İntikam
Hakan Albayrak / Karar
Amerika Birleşik Devletleri’nin derdine bakar mısınız? Darbecilerden intikam alınmamalıymış!
Türkçesi: Bizim çocuklar bu sefer başaramadı, lütfen üzerlerine fazla gitmeyin.
15 Temmuz gecesi Türkiye’ye saldıran ihanet şebekesinin ABD ile irtibatını ortaya koyan bu açıklama, hainler hakkında başlatılan soruşturmaların ve açılacak olan davaların dosyalarına muhakkak girmeli. Hainlere, “ABD hükümeti, onca cinayetinize rağmen sizi niye açıkça kolluyor? Aranızda nasıl bir irtibat var?” diye sorulmalı. ABD’li yetkililere de “Demokratik düzeni yıkmaya teşebbüs eden, parlamentoyu bombalayan ve çoğu sivil olmak üzere yüzlerce kişiyi hunharca katleden darbecileri böyle pervasızca kollamanızın sebeb-i hikmeti nedir? ‘Amerikalılar kendi adamlarını anında sattı’ dedirtmemek, Türkiye ordusunda ve başka ülkelerin ordularında bulunan diğer potansiyel darbecilerinize itimat telkin etmek değilse ne?” diye sorulmalı.
Askerî darbenin bastırılması üzerine ilk iş olarak darbecilerin esenliğini temine çalışan ABD, gösterdiği bu refleksle çok büyük bir açık vermiş oldu.
***
Adına ister ceza deyin ister intikam… İntikamsa intikam… Mevcut kanunlar ne kadarına el veriyorsa o kadar sert davranmak lazım bu hainlere. Sivil vatandaşları, polisleri ve milletin askerlerini vuran “er”ler dahil. Emir kuluymuş, istemeden yapmış, komutandan korkmuş falan filan; bunlar mazeret değil. Haksız yere taammüden insan öldürmenin mazereti olamaz. Öyle bir durumda gerekirse öleceksin, ama öldürmeyeceksin. Öldürmeyeceksin kardeşim! Öldürürsen bedelini çatır çatır ödeyeceksin.
Aslında bedeli tabii ki idam. Milletin silahıyla milleti vuran FETÖ’cü caniler ve onların suç ortakları, kurşuna dizilmeyi yahut ipe çekilmeyi yerden göğe kadar hak ediyorlar. Ne yazık ki mevcut kanunlar buna el vermiyor. İdam cezası geri getirilse bile, kanunlar geriye doğru işlemediği için 15 Temmuz vahşetinin mesullerini/faillerini idam etmek mümkün olmaz.
Hiç değilse bundan sonrası için cinayetlerin önüne geçilmesi yahut katillerin layıkıyla cezalandırılması bakımından idam cezasının geri getirilmesini ben şahsen çok isterim, fakat devlet büyükleri ‘Millet isterse niye olmasın?’ dese de buna pek ihtimal vermiyorum. Malum olduğu üzere idam cezasının bulunduğu ülkeler Avrupa Birliği’ne giremiyor. Hükümet, Avrupa Birliği angajmanından vazgeçmeye hazır mı? Bu yönde hiçbir ciddi işaret yok.
Öyleyse, 15 Temmuz Cuntası mensuplarına ve onların emirleri doğrultusunda cinayet işleyenlere verilebilecek en ağır cezanın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olduğu fikrine kendimizi alıştıralım ki sonra hayal kırıklığına uğramayalım.
‘Cunta mensupları ve onların emirleri doğrultusunda cinayet işleyenler’ diye özellikle belirtiyorum, çünkü bu darbe teşebbüsüne karışan herkesin suçluluk derecesi aynı değil ve cezaları da elbette farklılık arz edecektir. ‘Alayına müebbet!’ diyecek halimiz yok. Şunu diyecek halimiz var ama: Darbenin planlayıcıları ve önderleri (cunta) arasında yer almayan ve cinayetlerle alâkaları bulunmayan, fakat cuntanın otoritesini kabul edip şu veya bu talimatına uymuş olan subaylar da, o talimat istediği kadar zararsız olsun, hatırı sayılır cezalara çarptırılmalı.
Ülke yönetimine el koymaya kalkışan cuntaların emirlerine itaat edilmemesi gerektiğini dimağlara iyice yerleştirmek için bunu yapmak şart.
***
Yeri gelmişken…
15 Temmuz Cuntasını tel’in eden bazı subaylar, askerî darbeyi kategorik olarak reddetmeyip sadece “emir-komuta zinciri” dışındaki askerî darbelere karşı oldukları intibaını uyandıran ifadeler kullanıyorlar. O gece yaptıkları açıklamalarda darbecilerin TSK’da taban bulmasını önlemek için bu tür ifadeler kullanmış olmalarını mazur görebiliriz, ama bundan sonra başka türlü konuşmalarını bekleriz. Şöyle: “Milletin seçtiği idarecilere askerî müdahale, isterse emir-komuta zinciri içinde olsun, melundur. Namuslu ve şerefli bir asker, hiçbir kayıt ve şart altında milli iradenin karşısına dikilmez, milli iradeyi temsil eden hükümetine başkaldırmaz, başkomutanı olan cumhurbaşkanını öldürmeye kalkışmaz, silahının namlusunu milletine çevirmez, polisini öldürmez, Meclis’ini bombalamaz. Böyle bir hareketin emri bizzat genel kurmay başkanı ve kuvvet komutanlarından bile gelse, o emre uyan asker hain olur. Zincirin içi dışı diye ayırmadan her türlü askerî darbeyi lanetliyoruz vesselam.”