Yine döndük dolaştık, geldik “Yetkilerimiz daraltıldı. Terör bunun için azdı. Bu kanunlarla terörü önleyemeyiz” kısır döngüsüne..
Yeni yetkiler istiyorlar.. Bu yetkilerle, teröristlere değil; sivil halka baskı uygulayacaklar..
Kendi halinde insanları bile kızdırıp, dağa çıkartacak, terörü azdıracak tahriklerde bulunacaklar!
Sonra “Hakların azaltılması mı terörü azdırdı, yoksa terör mü hakların kısıtlanmasına sebep oldu” kısır döngüsü ile milleti oyalıyacaklar!
“Askerin yetkisi azaltıldığı için terör arttı” iddiaları o kadar açık bir çarpıtma ki; iddia sahiplerinin güvenilirliklerini zedelemekten başka bir işe yaramıyor!
Terörü önlemede; özellikle de son tartıştığımız olay ve benzerlerinde, “yetki azlığı veya çokluğu” ile ilgili bir sorunun ne alakası var?
Gözaltı süresi 4 gün değil de 40 yıl olsa ne olur?
Gözaltında avukat bulundurmayı kaldırmak bir yana, avukatla 40 yıl görüştürmeseniz ne olur, ne değişir?
Aktütün baskını ile ilgili somut olay kapsamında cevap verin bu işe!
Adamlar, K. Irak’taki kamplarından yola çıkıyorlar.. Sizin elinizdeki kanunlarda, yetkiniz vardı-yoktu tartışması yapabileceğiniz, bu konuda bir sınırlamanız var mı?
Eğer elinizde teknik imkânlarınız varsa, teröristler sınırımıza yaklaşırken, tespit edersiniz. Ona göre hazırlığınızı yaparsınız..
“Kamptan çıkıp yürüyüşe geçen teröristleri niye teknik aletlerle izliyorsunuz? Özel hayatın gizliliğini ihlâl ediyorsunuz” diyen mi var size?
Bu konuda yapılmış tek bir soruşturma var mı acaba?
Böyle saçma bir şey olabilir mi?
Teröristler; sınıra geldiler, yine teknik aletlerle izleyin. Onlar size saldırmadan, siz onlara saldırın.
“Efendim peşmerge kılığında geliyorlar! Askerin arama yapma yetkisi bile yok!”
Laf salatasını bırakın.
Yine Aktütün baskını çerçevesinde tartışalım.. Söyleyin bakalım, “350 kişilik terörist grubun, peşmerge ile karıştırılması diye bir şey söz konusu olabilir mi?”
Peşmerge kılığı mı var bu işin?!
Nerede görülmüş, nerede duyulmuş, peşmergelerin, masum amaçlarla, sınırımızın etrafında 350 kişilik ekiple hep birlikte gezdiği!
Söylediğiniz lafa önce siz inanın!
Sonra milleti kandırmaya çalışın!
Başka hangi gerekçelerle itiraz ediliyor?
“Askerin, dağda yakaladığı teröristi gözaltına alma yetkisi bile yok. Savcının emir vermesi gerekir!”
Yani; milleti enayi yerine koymanın, tam dikalâsı bu!
Somut olaydan, yani Aktütün baskınından hareketle bu iddiayı da masaya yatıralım.
Aktütün Karakolu’nu basmak için gelen teröristlere karşılık verirken, askerlerimiz savcıdan izin mi aldılar?
Bırakın gözaltına almayı, 25 teröristi öldürdüler.. Var mı, bir tane Allah’ın kulu çıkıp da, “Size saldırmış olabilirler. Siz onları niye öldürüyorsunuzki. Öldürmemeliydiniz. Savcılığa gelip, ifadelerinizi vereceksiniz!” diyen!
Var mı böyle bir şey ki, kalkmış, “Askerin gözaltına alma yetkisi bile yok” türünden mavallar okunuyor!
Bu iddiaları, sıradan kişiler ortaya atsa, “Canım cevap vermeye ne gerek var!” deyip geçeceksiniz. Ama birçoğu emekli statüsünde de olsa, koca koca rütbesi olan kişiler ediyor bu lafları..
Yetki azlığı-çokluğu tartışması, şehrin ortasında patlatılan bomba olayında gündeme gelebilir.
Evet; bombanın şehrin ortasına kadar getirilmesi sırasında, kolluk güçlerinin istedikleri yerde, istedikleri gibi arama yapmaları, kişileri sınırlama olmaksızın gözaltına alabilmeleri, tesadüfen de olsa emniyet güçlerine başarı kazandırabilir.
Ama dağdaki teröristle çatışmada, kanunun lafı mı olur ki, böyle müessif olayların hemen arkasından “askerin yetkisi az” tartışması başlatılıyor!
Aktütün baskınında 25 teröristi öldürmüşsünüz, bir 25 teröristi daha, hatta 100 tanesini, 200 tanesini daha öldürmüş olsaydınız, size kim ne diyecekti ki?
Lütfen beyler.. Kendi kusurlarımızı, kanunlardaki eksikliklere tahmil etmeyelim.
Dağdaki teröristle mücadele için yetki isteyip, köydeki vatandaşları baskı altına alacak yetkilerle donatılmanın yollarını aramayalım...
VAKİT