D. Mehmet Doğan güzel bir örneklik bıraktı...

Ahmet Varol, Mehmet Doğan'ın ortaya koyduğu güzel örnekliğe dikkat çekerken yazısının son kısmını Yahya Sinvar'ın Hamas lideri seçilmesine ayırıyor.

Ahmet Varol / Yeni Akit

Onu okumaya devam edeceğiz

Pek çok kişi gibi ben de lise yıllarımda okuduğum Batılılaşma İhaneti isimli kitaptan çok etkilenmiştim. Bu kitapla birlikte gönlümde aynı zamanda bir D. Mehmet Doğan muhabbeti ve ilgisi oluştu. Ama bu kitabı okuduğumda, yıllar sonra yazarıyla tanışacağımı hiç düşünmemiştim. Çünkü okuduğum kitapların yazarlarından sağ olanlarla tanışma ve görüşme hayalleri kurmuyordum. 

Ama aradan yıllar geçti, Allah nasip etti biz de yazı alanında yer aldık ve bu, bizden önce bu alana giren ve kendilerinden istifade etmiş olduğumuz muhtelif yazarlarla, fikir adamlarıyla tanışma, görüşme, yüz yüze müzakerelerde bulunma fırsatları verdi. Batılılaşma İhaneti isimli kitabından dolayı gönlümde özel bir yeri olan ağabeyimizle bu fırsatı elde etmenin ise özel bir anlamı ve yeri vardı. 

Kendisiyle en son Alanya’daki bir kültürel etkinlik kampında bir araya geldiğim ve uzun sohbetlerde bulunma imkanı elde ettiğim bu değerli insan geçen yıl, “1932 Dini İnkılap Yılı” isimli kitabını “Aziz Dost Ahmet Varol’a muhabbetle!” diye yazıp imzalayarak göndermişti. Temennimiz bu aziz dostumuzla ve ağabeyimizle muhabbetimizin bizi cennette de bir araya getirmesi, yarım kalan sohbetlerimizi orada sürdürmemizdir. Kur’an-ı Kerim’in Mümtehine suresinin son âyetinde inkar edenlerin, kabre girenlerden artık ümidi kestiklerine dikkat çekilir. İman ne güzel nimettir ki bu sayede biz önden gidenlerden asla ümit kesmez, onlara kavuşacağımız beklentisi içinde oluruz. Eğer öyle olmasaydı gerçekten ne kadar zor olurdu! 

Bazıları belki bunun bir teselli olduğunu zanneder ama zamanı geldiğinde artık hiç kimse gerçek olduğunu inkar edemeyecek. Yüce Allah Vakıa suresinin ilk ayetlerinde de şöyle buyurur: “O olay (kıyamet) gerçekleştiği zaman, Onun gerçekleşmesini yalanlayan çıkmaz.”

Aziz dost ve muhterem ağabeyin imzalayıp gönderdiği “1932 Dini İnkılap Yılı” isimli kitabın tümünü satır satır okudum. Okunmasını da tavsiye ediyorum. Diğer kitapları gibi bu da okunmaya değer. Bir dönemi kaynaklara ve belgelere dayanarak çok güzel tahlil ediyor. 

Ama burada kalmayacak inşallah onu okumaya devam edeceğiz. Çünkü henüz okumadığım kitapları var. Allah mekanını cennet eylesin ve bizi de onunla cennette bir araya getirsin. 

Yahya Sinvar seçildi mi seçtirildi mi?

Yahya Sinvar’ın Hamas Siyasi Büro başkanlığına ittifakla seçilmesinden sonra onun siyasi temayülleriyle ilgili birtakım varsayımlardan hareketle muhtelif yorum ve değerlendirmeler yapıldı. Başta şunu belirtelim ki hiçbir beşer kusursuz ve eleştirilemez değildir. Ama her eleştirinin de isabetli ve haklı olduğu söylenemez. Bazen çok yersiz, tutarsız ve son derece isabetsiz eleştiriler yapıldığı olmaktadır. Ben burada eleştirilerin detaylarına girmeyi ve iddialara cevap vermeyi gereksiz görüyorum. 

Ancak şunu özellikle vurgulamak istiyorum ki Hamas’ın örgütsel yapılanmasında ve hareketin yönetici kadrolarının belirlenmesinde hiçbir dış gücün siyasi tesiri ya da ekonomik desteklere dayalı baskısı söz konusu değildir ve bugüne kadar böyle bir şeyin kesinlikle olmadığını çok rahat bir şekilde söyleyebilirim. 

Her şeyden önce hareket, kuruluşunun üzerinden geçen 37 yıla yakın süre içinde işgal rejiminin, bölgesel güçlerin ve Filistin sahasında at oynatanların tüm baskılarına rağmen Filistin davasıyla ilgili temel ilkelerinden bugüne kadar geri adım atmamış ve taviz vermemiştir. Yönetici kadrolarının belirlenmesinde hareketin belli bir çalışma düzeni var. Görevlendirmeler ve seçimler bu çalışma düzenine göre yapılmaktadır. Birilerinin baskılarına veya birilerini memnun edeceği beklentilerine göre karar verilmez. En başta gözetilen davanın maslahatıdır. Sonra da hareketin kendi iç yapısıyla ilgili öncelikler ve içinde bulunulan dönemle ilgili şartlar gözönünde bulundurulur. Daha önce de dikkat çektiğimiz üzere böyle bir mücadelede aktif pozisyonlarda yer almaktan da kimsenin dünyevi bir çıkar gözetmeyeceğini, çünkü böyle bir şeyin zaten mümkün olamayacağını aklı başında herkesin tahmin etmesi gerekir. 

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango