Cumhuriyet Yazarları Hazımsızlıktan Ölecek!

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “aslında biz kazandık” mealindeki açıklamaları Cumhuriyet yazarlarını pek teskin etmemiş ki, kalemlerinden öfkeli mesajlar yansıyor.

Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanabileceği iddiasını ortada hiçbir somut veri bulunmamasına rağmen evire çevire işleyip sonunda kendilerini de inandıran Cumhuriyet kadrosu derin bir hayal kırıklığı içinde. Bu cenaha garip tepkiler, anlamsız sorular birbiri ardına sökün etmekte.

Köşe yazarları ağırlıklı olarak “her şeye rağmen mücadeleye devam” türünden mesajlar vermeye çalışırken, kimi isimlerse garip hesaplaşmalara girmiş görünüyor. Çiğdem Toker Erken Kabullenişteki Tuhaflık başlıklı yazısında seçim gecesi neden sonuçların erken kabullenildiğini soruyor ve şunları söylüyor:

“…CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dünkü değerlendirme toplantısında sandıklara sahip çıkıldığını açıklayarak bu alanda çaba gösteren bütün gençlere teşekkür etti.
Ancak 24 Haziran seçimleri bu kadar kolay kabullenilecek kadar normal geçmedi. Bu kolay ve rahat kabulleniş de o yüzden hiç normal değil…

şu anda milyonlarca insan AA’ya alternatif olarak kurulan ve iddiayla tanıtılan Adil Seçim Platformu’na ne olduğunu, niye iddia edildiği gibi çalışmadığını öğrenmek istiyor.
Daha neşeli ve gamsız bir gece geçirmek varken tek bir oyun sayımda doğru okunup okunmadığı için sandık başında tartışmayı seçen delikanlı, evinde doğru düzgün yemek yemek varken, sandık başında İnce’nin tavsiyesine uyarak aç kalan genç kız, Ankara Barosu’nun eğitim merkezinde artan bir üzüntüyle, hazır ettikleri cüppesiyle bekleyen genç avukatlar o gece seçim sonuçlarının neden bu kadar erken ve kolay kabul edildiğini bilmek istiyor.
Daha üç gün önce yapılmış iddialı konuşmalar, şefkatli seslenişler, büyük çağrılar, taahhütler bir zahmet hatırlanırsa, bu kolay kabullenişin ikna edici değil, tuhaf göründüğü daha iyi anlaşılacaktır…”

Çiğdem Toker kızgınlığını CHP yönetimine yöneltmekle sınırlamış ama CHP’ye sitem etmekle yetinmeyenler de var. Cumhuriyet’in bir başka köşe yazarı Mine Söğüt Seçmenleri Niçin Öldürmeliyiz? başlıklı ironik yazısında resmen “bidon kafa” muhabbetinin dibini bulmuş! Şu ifadelerinde görüldüğü gibi:

“…Seçmenleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar köle zihniyetiyle yaşarlar, itaatkârdırlar ve korkaktırlar.
Siyasetin onlara hizmet etmekle yükümlü olduğunu fark edemeyecek kadar da akılsızdırlar.
Demokrasiyi çoğunluğun iktidarı ele geçirmesi sanırlar.
Demokrasinin azınlığın haklarının korunması anlamına geldiğini umursamazlar.
Hep güçlüden yana saf tutmaya çalışırlar.
Kendi çıkarlarını korumanın peşine düşerler. Ama çıkarlarının gerçekte ne olduğunu bilmezler.
…Çünkü onlar masaya vurulan yumrukların kafalarına kafalarına da vurulmasını umursamazlar.
Fikir özgürlüğünden ürkerler, itaati erdem sanırlar.
Kendi canlarını kurtarmak için sorgusuz sualsiz her türlü baskıya boyun eğerler.
Muhafazakârdırlar.
Değişiklikten korkarlar. Yenilikleri tehdit olarak görürler.
…Çünkü onlar yalan söyleyin inanırlar; doğruyu söyleyin usanırlar.
Diktatörlere çok ender isyan eder, cellatlarına çok kolay âşık olurlar.
Balık hafızalıdırlar.
Çabuk unuturlar.
...
Seçmenleri, söyleyin, nasıl, nasıl kurtaralım?”

Ah çok saygın Cumhuriyet eliti! Sizdeki şu aydınlanmacı seferberlik ruhu, cahil kitleleri eğitme, onlara medeniyet, akıl ve bilim taşıma bilinci yok mu, sizi ne kadar yoruyor, adeta tüketiyor! Oysa bu kadar ıstırap çekmeye ne gerek var, bırakın kimseyi kurtarmayın, çekin ellerinizi bu bidon kafalı halkın yakasından, onlar da rahta etsin, siz de rahat edin!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!