Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 98. Yıl dönümü.
İçinde yaşadığımız seküler ulus devlet ve ulus toplum kuralları bağlamında bakıldığında D.İ.B. tarafından da laik-ulus sistem içi araçları bireysel ve kurumsal olarak kullanan Müslümanlar açısından da kamusal alanda lafı eğip bükmeden söylemenin oldukça zorlaştığı tarihi bir dilim. Çünkü kamusal alanda fikir hürriyeti hala yasaklarla kuşatılan bir alan.
Siyakında yalanlayanların halinden bahsedilen Enfal Sûresi’ndeki ayet-i kerimde “Cezanın sebebi şudur: Bir topluluk kendi özünü değiştirmezse Allah ona verdiği nimeti değiştirmez; Allah, dinler ve bilir.” (8/53) denilmektedir.
İslami uyanış, ıslah, inşa ve ihya gayreti-mücadelesi içinde olan bizler tarihi süreç içinde nimetten uzaklaşmış ve zaafa uğramış bir ümmetin bakiyesini yeniden zindeleştirip İslamlaştırmak, kendi nefsimizi de katarak ıslah etmeye çalışmak gayretinde olan müslimler, mü’minler olmaya çalışıyoruz. Ama kimimiz Cumhuriyet, kimimiz krallık, kimimiz şeyhlik rejimlerinde yaşıyoruz.