Dâbbetül-arz

Hayrettin Karaman

Örnek olarak Dâbbetü'l-arz'ı ele alabiliriz. Yıllar öncesinde olduğu gibi bu günlerde aynı konu yine gündeme geldi ve

"Bu alametten maksat meşhur İngiliz ilim adamı S. Hawking'dir" iddası tekrarlandı. Bu yoruma/iddiaya göre Hawking'in nitelikleri Kur'ân'da zikredilen kıyâmet alâmetleri ve Dâbbetü'l-arz ile örtüşüyormuş. Bize göre bu iddia da -diğer büyük alâmetlerle ilgili teviller ve yorumlar gibi- tutarsız, delîlsiz ve şahsî yakıştırmadan ibarettir. Çünkü:

1. Kur'ân'da "dâbbe" kelimesi, yalnızca insanı ifade etmek üzere kullanılmamış, ya bir şekilde hareket eden hayvanlar veya insanın da içlerinde bulunduğu canlılar için kullanılmıştır. Meselâ Sebe sûresinde zikredilen (34/14), Hz. Süleyman'ın vefât ettiği halde, dayanarak ayakta durduğu bastonunu kemiren ve onun yere düşmesini, böylece öldüğünün anlaşılmasını sağlayan "dâbbetü'l-arz", bütün tefsircilere göre insan değil, bir ağaç kurdudur; yani hayvandır.

2. Kur'ân ve hadîs diline göre Allah bir insan yaratacak ve buna bir görev verecekse bu insanın ortaya çıkması "yerden bitiririz, çıkarırız" şeklinde değil, "yaratırız, göndeririz, gelir, iner, doğar..." şeklinde ifade edilir. Kıyâmet alâmeti olarak zikredilen (Neml: 27/82) dâbbe ise "onlar için yerden bir dâbbe çıkarırız" şeklinde ifade edilmiştir.

3. Allah'ın yerden çıkaracağı dâbbenin konuşacak olması ille de insan olmasını gerektirmez; Kur'ân'a göre, dağlardan kuşlara kadar mûcizevî olarak konuşan başka yaratıklar ve uzuvlar da vardır.

4. Bu yaratık (Dâbbe) insanlara, "Allah'ın âyetlerine hakkıyla iman etmediklerini söyleyecek, bu konu üzerinde konuşacak, insanları iman ve âhirete hazırlık konusunda uyaracaktır. S. Hawking, benim bilgime göre Allah'a ve âhirete inanmıyor, onun söylediği, "insanların kendi elleriyle dünyayı yaşanamaz hale getirecekleri ve böylece yok olacaklarıdır, böyle bir tehlikenin varlığıdır". Tedbir olarak tavsiyesi de "Allah'a inanın, âhirete hazırlanın, ibâdet edin, kötülük yapmayın..." şeklinde değildir. Onun tedbir olarak tavsiyesi "uzayda insanların hayatlarına devam edebilecekleri alanlar ve ortamlar oluştumalarından ibarettir." Buna göre Hawking'in nitelikleri ve söyledikleri, Kur'ân'da geçen Dâbbetü'l-arz ile örtüşmemektedir, hattâ hiçbir ilgisi yoktur.

5. Kur'ân'a göre dünya kıyâmeti ile bütün evreni hattâ maddî varlıkları kapsayan kıyâmeti birbirinden zaman olarak ayırmak da mümkün değildir. İlâhî kitaba göre insanlar, dünya kıyâmetinden sonra başka bir yıldızda veya uzay kolonisinde yaşamayacaklardır, böyle bir anlayışın Kitab'da delîli yoktur.

6. Tabîî yollardan dünyaya gelmiş, okuyup öğrenmiş bir insanın, iman üzerine konuşmasının alâmet olacak bir olağanüstü yanı yoktur; asırlardan beri insanlar bu konuları konuşmakta, inanmayanları, inanıp da gereğini yerine getirmeyenleri uyarmaktadırlar. Alâmet olacak yaratığın olağan dışı bir varlık olması akla daha yatkındır.

Bize göre "Kıyâmet alâmetleri bir mümini niçin ve nasıl ilgilendirir?" sorusunun cevabı da önemlidir.

1.İman bakımından: Allah Teâlâ ve O'nun elçisi bunlardan bahsettikleri için mümin bunlara inanır, "nasıl açıklanmışlarsa öylece var olacak, yapacaklarını yapacaklardır" der.

2.Amel bakımından: Küçük büyük alâmetler zuhûr ettikçe kıyâmetin yaklaştığını anlar, kendini buna göre hazırlar, hayatına ve programlarına bu çerçevede çekidüzen verir. Esasen Allah'a ve âhirete inananan, sorumluluk duygusu taşıyan şuurlu bir mümin için şu ölümlü dünyada geçirdiği her anın onu hayatın sonuna doğru taşıdığını bilmesi, âhir zaman peygamberinin gönderildiğinden haberdar olması, küçük alâmetlerin içinde yaşaması derlenip toparlanmak, hesaba hazır yaşamak için yeterlidir. Onun büyük alâmetleri beklemeye de, tevil ederek anlamaya ve tabîîleştirmeye çalışmaya da ihtiyacı yoktur.

YENİ ŞAFAK