12 Haziranda sandık başına giden halk, 24. dönem vekillerini de seçmiş bulunuyor. Herkes partiler düzeyinde 'kâr-zarar' hesabı yapınca, toplamda Cumhuriyet'in gidişatını değerlendirmek kimsenin aklına gelmiyor. Sonuçlar, parti hesapları bağlamında masaya yatırılıp tahlil ediliyor. Oysa 1923'te Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak bakiyesi üzerinde kurulan 'Türkiye Cumhuriyeti' bütün geçmişini inkâr ve imha ederek, "şanlı" bir sayfa açma iddiasındaydı! Açılan bu "şanlı" sayfanın, bu topraklar üzerinde yaşayan Türkler, Kürtler, Gürcüler, Lazlar, Çerkezler, Araplar, Pomaklar ve diğer etnik gruplara ne kazandırdığı hesap edilmek durumundadır. İslam'a ait olan değerler dünyasını ortadan kaldırarak yerine modern değerleri ikame eden ve adına 'Cumhuriyetin Kuruluş İdeolojisi' denilen mefkûre, sahip olduğu laik/seküler muhtevasıyla insanımıza ne verdi? Kuruluş ideolojisinin icracısı CHP, 40 yıl süren iktidarı boyunca ne üretti, zulümden ve ağır cürümlerden başka!
Cürümlerinden bazılarını burada zikredelim:
1- CHP iktidarı, ezanın Arapçasını yasaklayıp, zorla Türkçe tercümesini okutmuştu. Bu zalimane yasak zamanında Arapça Ezan-ı Muhammedî okuyan nice mâsum Müslüman'a çok feci işkenceler yapmışlar, hiç suçu olmayan bu Müslümanları zindanlarda inim inim inletmişlerdi.
2- CHP iktidarı, şapka Kanunu çıkmadan önce yazmış ve yayınlamış olduğu "Frenk Mukallidliği" adlı küçük broşürü yüzünden büyük din alimi İskilipli Atıf Efendiyi, hem de savcının idam cezası istememesine rağmen, idam ettirmişti.
3- CHP iktidarı, harf İnkılabı yapmış, medreseleri kapatmış, din eğitimini kaldırmış, yeni nesilleri dinsiz yetiştirmişti.
4- CHP Genel Başkanı İnönü, 1930'larda kapatılmış olan Mason localarını açtırmış, buna karşın dini/mezhebi ocak ve merkezler olan tekkeler, zaviyeler ve medreseler üzerindeki yasağı sürdürmüştü.
5- CHP iktidarı döneminde, İstiklal Mahkemelerinin karakuşî kararlarıyla binlerce din âlimi, şeyh, düşünür, politikacı, aydın idam edilmiş, kimisi de zindanlarda süründürülmüştür.
6- CHP'nin tek parti hâkimiyeti sırasında işçilerin hiçbir hakkı, hukuku, sigortası, güvencesi yoktu.
7- 1946 seçimlerinde bin türlü baskı, hile, dalavere yaparak CHP, gayr-i meşru olarak dört yıl daha iktidarda kalmıştı.
8- CHP iktidarı, saçma sapan devletçilik politikasıyla insanlarımızı uzun yıllar boyunca sefalet, yokluk altında inletmiş; Sovyetler Birliğindeki baskılardan daha ağırını uygulamıştı.
9- CHP iktidarı, dine karşı o kadar düşmanca bir tavır almıştı ki, mimarlık okutulan fakülte ve yüksek okullarda uzun yıllar boyunca cami mimarîsi dersleri verdirilmemişti.
10- CHP'nin Matbuat Umum Müdür Muavini İzettin Nişbay adlı zat, 1943'te gazetelere bir genelge göndererek, hiçbir şekilde dinî yayın yapılmamasını sıkı şekilde tenbih ve emr etmişti. (M.Ş.Eygi/Milli Gazete-2007)
Bunlara, Kürtlere yapılan baskı ve zulümleri de eklemek gerekir. Zira mayası ulusçuluk olan yeni sistem, homojen bir kültür, standardize edilmiş bir toplum yaratmıştır. Üretilen bu yeni formda Kürtlerin yeri yoktu, olmamalıydı! Kürtler, her türlü zulüm, baskı, yok sayma, sindirme ve asimilasyona tabi tutuldular.
Daha bu konuda yazılacak çok şey var.
Tanzimat, ıslahat, meşrutiyet ve cumhuriyet... Her şey halk adına, halk için, halka rağmen yapıldı. Aristokratik meşrutiyetten, oligarşik cumhuriyete değişen pek bir şey yoktu. Tek parti resmi ideolojiyle bütünleşmişti. DP iktidarı ile beraber halk tek parti ve onun zihniyetini reddettiğini gösterdi. Halk katmanlarının siyasete sokulması, CHP ve ordu tarafından hazmedilemedi. Darbe düzeni belli aralıklarla işledi. 60 darbesiyle beraber ordu, resmi ideolojinin bekçisi oldu. Darbe anayasalarıyla vesayet rejimi yasallaştı. Sivil iktidarına, sınırlı yetkisine rağmen bu alana istemedikleri partilerin girmesini kabullenemediler. Sivil iktidarın kanunlarla vesayet altına alındığı bir ortamda egemenliklerini ve çıkar iliksilerini sürdürmek, kendileri için tehdit olarak nitelediklerini hukuk dışı yollarla (işkence, faili meçhul, tehdit) ortadan kaldırma için oluşturdukları çetelerin, kirli ilişkilerin resmi Susurluk'ta çekildi.
Ergenekon, Balyoz gibi cunta çeteleşmeleriyle de darbe geleneğinin 2000'lere taşınmak istendiğini gördük.
Son seçimlerle beraber Cumhuriyet Rejimi'nin hali pür melali daha net ortaya çıkmıştır.
Gelinen noktada Cumhuriyetin evrimini şöyle formüle etmek mümkün; altı ok ile inşa edildi, altı darbe ile yaşatıldı altı kaset ile öldü!
Bu sonuç da mukadder idi. Çünkü "halka rağmen halk için" kurulan, ahlaktan yoksun bir rejim idi…