Cumhuriyet Yazarı Duruşma Safhasını Dahi Çarpıtıyor!

Başörtüsü hakkında galiz ifadeler kullanan Işıl Özgentürk, mahkeme safahatı hakkında değerlendirmeler yaparak kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.

HAKSÖZ-HABER

Müslümanların değerlerine saldırmayı marifet zanneden sol-sosyalist, Kemalist çevreler bugüne kadar yaptıklarının yanlarına kar kaldığı düşüncesinde olacaklar ki, eski düzenlerini devam ettirmeye çalışıyorlar.

Nitekim Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Işıl Özgentürk bunun son örneğini sergileyenlerden. Başörtüsü hakkında galiz ifadeler kullanan Özgentürk, kendisinin yargı önünde hesap vermesi karşısında çok bozulmuş olacak ki, mahkeme safahatı hakkında değerlendirmeler yaparak kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Fakat Özgentürk tıpkı “Ben Edepsizim!” yazısında olduğu gibi süreci çarpıtarak Leninist şablona da uygun bir şekilde ajitasyon ve propaganda yapmaya çalışıyor.

Duruşmada hazır bulanan müşteki avukatlardan Ömer Faruk Karagüzel, Özgentürk’ün mahkeme safhasıyla ilgili aktarımlarını değerlendiriyor.

***

Av. Ömer Faruk Karagüzel:

Başörtülülere yönelik çirkin ifadeler kullanıp hakaret eden Cumhuriyet yazarı Işıl Özgentürk geçtiğimiz hafta ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

Özgentürk başörtülülere karşı yapmış olduğu çirkin ithamlardan zerre pişmanlık duymaksızın röportajlar vermeye devam ediyor. Cumhuriyetten Orhun Atmış’a verdiği bugünkü röportajında şu ifadeleri kullanmış:

“Şunu da söylemek istiyorum, ilk mahkemede hâkim hanım müdahil olmadıkları halde mahkeme salonunda bulunan 5 kişinin konuşmasına da izin verdi. Torunum yaşındaki kız ve erkeklerin bana yüksek sesle “Paçavra yazarı!”, “Islah edilmesi vacip olan kadın!” sözleri karşısında gerçekten onlar adına üzüldüm. Hâkime, “İngiltere’de hâkim ve savcıların tarafsız olduklarını belirtmek için beyaz kıvır kıvır bir peruk taktıklarını” söylediğim anda da 7 kişi bağırarak neredeyse üstüme yürüyeceklerdi. Avukatım Fikret İlkiz, Zeynep ile Sırma beni yatıştırdılar. Mahkeme sonrası o 7 kişi gülerek ve zafer işareti yaparak tam benim önümde selfie çektiler. 70 yıllık ömrümde her türlü suçlandım ama bana “faşist” suçlaması ilk kez bu avukat tarafından söylendi.”

Hangi bir yalanına cevap verelim! Şaşırdık desek yalan olur! Çünkü çok iyi biliyoruz, sol sosyalist çevreler için geçmişi tevziratlarla çarpıtmak, hayali bir dünya ile düşüncelerini tahkim etmek adetlerinden ileri gelmektedir.

Özgentürk tarafından sürdürülen bu tevziratlara davaya müdahil olan bir avukat olarak cevap vermeyi de elzem buluyorum.

  1. Hâkime hanımın müdahil olmadıkları halde mahkeme salonunda bulunan 5 kişinin konuşmasına izin verdiği ve bu yolla mahkemenin usule aykırı davrandığı iddiası:

Sanığın ifadesi alınırken o salondaydık. Savunması sırasında kendisini dinledik. Müşteki olarak katılma talebinde bulunduğumuz davanın ilk celsesinde sanık savunması tamamlandıktan sonra katılma talebimizi gerekçeleriyle açıkladık. Mahkeme müdahillik talebimizi kabul etti. Bir müştekinin katılma talebinde bulunduğu dosyada sanığın savunmasının alınmasının ardından müştekiye söz verilerek gerekçelerinin alınması usul kuralları gereğidir. Mahkeme yapılması gerekeni usulüne uygun olarak yapmıştır. Mahkemenin yaptığı işlemleri basın yayın organlarında gayri meşru göstermek tam anlamıyla hukuksuzluktur!

  1. Torunum yaşındaki kız ve erkeklerin bana yüksek sesle “Paçavra yazarı!”, “Islah edilmesi vacip olan kadın!” dendiği iddiası:

Sanık savunması ardından müşteki avukatları ve müştekiler olarak söz aldık. Sümerler zamanında başörtülü kadınların tapınaklarda “fahişelik” yaptığı iddiasının bir yazar tarafından köşesine taşınmasının 28 Şubat yasakçılarının ikna odalarındaki tezleriyle benzer olduğunu, başörtüsünün Kur’an’ın bir emri olduğunu, yazarın sandığı gibi başörtüsünün Sümerler’deki tapınak fahişelerinden gelen bir gelenek değil Allah’ın bir emri ve başörtüsünün Müslüman kadının kimliği olduğunu, bu yazının da bir paçavra niteliğinde olduğunu belirterek işlenen suçun kabulünün mümkün olmadığını, atılı suçlamaların sübut bulduğunu ve sanığın üst sınırdan cezalandırılmasını talep ettik.

