Cumhuriyet mitinglerinin Farisicesi

Ahmet Taşgetiren

İran'da ne oldu? Farisice, biraz tersinden olmakla birlikte, bir Ergenekon operasyonu yapıldı, yalnız tutmadı.

Başta, Humeyni'nin Başbakanı, sonuna kadar İslamcı bir lider: Musevi.

Ardında, Batılı yaşam tarzı savaşına soyundurulmuş, öteden beri İslam devriminin uygulamalarına direnen kesimler... Benim deyimimle "Kakul direnişi"nin gönüllüleri...

Bu iş, Musevi üzerinden, İslam devrimi ile hesaplaşma işiydi.

Elbette Musevi'nin amacı o değildi.

"İslam devrimi" denen sistemde problemler vardı. Özgürlüğün çerçevesini tayin de bu problemlerden biriydi. Ahmedinejad'ın "İslam devrimi"ni sembolize etmesi de, tartışılan konular arasındaydı. Musevi veya diğer "İslamcı-Humeyni tutkunu" muhalifler, sistem içinde bazı restorasyonlar yapılmasını öngörüyor olabilirlerdi.

Ama bunu nasıl yapacaklardı?

Böyle bir şeyi gerçekleştirmek için, yönetim hakkını elde etmek lazımdı. Bu da seçimlerden geçiyordu. İran'da, seçimle yol almak mümkündü. Daha önce Hatemi, farklılıklarıyla seçilmiş ve cumhurbaşkanlığı yapmıştı. Şimdi neden olmasındı?

Musevi, böyle bir niyetle yola çıktı. Eşi ile kürsülerde boy göstermesi bir değişiklikti. Hoş İran'da kadın, oldukça önde roller üstlenmiş durumdaydı. Ama eşiyle kürsüye çıkmak, İran'da bir farklılık oluşturuyordu.

Musevi hareketi, acaba sistem muhalifi çevreleri yine "İslamcı" bir önderle denetim altında bulundurma hesabının ürünü mü idi yoksa sistem muhalifi çevrelerin, bir "İslamcı"nın üzerinden geliştirilen halk hareketi ile sistemi zorlama operasyonu mu idi?

İkincisi daha gerçekçi gibi görünüyor.

Ama bence bu iş tutmazdı.

Çünkü İran toplumu, böyle bir operasyonun karşılık bulacağı nitelikte değildi.

Yazının başında "tersinden bir Ergenekon" ifadesini kullandım.

Başlıktaki "Cumhuriyet mitinglerinin Farisicesi" ifadesi de, bizdekinden farklı bir yanın bulunduğu görüşüne dayanıyor.

Bizde bir: Cumhuriyet mitingleri olsun, Ergenekon hesabı olsun, statükocu bir nitelik taşıyor.

İki: Cumhuriyet mitinglerine evet, önemli bir halk topluluğu katılıyor. Bunlar kolay hareketlendirilen, bir başka ifadeyle "siyasal ağırlığı" bulunan topluluklar. Ama sandığa gelindiğinde cirmi büyük değil. Yani toplumsal karşılığı sınırlı.

Üç: Bizde Cumhuriyet mitingleri ve Ergenekon, "tepeden inmeci" ve "halka rağmen"ci.

Dört: Bizde Cumhuriyet mitingleri ve Ergenekon, İslam derinliğinde oluşan halk kültürüne karşı Batılı yaşam tarzının mücadelesini veriyor.

İran'da ise durum şu:

İran'da statüko İslamcı.

Bu niteliğiyle, büyük halk çoğunluklarına dayanıyor.

Buna karşılık sisteme direnen kesim, Batıcı yaşam tarzı mücadelesi veriyor ve toplum içinde azınlık durumunda.

Bu çizginin hiçbir biçimde iktidar olması mümkün değil. Bu yönüyle bizdeki CHP'ye benziyor.

Bu çizgi ancak İslamcı kesimden ortaklar bularak bir çıkış yapabilir. Bunun için de, statüko ile problemli İslamcı önderliklerle buluşması lazım.

Bu nasıl gerçekleşebilir?

Bir yanda "İslamcı" muhalefet, diğer yanda "Batıcı yaşam tarzı" muhalefeti, bu ikisi hangi ortak noktada buluşabilir? (Mesela Abdüllatif Şener ya da başka muhafazakâr bir politikacı Cumhuriyet mitinglerinde rol alsa nasıl olur?)

Ya da şöyle sorayım:

Kolay bir araya gelemeyecek bu iki farklı çizgi, sadece statükoyu devirmek için ortaklık yapabilir mi?

Şöyle de sorabiliriz:

Statükoyu devirmek bile, iki çizginin ortak hedefi olabilir mi?

Belki de "İslamcı" çizgi, statüko ile ana yönelişte değil, üslupta farklılık arz etmektedir.

Şu mudur buluşma adresi?

-İktidarı devirinceye kadar birlikte olalım, sonra kozlarımızı paylaşırız...

Böyle bir şey konuşulmuş mudur yoksa zımni niyetler arasında mıdır?

Musevi ile diyelim Batılı yaşam tarzı mücadelesi verenler, hangi yol ayrımında gerçek duruşlarını ortaya koyacaklardır?

Ahmedinejad çizgisi, şöyle veya böyle, İran'ın ana toplum damarını ifade etmiş oluyor.

Bu kabaca, İslami hassasiyetleri olan, Şii aidiyetleri güçlü, Batı ile hesaplaşma yaklaşımından heyecan duyan, iktidarın dar gelirlilere yönelik politikalarını samimi bulan, Batıcı muhitlere tepkili bir toplum profilidir.

Bizdeki muhafazakâr-demokrat toplum damarı gibi...

Şöyle bir soru daha sorabiliriz:

-Bizdeki Ergenekoncular, diyelim ilahiyatçı bir siyasetçiyi başlarına alıp yola çıksalar, alacakları karşılık ne olurdu?

İran seçimlerinde hile olmuş mudur?

Bilmiyorum, muhtemeldir.

Ama, böyle bir hileye hiç ihtiyaç olmadan da İran toplumunun sosyal-siyasal kodlarına bakınca zaten Ahmedinejad çizgisinin galip çıkması ya da Batılı yaşam tarzı savunucularının galip çıkamamaları kesin görünüyor.

BUGÜN