Cumhuriyet başörtüsü yasağını dayatmakta kararlı!

Danıştay 2. Dairesi’nin jandarmada başörtüsü özgürlüğünü tanıması Cumhuriyet’i rahatsız etmiş!

HAKSÖZ HABER

Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline başörtüsü özgürlüğü getiren karara yapılan itirazın Başkan vekilinin şerhine rağmen reddedilmesini dün haberleştirmiştik.

Danıştay 2. Daire Başkan vekilinin başörtüsü yasağından yana anlamsız gerekçelerle tavır takınması Cumhuriyet gazetesini cesaretlendirmiş olmalı. Cumhuriyet kimsenin ciddiye almadığı ‘uzmanlarla’ görüşülüp başörtüsü yasağını reddeden kararın dayanaklarını çürütmeye çalışılmış.

Atatürk güzellemeleriyle tanınan Yaşar Nuri çakması ‘felsefeci-ilahiyatçı’ Prof. Dr. Şahin Filiz, “ ‘türbanın’; namaz, hac, oruç ve benzeri bir ibadet olmadığını, bu nedenle kadının bedeniyle ilgili tercihinin, evrensel bir dini ibadet olarak görülemeyeceğini kaydediyor. Şahin Filiz kendi yorumunu asli konuma yerleştirerek milyonlarca Müslümanın uygulamasını es geçip ‘ufacık’ bir atlama yapıyor sadece. Bir de mantık bilimine göre konuşan(!) Filiz, modern düşünce açısından bile ele alsak artık oldukça arkaik bir yorumlama biçimi olarak görülen pozitivist-militarist modernleşme öğretisinin dayatmacı ezberlerini dile getiriyor.

Her dini anlayışın kendi sembolünü kamuya taşımasını ‘büyük’ bir mesele gibi göstermeye çalışan Filiz, örnek olarak ABD veya İngiliz toplumunda kamu görevlisi Sih’lerin sakallarını inanışlarına göre uzatıp, kafalarına dini sembolik sarıklar bağladığından habersiz herhalde. Laiklik açısından bile değerlendirsek bu durum İngilizlerin laikliğine bir zarar vermiyor. Yoksa bir şeyler duyardık...

Bu kadar mantıksızlık varken mantık biliminden bahsetmeye çalışan Filiz eleştirellikten yoksun düşünme tarzı ile bir bir bütün çamları devirmiş. Laiklik tanımı çok fazla değişkenlik arz ederken ezberci mantığın(!) bir neticesi olarak olsa gerek “laikliğin tanım ve içerik olarak zaten özgürlük, çoğulculuk” ilkelerine dayandığını söylemiş. Buna gülüp geçecek milyonlarca insan var bu ülkede. Sol-Kemalistlerin ‘laiklik sopasıyla’ toplumu kendilerince nasıl ‘terbiye’ etmeye çalıştıkları herkesin malumudur!

Her dini anlayışın kendi sembolünü kamuya taşıdığı bir ülke düşünelim. Bundan ne gibi bir zarar çıkabilir? Bırakın Müslümanları, Türkiyeli Hıristiyan, Ezidi, Yahudilerin dini sembolleriyle çalışması niçin sorun teşkil etsin? Osmanlı toplumunda yüzlerce sene bu insanlar kendi inanışlarına göre yaşadı. Modernleşme, milliyetçilik ve ulus devlet sonrasında bir arada yaşama kültürü ortadan kalktı. Ulus devlet; gayri Müslimleri siyasi baskı, etnik katliamlarla ortadan kaldırdı. Ayrıca Müslüman dini grupların sembolleri bu kadar fazla çeşitlilik mi oluşturuyor ki Cumhuriyet gazetesi olayı mübalağalı bir şekilde okuyucusuna aktarıyor. Lafı dolandırmaktan başka bir şey değil aslında yaptıkları. Başörtüsü düşmanlığını eskisi gibi açıktan yapamamaktan kaynaklı bir durum söz konusu!

Bir insanın başkalarının değerlerine düşmanlık etmek için bu kadar çaba sarf etmesi esfel-i safilin olarak ifade edilen halin bir dışavurumu olsa gerek! Yazık!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!