Cüret, küstahlık, skandal…

Ali Bayramoğlu

CHP Genel Sekreteri Önder Sav, genel saymanı Mahmut Yılmaz, Kanaltürk'ün bir dönem sahibi olan Tuncay Özkan, oturmuşlar 10. maddelik bir “Prodüksiyon Sözleşmesi” imzalamışlar.

Buna göre CHP televizyon kanalına 3.5 milyon dolar ödemiş.

Kanaltürk televizyonu da bir dizi taahhütte bulunmuş. Bunlar arasında yayın politikasında partinin görüş ve programına uygun davranmak, partililerin televizyon programlara konuk olması yer alıyormuş.

Ayrıca aldığı paraya karşılık Tuncay Özkan Kanaltürk hisslerinin yüzde 40'ını CHP'ye rehin vereceğini kabul etmiş…

Gazete haberleri böyle…

Star Gazetesi ele geçirmiş, yayınlanan belge böyle…

CHP, daha önce ortaya çıkan 3,5 milyon dolarlık para aktarımının Kanaltürk'e bir belgesel için verildiğini açıklamıştı. Sözleşme ortaya çıktıktan sonra parti, aynı telekulak olayında olduğu gibi içene kapandı, sessizliğe büründü.

Tam bir skandal, baştan aşağıya gayri meşru ve siyasi ahlak dışı bir manzara var ortada…

Parayla televizyon, haber ve program satın alan bir siyasi parti…

Pek önemsediği objektif gazeteceliği kendi eliyle tahrip eden bir siyasi anlayış…

Ne garip, bu ülkedeki tüm ciddi siyasi skandalların arkasında kendisini “rejim partisi ya da aktörü” ilan edenler çıkıyor…

Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi skandallarından birisi olan İSKİ olayı yine sosyal demokrat bir partinin, SHP'nin eseriydi.

Skandal alınan rüşvetlerin sadece kişilerin ceplerine değil, partinin kasasına da aktığını göstermişti. Rüşvetler partiye ve kişiye olmak üzere yüzdelendiriliyordu.

Kanaltürk skandalının da temiz siyaset vurgusu açısından İSKİ meselesinden aşağı kalır yanı yok.

Biri siyaseti satmak diğeri siyaseti satın almak üzerine kurulu…

Söyledik, skandalların, az zeki işlerin, ucuz kumpasların altından hep “veyasetçi rejim aktörleri” çıkıyor.

Belki de doğal, belki de iyi oluyor. “Bu tür işler” vesayetçi anlayışın iç yüzünü ya da “ekonomik politikasını” veya ifade ettiği parasal ve siyasi tekel halini iyice ortaya koyuyor.

Ama yine de bu ülkeye, bizlere yazık oluyor…

Çıtanın düştüğü düzey inanılmaz…

Vesayetçi aktörlerin cüreti, küstahlığı, nobranlığı inanılmaz…

CHP'nin iş pazarlığı yaptığı, iş tuttuğu kişiye bakın…

Tuncay Özkan'ın Kanaltürk'te marifetlerini yıllarca sergiledi. Küfür, hakaret, askeri darbeye davet, itibar bozma, kaos üretme bunların başta gelenleriydi.

Şubat ayında şunları yazmıştık bu köşede:

“Tarih 16 Mart 2007… Muhtıradan bir süre önce…

Kaynak: kemalistler.net

Metin: "Yiğit Gazeteci Tuncay Özkan Ordu'yu Göreve Çağırdı! Bu akşam yayınlanan Gerçekler programında, son zamanlarda ulusalcı çıkışlarıyla AKEPE iktidarının başına bela olan Atatürkçü gazetecimiz Tuncay Özkan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin TSK İç Tüzük 35. Madde uyarınca Türkiye Cumhuriyeti'nin rejimini koruması konusunda üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguladı…"

“Tarih 7 Ocak 2004

Kaynak: Nokta Dergisi, Oramiral Özden Örnek'in Günlükleri

Metin: "Tuncay Özkan'ın ziyareti… Benden OYAK'ın kurulacak şirkete hissedar olmasını ve böylece Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı bir çeşit koruma sağlamayı istedi. Ben de kendisine elimden geleni yapacağım, dedim… Medya desteği olmadan ulusalcıların Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve partisi ile başa çıkması mümkün değil. Bu nedenle Tuncay Özkan'ın desteklenmesi gerekir…"

Tarih 15 Mart 2004

Kaynak: Nokta Dergisi, Oramiral Özden Örnek'in Günlükleri

Metin: "Tuncay Özkan yanında yeni kurmakta olduğu TV istasyonu yöneticisi olacak Kerim Can ile beraber geldi. Çok oturmadılar. Bana OYAK'ın reklâm teminatı verip veremeyeceğini sordu. Esas bunu öğrenmeye gelmişler…"

Tutulan iş işte bu…

Ne var ki ve ne yazık ki hâlâ kumpasları yapanlar değil, kumpaslara maruz kalanlar tartışılıyor…

Cüret ve küstahlık da işte burada…

Yeni Şafak gazetesi