fazla uzatmadan, masanın üzerine bir çek defteri koymuşlar. “Al kalemi eline” demiş biri, “Dilediğin rakamı yaz!” Evini satmayı kesinlikle düşünmeyen adamcağız, örnek olarak kendisine önerilen rakamları duyunca büyük şok yaşamış: “Beş milyon dolara kadar çıkabilirsin.” İçinde bulunduğu ihtiyaçları, borçlarını, sıkıntılarını aklından geçiren ev sahibi, bu defa fazla direnecek gücü bulamamış kendinde. Diğer ayrıntıları konuşmak üzere, artık direniş göstermeyi bırakmış.
Esrarengiz misafirler, ardından en çarpıcı cümleleri sıralamış: “Evini satmayı kabul ettiğin takdirde, alacağın paranın dışında sana ve eşine ömür boyu maaş bağlanacak. Çocuklarının eğitim masrafları karşılanacak. Dilediğin Arap ülkesinde, dilediğin ev senin için tahsis edilecek. Ömrünün sonuna kadar orada yaşayacaksın.” Ev sahibinin gözleri parlamış ister istemez. Kudüs'teki eski evine karşılık, rahat ve konforlu bir hayat garantisi… Üstelik evini Araplara sattığı için, vicdan azabı duymasını gerektirecek bir husus da söz konusu değil. Adamın mahalledeki komşuları, bir sabah eve yabancıların girip çıkmaya başladığını görmüş. “Herhalde misafir geldi” diye düşünürlerken, gerçek çok geçmeden anlaşılmış: Ev sahibi adam ve ailesi, geceleyin evlerini sessizce terk edip gitmişler meğer. Yerlerine gelenleri mahallede kimse tanımamış önce, daha sonra evin Yahudi yerleşimcilere tahsis edildiğini öğrenmişler.
Kâğıt üzerinde resmi satış işlemi gerçekleştiği için, yapılacak bir şey yokmuş artık elbette. Evin eski sahibi izini uzun süre kaybettirmiş. Komşuları, ne kadar uğraştılarsa da kendisinden haber alamamışlar. Nihayet, ailenin Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) yerleşti(rildi)ği ortaya çıkmış. Evi ziyaret edip satın alma işini yapan Arap misafirlerin BAE adına çalışan simsarlar olduğu da bu vesileyle öğrenilmiş."
"2014'te gerçekleştiği belirtilen bu olaydan beri, Kudüs halkı ev satışı ve mülk devri konusunda son derece hassas. İsrailli yerleşimciler ve onların temsilcileri satışta ısrar etmek için kendileri kapıya gelemediğinden dolayı, bu işin Arap simsarlara havale edilmiş olması, Kudüslüleri daha da dikkatli hale getirmiş. Tedbirsizlik, temkinsizlik ve saflıktan ötürü yaşanan ilk örnek dışında, BAE'nin emlak avcıları Kudüs'ten bir şey koparmayı henüz başaramamış."
Kaynak: Time Türk