Cumhuriyet yine "tehlikenin farkında mısınız?" modunda: Beyaz Türkler göç olgusundan çok endişeliler! 

Cumhuriyet gazetesi mülteci meselesinde nasıl bir algı oluşturmak istiyor?

HAKSÖZ HABER

Demokrasi, özgürlük, eşitlik… Bu üç kelime sihirli bir güce sahip. Bu kelimeleri kullananlar modern dünyada istedikleri her şeyi yapabiliyorlar!

Sol, milliyetçi, Kemalist, liberal fark etmez bütün ideolojiler bu üç kavram üzerinden kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar. Ancak burada büyük bir aldatmaca söz konusu!

İddia edilen ile karşı karşıya olduğumuz cari işleyiş çok büyük bir tenakuza işaret ediyor. Demokrasi kavramı çok katmanlı tartışmaların içerisinde anlamlandırılabilecek bir kavramken bugün değerden yoksun bir “birlikte yaşam kültürü” gibi gösterilmeye çalışılıyor.

Özgürlük ise resmen yasakların meşrulaştırılma aracı olarak kullanılıyor. Eşitliğin ne olduğunu ise anlayabilen ya da anlatabilen yok!

Demokrasi sadece demokratik kültürü içselleştirenler, özgürlük ise "özgür düşünebilenler" için geçerli oluyor. Cumhuriyet gazetesi yıllardır her fırsatta bu kavramlar üzerinden kendisini ifade ediyor. Ancak özgürlüğü sadece kendisiyle sınırlandırdığı bir alanda istiyor!

Mülteciler konusunda bir dizi röportaj gerçekleştiren Cumhuriyet "tehlikenin farkında mısınız?" moduna çoktan bürünmüş.  

“Suriye iç savaşının tetiklediği göçün, dil ve kültür paydaşı komşu Arap ülkelerine değil de niçin Türkiye’ye yönlendirildiği sorusu cevabını da içinde barındırmaktadır. Çünkü bu kurgulu göç, Türkiye’nin ulus devlet, üniter yapı esaslı kuruluş mimarisini hedef alan bir stratejinin gereği gerçekleştirilmiştir.” diyor eski TBB Başkan Yardımcısı Avukat Hüseyin Özbek!

Suriye’de yaşanan olayları Türkiye’nin üniter yapısını bozmak için inşa edilen kurgusal göç ile izah etmek nasıl bir yaklaşımdır? Neresini eleştirsek bilemedik! İç savaş genelde iki meşru güç arasında yaşanan çatışmalar için kullanılıyor. Biz Suriye’de iç savaş olduğunu hiçbir zaman kabul etmedik. Suriye’de hak ile batıl mücadelesi yaşanmaktadır!

Özbek, ötekileştirmenin birden fazla şeklini şu kısacık paragrafa sığdırmış. Aynı zamanda coğrafya ve tarih cehaletini de göstermiş. Kafalardaki Suriyeli algısı bir bütünlük arz ediyor olabilir. Şimdi basitçe anlatmak gerekirse: Edirne’de Türkiye, Artvin’de Türkiye! Edirne dil ve kültür olarak Yunanistan'daki Evros’a Artvin’den daha fazla paydaşlık kuracaktır. Artvin de haliyle Edirne'den çok Batum’a…

Haleb’de Suriye Sayın Özbek, Dera da Suriye! Ancak Halebli bir Kilisli ile pekala dil ve kültür olarak çok daha fazla paydaşlığa sahiptir! İsterseniz Suriye haritasına bakabilirsiniz! Haleb'in üstüne bomba yağdığında insanların nereye gitmesini bekliyorsunuz! 

Türkiye’ye gelen Suriyeliler Lübnan ve Ürdün’e gittiler. Ancak İdlib ve Haleb gibi muhaliflerin güçlü olduğu bölgelere tüm Suriye’den devam eden bir göç vardı. Zira 21.yy en büyük katili Esed ve destekçileri İran, Rusya’nın zulmü Suriye halkına nefes dahi aldırmıyordu. 

Kurgulu göç ifadesi bu sebeple çok problemli ve düşmanca söylenmiş bir ifade! Suriyeli mazlumların bir zalimin zulmüne karşı sığındıkları Türkiye onlara ev sahipliği yaparak çok değerli bir iş başardı. Ama sizin gibi “Türkiye’nin üniter yapısından, ulus devlet olmasından” vs. bahsedenler mültecilere Türkiye’yi de dar etmeye çalışıyor! Buna izin vermeyeceğiz inşallah...

Hüseyin Özbek sadece bir örnek diğer katılımcıların söyledikleri de bundan hallice! Milliyetçi ulusçu kafanın ulusal sınırlara hapsolmuş bakış açısı mahkum etmekten başka bir işe yaramıyor! Koca bir halk kıyama kalkıyor, ulusçular “kurgusal göç” gibi ne idüğü belirsiz bir şeyle meseleyi izah etmeye çalışıyorlar! Allah akıl fikir versin!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!