Cumhuriyet'in ihmal ettiği Diyarbakır...

Aydın Ünal, Diyarbakır'daki seçim atmosferini değerlendiriyor.

Aydın Ünal / Yeni Şafak

Diyarbakır 

AK Parti’nin 1. Sıra Adayı Sayın Galip Ensarioğlu’nun davetiyle Diyarbakır’dayız.

Diyarbakır en güzel mevsimini yaşıyor. Hava serin, hafiften yağmur yağıyor. Dicle coşkun akıyor. Şehrin etrafındaki bahçelerden, tarlalardan yemyeşil bereket fışkırıyor.

6 Şubat depremini kısmen hisseden Diyarbakır’da yaralar sarılıyor. Şehrin genelinde afet havası yok. Gündelik hayat normal akışında devam ediyor.

Tarih boyunca Diyarbakır bölgenin en önemli şehirlerinden biri oldu. Adı Mekke, Medine, Bağdat, Şam, Kudüs ile birlikte yazıldı. Tarım, ticarette olduğu kadar, 5. Harem-i Şerif Ulucami ile ilmin, ibadetin de merkezi haline geldi.

Cumhuriyet döneminde Diyarbakır çok ihmal edildi. Bu ihmalin doğurduğu terör ile 1980’lerin başından itibaren şehir ağır yıkıma uğradı. Ticaret durdu. Turizmden eser kalmadı. Var olan huzur, refah, güven de kayboldu. AK Parti’nin 2002’de iktidara gelmesiyle bütün bölge ve Kürt meselesiyle birlikte Diyarbakır’ın da kaderi köklü şekilde değişmeye başladı. Diyarbakır, iktidar partisine oy versin ya da vermesin, her dönemde çok büyük yatırım aldı. Yollar yapıldı, binlerce konut inşa edildi, kentsel dönüşümle şehir güzelleşti, geniş bulvarları, parkları, meydanları, köprüleri, tarihi eser restorasyonları ile şehir tarihteki parlak günlerine yeniden döndü.

2015’te terör örgütünün başlattığı Hendek Olayları ile Diyarbakır’ın tarihi eserleri dahi ağır hasar almıştı. 2016 sonrası başlatılan Sur Projesi tamamlanma aşamasına gelmiş. Kelimelerle tarif etmek zor, gidip o muhteşem eseri yerinde görmek gerekiyor. Yeniden ayağa kaldırılan Sur bölgesi bile Diyarbakır’ın değişen çehresini tek başına anlatmaya yetiyor.

Bu şehre her geldiğimde biraz daha değişmiş, gelişmiş buluyorum. Şehre yapılan yatırımların yanında, terörle bağlantıları nedeniyle görevden alınan belediye başkanlarının yerine atanan kayyumlar da şehri normalin çok üzerinden bir yatırımla buluşturuyorlar. Şu an Diyarbakır’ın İstanbul, Ankara, İzmir’den refah ve güvenlik anlamında hiçbir farkı yok. Tarihi eserleriyle ve bu eserlerin arasındaki canlı ticaretiyle Diyarbakır bütün dünyanın ilgisine mazhar oluyor. Sur sokaklarında Türkiye ve dünyanın her yanından gelmiş turistler geziniyor.

Diyarbakır’da 2002’de başlayan bu büyük değişim AK Parti’ye yeterince oy getirmedi. Bunun da nedenleri var: Diyarbakır, kimi zaman milletvekili listelerine, kimi zaman da güvenlik politikalarındaki yanlışlara tepki verdi. Yine de, HDP’nin ulusalcı, istismarcı kimlik siyaseti karşısında AK Parti Diyarbakır’da çok güçlü şekilde tutunuyor. HDP’nin milletvekili listesinde ilk sıralarda Diyarbakırlılar yok. Bu, Diyarbakır’da tepkiye neden olmuş. AK Parti’nin listesi ise ciddi bir heyecan oluşturmuş.

AK Parti’nin listesinde ilk sırada yer alan Mehmet Galip Ensarioğlu, Diyarbakır’ın en sevilen ailelerinden birinin mensubu. Dedesi Abdurrezzak Ensarioğlu’nun bir kardeşi Osmanlı-Rus Savaşı’nda, komuta ettiği Kürt milislerle birlikte şehit edilmiş; diğer kardeşi ise Şeyh Said isyanı sırasında gözaltına alınmış ve gözaltında hayatını kaybetmiş.