Benzer şekilde 2. Celseye katılan Av. Mustafa Doğan İnal ise duruşmada şu şekilde beyanda bulunmuştur: “Arkadaşlarımın önceki celsede söylemiş oldukları paçavra kelimesini okuduğumda oldukça üzüldüm, bunun çok saygılı bir ifade olduğunu düşünüyorum, sanığın ifadeleri paçavra ile ifade edilebilecek kadar basit değil, bunlar iğrenç paçavralardır, bunun zapta geçmesini özellikle talep ederim,  kendilerince ilericilik, demokrasi, sevgi, çağdaşlıktan bahseden bu insanlar İslam’ın her türden ritüeline karşı kindar, düşman ve faşistçe yaklaşıyorlar, özellik bu faşist yaklaşımların karşılığında mutlaka ve mutlaka mahkemenin teşdit de uygulayarak bu fiilleri cezalandırması gerekiyor, bu hareketlerin son bulması için Mahkemenizden çıkacak karar hepimiz için çok önemlidir!”

Bunun üzerine Işıl Özgentürk yazısına “paçavra” dememiz sebebiyle avukatı aracılığıyla şahsıma ve diğer avukat arkadaşlarım Av. Muhammed Cemil İmamoğulları ve Av. Ayşe Ergül hakkında derhal Cumhuriyet Başsavcılığına giderek suç duyurusunda bulunmuşlardır. Nitekim hakkımızda verilen suç duyurusunda Özgentürk’ün bahsettiği gibi kendisiyle ilgili “paçavra yazarı!”, “Islah edilmesi vacip olan kadın” şeklinde ifadeler yer almamıştır. Şayet biz avukatlar olarak bir kadına bu şekilde hakaret etmişsek, neden savcılığa verdikleri şikâyet dilekçesinde bu ifadeler yer almamış! Bu yalan değil de ne! Şaşırmadık. Zaten bu yönde beyanlarımız olmuş olsa idi ifade özgürlüğü, hak, hukuk kavramlarını dillerinden düşürmeyenlerin derhal savcılığa giderek suç duyurusu vereceklerini de biliyorduk!

Sanık yazdığı yazıda toplumun bir kesimine yönelik kin ve nefretini kusmuş, iğrençliği insani ve temel bir hak olan ifade özgürlüğünün arkasına perdelemek istemiştir. Yine bu kesimi manevi duyguları olmayan kimselermiş gibi yansıtarak toplumun diğer kesimlerince aşağılanmasını amaçlamıştır. Sanığın yazdığı yazı bize 28 Şubat dönemini ve o dönemin vesayetçi anlayışını hatırlatır niteliktedir. Nitekim benzeri yazılar ve söylemler o dönemde ayyuka çıkmış inançları uğruna yaşayan birçok insana zulmedilmiş, eğitim hakları ellerinden alınan binlerce Müslüman genç kız bu ülkede 3. Sınıf muamelesini tam da bu zihniyet tarafından görmüştür.  Dün nasıl ki bu ifadeler başörtüsü düşmanlığının bir kanıtı ve insanları inançları nedeniyle aşağılamanın bir vasıtası ise bugün de öyledir.

Bu yazı Müslüman kadınların tamamını hedefe koyarak aşağılamıştır. Nitekim sanık temel ve insani bir hak olarak önem verdiğimiz ifade özgürlüğünden dem vururken, yazısına değer vermeyerek yorum yapmamızı savcılık makamlarına bildirerek ifade özgürlüğüne vermiş olduğu değeri de göstermiştir! Yazılarına paçavra denmesine dahi tahammülü olmayanlar Allah’ın ayetine tevziratlarla saldırmakta hiçbir beis görmemişlerdir. Bu zihniyetin ıslah olmasını dilemekten daha güzel ne olabilir!

Özgentürk’ün Avukatı Marifetiyle Verdiği Suç Duyurusu:

Hukuk Haberleri

"Yenidoğan Çetesi" 18 Kasım'da hakim karşısına çıkacak
Özrü kabahatinden büyük: ''Suriyeli zannediyordum.. "
TİHEK'ten tesettür mayo yasağına ayrımcılık cezası
5816 mağduru Dr. Mehmet Arslan tahliye edildi
Göç İdaresi, Filistinli ailenin yaşadığı hukuksuzluğa son vermeli!