Abdurrezzak Ensarioğlu çocuk yaşta olduğu için Şeyh Said isyanı sonrası kıyımdan kurtulmuş ancak Menemen hadisesi sırasında tutuklanmış. Demokrat Parti’nin kurucuları arasında yer almış. 27 Mayıs darbesi sonrasında Sivas’ta bir kampta tutulmuş, oradan Antalya’ya sürgün edilmiş. Evinde yapılan aramada, Adnan Menderes’in kendisine yazdığı bir mektupta “ellerinizden öperim” ifadesi geçtiği için mektup Menderes’e karşı delil olarak kullanılmış. 1962’de hakkındaki sürgün kararı kalkınca Diyarbakır’a dönmüş. Oğulları Abdüllatif ve Salim sağ partilerde siyaset yapmışlar. Şimdi bayrağı torun Galip Ensarioğlu taşıyor. 24 ve 26. Dönem’de TBMM’de Diyarbakır’ı temsil eden Galip Bey, 28. Dönem’de de Diyarbakır için aday ve görünen o ki Diyarbakırlılar da bundan çok memnun.

Listenin ikinci sırasında da ilginç, önemli bir isim var: Sait Yaz. Diyarbakır Ulu Camii’nin 30 yıl imam ve vaizliğini yapan, hemen tüm Diyarbakır tarafından tanınan, sevilen ve saygı duyulan bir sima. İyi bir dini eğitim almış. Ağabeyi Abdulhalim Yaz, Silvan’da köy imamı iken teröristler tarafından şehit edilmiş.

Sait Hoca 2018 seçimlerinde aday adayı yapılmıştı ama son anda listeden çıkarıldı. Bu kez aday ve seçileceği net olarak görülüyor. Açıkçası sadece Diyarbakır değil, TBMM ve Ankara da bilgili, birikimli, renkli bir sima kazanacak.

Galip Ensarioğlu ve Sait Yaz’ın Diyarbakır’ın Hani ilçesi ve köylerindeki çalışmalarını izleme fırsatımız da oldu. Saha çok canlı. Diyarbakır’ın son yıllarda kaydettiği ilerleme şehir merkeziyle sınırlı kalmıyor; ilçelere, köylere kadar yansıyor. Kavuşulan huzur, refah ve güvenlik ortamından herkes memnun ve bunun muhafaza edilmesini arzuluyorlar. İyi bir liste sayesinde de AK Parti sahada büyük teveccüh görüyor.

Ne ilçe ve köylerde, ne de şehir merkezinde HDP (YSP) yok. Kampanya için para sıkıntılarının olmadığını biliyoruz. Ama yine de, birkaç afiş ve birkaç ses aracı dışında varlıklarını hissettirmiyorlar. PKK’nın şehir yapılanması çöktüğü için HDP’nin sahada örgütlenemediği söyleniyor. Ayrıca, kampanya yapsalar da yapmasalar da yüksek oy alacaklarına inanıyorlar. Oysa Diyarbakır dışından dayatılmış adaylarına sahada tepki olduğu çok net görülüyor.

Diyarbakır sadece Türkiye için değil, Kürt ve Zazaların yoğunlukla yaşadığı geniş coğrafya için de önemli bir gözlem sahası. AK Parti iktidarının 21 yıldır Kürt meselesini çözmek için attığı samimi adımlar somut yatırımlarla buluşunca, bunların üstüne iyi bir milletvekili listesi de sunulunca, Diyarbakır’da AK Parti ve Erdoğan lehine coşkulu bir hava oluşmuş. AK Parti Diyarbakır’dan birinci parti olarak çıkarsa sürpriz olmaz. Değişen Diyarbakır’a bakınca, AK Parti de, Erdoğan da bunu ziyadesiyle hak ediyorlar.

Yorum Analiz Haberleri

Kemalizmin şapka zulmünden dolayı bombalanan şehir: Rize
Allah'ın rahmeti olan aklımızı gerektiği gibi kullanalım
Magazinleşen Yenidoğan Çetesi ve unutulan bebekler
Yapay zeka çağında kontrol kimde olacak?
Spiegel: “İsrail'in üst düzey siyasetçilerini ‘korumanın’ Almanya'nın ‘varlık sebebi’ olduğu düşüncesi feci bir hatadır”